Böylece bulgur iyice kabarıp yumuşayacaktır.
Diğer taraftan, soyduğunuz soğan ve sarmısakları robota koyup iri parçalar halinde çekin. (Soğan ve sarmısağı incecik doğrayarak da kullanabilirsiniz.) Çektiğiniz malzemeleri bulgura ilave edip karıştırın.
Üzerine salçaları, kimyonu, tuzu, pul biberi, kuru nane ve limon suyunu ilave edip tekrar karıştırın. İsterseniz malzemeleri çiğköfte yoğurur gibi yoğurabilirsiniz. Karışımı soğuması için bir kenarda bekletin.
Taze nane, roka ve tere yapraklarını yıkayıp incecik doğrayın. Dereotu ve maydanozu da aynı şekilde doğrayarak bütün yeşillikleri bulgurun üzerine aktarın.
Zeytinyağını da katıp tekrar karıştırdıktan sonra servis tabağına aktarın ve servise sunun. Üzerine ikiye ya da dörde böldüğünüz kiraz domateslerle süsleyin.
Not: Ülkemizde hemen hemen her kadının bir kısır tarifi vardır.
Ama ben en çok Esin Hanım’ın kısırını severim. Unutmayın ki salçalarımız Gaziantep’ten gelir.
Kış mevsimiyle özdeşleşmiş bir meyve var ki, eskiden pek çok evde bulunan sobalar üzerinde kebabı yapılırdı onun. Evet, kestaneden bahsediyorum.
Peki ya, akşam keyifli keyifli yemeyi planladığınız kestane tatsız çıkarsa ya da o kadar özenmenize rağmen kabuğu soyulmazsa?
Keyfinizin kaçmaması için kestane alırken dikkat etmeniz gereken noktalar var.
Aldığınız kestanenin renginin güzel olmasına, kabuğunun parlak ve dış yüzeyinin pürüzsüz olmasına dikkat etmeniz gerekiyor.
Rengi siyaha yakın olan kestaneleri almamaya özen gösterin. Kokusu da kestaneyi ele veren diğer bir özelliktir. Kötü kokan kestane çürüktür ya da çürümeye başlamıştır.
Mümkünse, alacağınız kestanenin tadına bakmanızı öneririm. Çünkü genel olarak pişirerek yediğimiz bu meyve, çiğken de tadıyla nasıl olduğunu gösterir. Yani çiğken acı olan kestane piştiğinde düzelmeyecektir.
Tadı ne kadar güzel olursa olsun piştiğinde iç kabuğu soyulmayan kestane de canınızı sıkabilir. Kestanenin iç kabuğunun ete fazla girmemiş olması da kestane alırken dikkat etmeniz gereken önemli hususlardandır.
Kestaneli buhara pilavı
Ülkemizde de yeterince beslenemediği için ölen çocuklar zaman zaman gündeme geliyor. Herhalde hiçbir şey bir çocuğun açlıktan ölmesi kadar yürek burkucu değildir.
Bir yerlerde insanlar açlıkla savaşırken bir yerlerde yemeklerin israf edilmesi ise çağımızın en önemli sorunlarından biri. Örneğin sadece ülkemizde günde altı milyon adet ekmek israf ediliyor.
İşte Türkiye Aşçılar Federasyonu (TAFED), Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdürlüğü tarafından geçen yıl başlatılan kampanyanın amacı da ekmek israfını minimuma indirerek hem emeğe hem de ekmeğe sahip çıkmak. Kampanyanın yaygın hale gelmesi için pek çok etkinlik, ilan, film yapılıyor ve özellikle gençler ve çocuklar ekmek israfı konusunda bilinçlendirilmeye çalışılıyor. “Ekmeğini, emeğini koru” kampanyasına destek veren bütün kuruluşları kutluyorum.
Zeytinyağlı garnitürlü kereviz
Kerevizler soyulup sonra ortadan ikiye bölünür. İçleri bir kabak oyacağı ya da çay kaşığı yardımıyla kalınlığı 1 santim olacak şekilde oyulur. Kereviz çok çabuk kararan bir sebze olduğu için, içine limon suyu eklenmiş bol suyun içinde bekletilebilir.
Diğer taraftan, garnitür konservesi süzülüp bir kenarda bekletilir. İstenirse sadece bezelye konservesi de kullanılabilir. Kuru soğan soyulup dörde bölünür. Zeytinyağı geniş bir tencereye (çelik tencere kullanılmasını öneririm) aktarılır. Üzerine içi oyulmuş kereviz çanakları, çukur kısımları yukarı bakacak şekilde yan yana dizilir.
Kereviz çanaklarının içine konserve garnitür kaşıkla paylaştırılır. Dörde bölünmüş soğanlar kerevizlerin aralarına yerleştirilir. Sosun hazırlanması için, limon suyu ve un derin bir kaba koyulup tel çırpıcı ya da çatal yardımıyla iyice çırpılır.
Kaşarlısından zeytinlisine, içinde domates ve beyaz peynir olanından, salam olanına kadar pek çok simit çeşidinden hangisini yiyeceğini şaşırıyor insan.
Bundan 10 yıl önceye kadar simit, seyyar satıcılarda satılan bir yiyecekti. Her gelir seviyesine hitap eder, mahalle aralarında gezen simitçilerden beş çayına eşlik etmesi için simit alınırdı.
Daha eskiye, Osmanlılar devrine gidip başımızı bir simit fırınının kapısından içeri soktuğumuzda ise ustaların, su, süt, un, şeker, susam ve tuz karışımından yoğrulan hamuru halkalar haline getirdiklerini ve bu halkaları pekmezli soğuk suya attıklarını, susama batırdıktan sonra fırında pişirdiklerini görürüz.
