Pankek tavasının yuvarlak bölümlerini fırçayla yağlayın. Hamurdan kaşıkla alıp bu bölümlere aktarın. Sadece bir taraflarını kızartın. Bir tarafı pişmiş olan yassı kadayıflarınızı tepsiye alın.
Lor peyniri ve çekilmiş cevizi bir kapta karıştırın.
Kadayıfların pişmemiş tarafının bir kenarına ceviz ve lor peyniri karışımından yarım tatlı kaşığı kadar koyun. Yarımay şeklinde katlayıp uçlarını bastırarak kapatın. (İstenirse içleri boş olarak da kapanabilir) Bu işlem hamurlar kurumadan, hızlıca yapılmalıdır. Hamur kurursa yapışmaz.
Şerbeti hazırlamak için; tozşeker ve suyu bir tencereye aktarıp karıştırarak kaynatın. Şerbet kıvamına gelince ocaktan alıp soğumaya bırakın.
Yumurtaları çukur bir kapta çırpın. Sıvıyağı derin bir tavada kızdırın.
Kadayıfları yumurtaya bulayıp kızgın yağda kızartın. Soğuk şerbete atıp 2-3 dakika bekletin. Kadayıfları servis tabağına aldıktan sonra kalan şurubu üzerlerine gezdirebilirsiniz. Bol ceviz içiyle süsleyerek servise sunun.
Not: Bu tatlı Malatya’da çok sevilir. Ramazan ayında mutlaka yapılır. Üzerine kaymak koyularak da ikram edilir.
* 4 adet orta boy kuru soğan
* 100 gr tereyağı
* 1 tatlı kaşığı tuz, pul biber, kekik
* 2 su bardağı süt
* 1 su bardağı lor peyniri
* 4 adet yumurta
* 1 paket kabartma tozu
MALZEME LİSTESİ
* 1 su bardağı yeşil mercimek (Kırmızı mercimek de kullanabilirsiniz.)
* 1 su bardağı kuru fasulye
* Yarım su bardağı nohut
* Yarım demet ıspanak
* 10 su bardağı su
* 1 çay kaşığı tuz, karabiber
MALZEMELER
* 2 adet orta boy yeşil dolmalık kabak
* 12-14 adet ıspanak yaprağı
* 1 çay kaşığı tuz, kırmızı pul biber
* Türk kahvesi fincanıyla 1 fincan sıvıyağ
* 2 yemek kaşığı yoğurt
* 1 yemek kaşığı kuru nane, kuru fesleğen
Bundan 10 yıl öncesine kadar “tuz” deyince aklımıza sadece sofralık tuz gelirdi. Markete gider, poşetler içinde öğütülmüş olarak satılan sofralık tuzumuzu alır, her yemeğe de bundan kullanırdık. Bu tuzu sorgulamak, “Başka seçeneğimiz var mı acaba?” diye sormak aklımızın ucundan bile geçmezdi.
Sonra yavaş yavaş deniz tuzu, öğütülmemiş tuz ve tuz değirmenleri girdi hayatımıza. Ve elbette ki kaya tuzları.
Şimdilerdeyse neredeyse hepimizin evinde tuz değirmenleri var ve bu değirmenlerin içlerinde de aklımıza yatan bir tuz türü. Deniz tuzu, kaya tuzu, Himalaya tuzu derken tuz çeşitlendi ve bu çeşitlerin her birinin fiyatı da başka.
Geçenlerde, benim açımdan bu “tuz karmaşası”nı tamamen ortadan kaldıran bir gezi yaptım. Çankırı’ya gittim ve Çankırı’daki tuz mağarasını gezdim. Sağ olsunlar o kadar güzel bilgilendirdiler ki beni, kafamda en küçük bir şüphe bile kalmadan artık Çankırı tuzu kullanıyorum.
Çekilmiş ceviz ya da fındık, yıkanıp süzülmüş kuru üzüm ve rendelenmiş havucu ilave edin. Un, tarçın ve kabartma tozunu da aktarıp kaşık ya da plastik spatulayla karıştırın.
Dolmalık yeşil kabağın sapını kesip iyice yıkayın. Kabuklarını soymadan rendenin iri delikli tarafıyla rendeleyin ve kek hamuruna ekleyin. Kabak çabuk sulandığı için kek hamuruna en son katılır.
Malzemeleri iyice harmanlayın. Koyu kıvamlı bir kek hamuru elde edeceksiniz.
Diğer taraftan 20-25
santim çapında, yuvarlak ya da aynı büyüklükte kare veya dikdörtgen bir fırın kabını 2-3 yemek kaşığı sıvıyağla yağlayın.
Hazırladığınız kek hamurunu kaba aktarın. Keki, önceden ısıtıp 175 dereceye ve alt-üst konuma ayarladığınız fırında 40 dakika kadar pişirip çıkarın. Soğuyunca kabından çıkarıp dilimleyerek servise sunun.
Oda sıcaklığında bekleyen yumurtaların aklarını sarılarından ayırın.
Sarıları derin bir kaba alıp toz şeker, limon kabuğu ve limon suyunu ilave edin. Mikserle 5 dakika çırpın.
Karışımı buzdolabında beklettiğiniz kremşantiye azar azar yedirerek ekleyip mikserle 1-2 dakika daha çırpmaya devam edin.
Diğer taraftan, yumurta aklarını ayrı bir derin kapta kar haline gelinceye kadar 5 dakika çırpın. Sonra da yumurta aklarını kremşantili karışıma azar azar yedirerek ekleyip çatalla iyice karıştırın.
Son olarak, robotta çekip toz haline getirdiğiniz bisküvileri katıp tekrar karıştırın.
Dikdörtgen ya da yuvarlak bir kalıbı streç folyo veya naylonla kaplayın. Parfeyi kalıba döküp üzerini spatula ile düzeltin. Buzlukta bir gece bekletin.
Servis yapmadan 10 dakika önce kalıbı buzluktan çıkarın.
Yemek; kültürün, toplumsal yaşamın, bu yaşamın ifade edilişinin bir parçasıdır; hem de çok önemli bir parçası.
Ne yiyip ne içtiğimiz sadece karnımızı nasıl doyurduğumuzun değil, nasıl yaşadığımızın, kültürümüzün de ifadesidir.
İşte bu yüzden çok önemlidir toplumların yemek kültürü.
Anadolu da binlerce yıllık yemek kültürüne sahip, üzerinde pek çok uygarlığı yaşatmış zengin, cömert bir coğrafyadır.
Ve bu sebeplerden dolayı da yemek kültürü hem çok köklü hem de çok ama çok zengindir.
Zengin ve köklü yemek kültürleri öyle çabuk, birkaç yılda kaybolmaz, silinmezler. Ancak, bir sonraki nesle aktarılması için çaba harcanmayan, korunmayan yemek kültürleri de bir olmasa bile birkaç nesil sonra zayıflar ve kaybolup giderler.