MALZEME LİSTESİ◊ 3 su bardağı su
(Yarım litre)
◊ 1 yemek kaşığı tereyağı
◊ 4 yemek kaşığı zeytinyağı
◊ 1.5 su bardağı mısır unu (kavrulmuş olanı tercih edin)
◊ 1 tatlı kaşığı tuz, kekik, pul biber
◊ Yarım demet maydanoz
Frankfurt Kitap Fuarı’nın bu yılki konsepti 30 ülke ile 30 yöresel mutfağı anlatmak ve tanıtmaktı. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk mutfağının tanıtımı için beni aradığında “mutlaka keşkek pişirmeliyim” diye düşündüm.
Çok kültürlü Anadolu mutfağının en zengin, en lezzetli yemeklerinden biridir keşkek.
Pişirilmesi her ne kadar çok zahmetli de olsa hikayesi, anlamı ve niteliği bir o kadar da etkileyicidir.
5 yıl önce de yine Frankfurt Kitap Fuarı’nda 150 kişiye keşkek pişirmiştim ve tüm yabancılar hem tadına hem de hikayesine bayılmıştı.
Ancak bir gece önceden buğdayı ıslatacak, kuzu eti pişirecek bir mutfak lazımdı.
Neyse ki Hürriyet Frankfurt Tesisleri’nin mutfağı ve aşçısı sevgili Ercüment Bey’in (İşleyen) yardımlarıyla bu sorunu da aşabildik.
Frankfurt’a öğlen saatlerinde vardığımda beni karşılayan minibüsün bagajında aşurelik buğdaylar, etler, soğanlar hazırdı.
1. Lezzet Festivali’ne giderken beni yolda gören Adanalı bir hanım önce şaşırdı, sonra boynuma sarıldı ve “Hoş gelmişsin” dedi. Ben de ona “Biz Adanalıyık” sözüyle cevap verince çok hoşuna gitti, epeyce gülüştük.
Anadolu’da gittiğim her yerin yöresel şivesini öğrenmeye bayılırım.
Valiliğin koordinasyonunda, birçok kurum ve kuruluşun katkısıyla bu yıl ilk kez düzenlenen Adana Lezzet Festivali’nin açılışı mangal ateşinin yakılmasıyla başlatıldı.
Anlı şanlı, ünü tüm Türkiye’ye yayılmış, efsanevi Adana kebabının görsel şovu çok etkileyiciydi.
Herkes mangalda ışıldayan ve suyu köz ateşe düştükçe şırıldayan Adana kebabının büyüsüne kapılmıştı. Kıyma ile yapılan kebabın en önemli özelliği, erkek koyun etinin sinirleri ayıklandıktan sonra zırhla elde kıyılmasıdır.
Sadece tuzla yoğrulup birkaç saat dinlendirilen zırh kıyması daha sonra baharat ve kırmızı biberle birleştiriliyor. İnce ama geniş şişlere nakışlanarak geçirilen etler köz ateş üzerinde, suyunu kaybettirmeden ustaca pişiriliyor.
Gümüşhane’nin Zigana Köyü’nde düzenlenen 9. Lames Şenliği’nin davetlisiydim. Trabzon uçağına binmek üzere yola koyulduğumda, bir gece öncesinin yorgunluğunu hissediyordum. Büyük oğlumun nişan törenini ve kutlamasını yapıp ertesi sabah saat 06.30’da yollara düşmüştüm. Böylesine tatlı bir telaş, yorgunluk ve heyecanın ardından hemen seyahate gideceğimi söyleseler ben bile inanmazdım.
Çok sevdiğim Zigana Dağı, Hamsiköy, sütlaç, lemis, yayla hayalleriyle doluydum. Sevgili hemşehrilerim Savaş Aydın ve Türk Hukukçu Kadınlar Derneği Başkanı Süreyya Turan’ın davetini geri çeviremezdim.
Trabzon Havalimanı’nda gördüğüm Ortadoğulu turistlerin yoğunluğu, yol boyunca devam etti. Çok şaşırmıştım, taa o uzak coğrafyalardan, çöllerden kalkıp benim yaylalarıma, dağlarıma geliyorlardı.
Bu güzel coğrafyanın turizme hazırlıklı olmayan altyapı eksiklikleri nedeniyle bu işlerin altından nasıl kalkacağını düşünerek yola koyulduk.
FINDIK ZAMANI
Tam fındık zamanıydı. Yeşil yani yaş fındık yeni yeni toplanıyordu. Karadeniz’de fındık hasat zamanı çok eğlencelidir.
MALZEME LİSTESİ
150 gram bitkisel margarin veya tereyağı
◊ 3 adet yumurta (oda sıcaklığında beklemiş olmalı)
◊ Yarım su bardağı toz şeker
◊ 3 tepeleme yemek kaşığı kakao
◊ 1 paket vanilya
◊ 1 paket pötibör bisküvi
6 KİŞİLİK
HAZIRLAMA SÜRESİ: 15 DAKİKA
PİŞİRME SÜRESİ: 35 DAKİKA
MALZEME LİSTESİ
- 1 su bardağı dolusu hazır erişte makarna (evde kesilmiş erişte de kullanabilirsiniz)
- 1 su bardağı yeşil mercimek
- 1 yemek kaşığı tereyağı
MALZEME LİSTESİ
Malzeme listesi
◊ 500 gram kuzu ciğer
Kızartmak için
◊ 1 çay bardağı sıvı yağ
◊ 3 yemek kaşığı un
◊ Biraz tuz, kırmızı pul biber
Çok eskiden beri Türkiye’nin turizm tanıtım afişlerinde yer alan muhteşem Ölüdeniz-Belcekız manzarası, hepimizin hafızasına kazınmış çok etkileyici bir resimdir.
Ege ile Akdeniz’in kesiştiği bir noktada olan Fethiye, Kızılçam ormanlı ilginç coğrafyasının yanı sıra, zengin yörük kültürüyle de hep dikkatimi çekmiştir.
Tarım ve hayvancılık işlerinde pek bir marifetli olan yörüklerin yemek kültürleri de çok zengin ve çeşitlidir.
Tatile gittiğim yer neresi olursa olsun ilk sorduğum sorulardan biri yerli pazarın hangi gün ve nerede kurulduğudur. Pazar ve marketlerde o yöre insanlarının ne yiyip içtiğini, o coğrafyada nelerin yetiştiğini somut olarak görebilirsiniz.
Fethiye’de haftanın iki günü kurulan köylü pazarına giderken, yöreye özgü bir şeyler bulurum umudunu taşıyordum. Umutlarım hiç de boş çıkmadı. Daha pazarın girişinde kantaron çiçeklerini, dağ çaylarını yüklendik demet demet.
Adana, Mersin pazarlarında gördüğüm o eflatun, minik, tombalak beyaz patlıcanlar Fethiye köy pazarının en tanıdık ürünlerinden biriydi.