İşin en önemli noktası fırınlama süresiymiş ve işin erbabı, simitleri 22 ayar Osmanlı altını renginde pişirmeliymiş. Yani, simit şimdiki gibi fabrikasyon işi değilmiş.
Malzeme listesi
- 3 yemek kaşığı buğday nişastası
- 3 yemek kaşığı
Mantarları uzunlamasına ikiye, üçe bölün. Taze mantar kullanacaksanız yıkayıp dilimledikten sonra kararmamaları için bol limonlu suda bekletin.
Diğer taraftan, orta boy ve kenarları yüksek bir fırın kabını ya da borcamı iki yemek kaşığı sıvıyağla yağlayın.
Hazır çorba ve sütü bir tencereye koyup orta ısılı ateşte, sürekli karıştırarak katılaşıp kaynayıncaya kadar pişirin. Kaynamaya başlayınca peynir, tuz ve biberleri ilave edip karıştırın ve ocaktan alın.
Brokoli ve mantarı hazır çorbaya ilave edip karıştırın. Malzemeler iyice karışınca fırın kabına aktarın.
Galeta ununu da serpiştirin ve önceden ısıtıp 180 dereceye ve alt-üst konuma ayarlanmış fırında 30-35 dakika pişirin.
Ocaktan alıp sıcak sıcak servise sunun.
MALZEME LİSTESİ
1 adet orta boy brokoli (Yaklaşık 750-800 gr.)
İşte bu ‘seyyar esnaf’lar-dan biri de manavlarmış.
Sırtlarında taşıdıkları küfeleriyle sokakları arşınlar, geldiklerini belli etmek için de bazen maniler söylerlermiş.
Seyyar manavlar sabah erkenden kalkar, hale gidip küfelerini meyve ve sebzelerle doldurur, sonra da İstanbul sokaklarını dolaşmaya başlarlarmış.
Sırtlarındaki küfe önce 100 kiloya yakın olur, daha sonra satış yaptıkça hafiflermiş. İstanbul halkı da seyyar manavlardan alışveriş yapmayı severmiş, çünkü bu manavların fiyatları daha uygun olurmuş. Renkli başlıkları, alacalı mintanları ve tozlukları ile İstanbul sokaklarını renklendiren seyyar manavlar küfelerini bazen de hayvanlara taşıtırlarmış.
Şimdilerde, manav kavramı gittikçe yok olurken seyyar manavlardan bahsetmek, İstanbul’un o renkli, cıvıl cıvıl günlerini anmak istedim. Umarım hoşunuza gitmiştir.
Kaynak: İtanbul’un 100 Esnafı / Uğur Aktaş
Peksimetli Mikonos salatası
Bu salata için peksimet dediğimiz fırında kurutulmuş kalın ekmek dilimleri kullanılır. Peksimet bulamazsanız herhangi bir kahverengi ekmek kullanabilirsiniz.
Otlu peynirinden murtuğasına ve kavutuna kadar pek çok yöresel lezzetiyle Van kahvaltısı çok özeldir.
Ancak her özel ve güzel şeyde olduğu gibi Van kahvaltısını da layıkıyla sunamayan mekânlar var. İşte Van Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Necdet Takva’nın Van kahvaltısını markalaştırmak için çalışmalara başlamasının bir sebebi de bu.
Takva, bu amaçla bir dosya hazırlayıp Türk Patent Enstitüsü’ne başvurduklarını, Türkiye’nin pek çok kentinde, hatta yurtdışında bile Van kahvaltısı adı altında ürün ve hizmet sunulduğunu ve eğer marka tescillenirse sunulan üründe standart bir kalite yakalanabileceğini belirtiyor.
Takva, Van kahvaltısını tanıtmak amacıyla aynı zamanda Van’da 7 kilometrelik bir kahvaltı sofrası kurmayı amaçladıklarını da söylüyor.
Van Ticaret ve Sanayi Odası’nın bu girişimini saygıyla selamlıyorum. Projede emeği geçen herkese sevgiler.
Mantarlı Ispanaklı Mücver
Mantarlar akan suyun altında iyice yıkanıp süzülür ve rendelenerek derin bir kaba koyulur. Ispanak yaprakları incecik doğranıp başka bir derin kaba alınır.
Şekerli kabağı oda sıcaklığında en az 2-3 saat kadar bekletin. Böylece kabak kendi suyunu salacak ve daha da lezzetli hale gelecektir. Üzerine Türk kahvesi fincanıyla 1 fincan su ekleyip kısık ateşte iyice ezilinceye kadar pişirin.
Tarçın ve dövülmüş fındığı da ekleyip karıştırın. Çatalla iyice ezip soğuması için bir kenarda bekletin. Yufkalardan birini tezgahın üzerine yayıp uçlarını ortada birleştirerek zarf şeklinde bir kare oluşturun.
Kare yufkayı ikiye bölüp dört adet kare yufka elde edin. Yufkaların üzerine balkabaklı harçtan koyup yufkaları ikiye katlayın. Dikdörtgen şeklinde gözlemeler hazırlayın. Tüm yufkalara aynı işlemi uygulayın. Balkabaklı gözlemeleri saçta ya da teflon tavada önlü arkalı kızartın.
Pişen börekleri üzerlerine sıcakken tereyağı sürdükten sonra üzerlerine pudra şekeri ve kakao serpin ve servis tabağına alın.
Malzeme listesi
2-3 adet hazır yufka
İç harcı için;