Yer yoksa, beni de yıkın yerime AVM yapın!
“Yıkılacak ve yerine AVM yapılacak” yerler hiç bitmediği için haberleri de hiç bitmiyor. Bu hafta yine Ankara’daki ‘Tahsin Banguoğlu Öğrenci Yurdu’nun arazisine rezidans, avm yapılacağı yazıyordu gazetelerde.
Bu gazeteler de bir garip yahu. Neyin haber değeri olduğunu neyin olmadığını şaşırmışlar yine. Hani köpek adamı ısırınca haber yapmayacaktık da, adam köpeği ısırınca haber yapacaktık? Yani hani olması beklenen hatta doğal olarak karşılanan şeyler haber olmazdı? Hatırladınız mı? E o zaman neden hala “yıkılacak yerine AVM yapılacak” bilgisi haber oluyor, güzel kardeşim?
Ha biri çıkar bir AVM’yi yıkıp yerine park ya da okul yaparsa o zaman anlarım. Haber odur. Atın manşetinizi, şaşırtın beni. Ama o zamana kadar oyalamayın adamı, yeni yapılacak AVM haberleriyle. Yanlış anlamayın ben sizi düşünüyorum. Elinizi yorduğunuza değmez. Bu ülkede AVM yapılacak yerler bitmez.
Camii, AVM, rezidans hepsi lazım bize. Okul, hastane, poliklinikse yeterince var nasılsa.
Ben şahsen gurur duyuyorum AVM’lerimizle. En sevdiklerim de 100 metre arayla olanlar. Hani biri eskiyince veya küçük kalınca onu geliştirmek yenilemek yerine hemen dibine daha büyüğünü ve caf caflısını açıyorlar ya, hah işte bayılıyorum onlara. Küçük olan iyice sürünüyor, zarar ediyor ama kapanmıyor da. Maksat kalabalık görünsün.
Bu mantıkta farklı semtlerin de AVM’ye ihtiyacı var ama önemli değil. O semtlere kim yatırım yapacak, kim kalkındıracak oraları? Hali hazırda kaymak müşterisi olan semtlere ikişer üçer açalım AVM’leri, oh mis…
Birkaç yıl öncesine kadar bir tane bile AVM’si olmayan Anadolu illerineyse yapılacaksa aynı anda üç tane birden yapılsın. Halk bir şaşırsın. Bir afallasın. Bolluk görsün. Sabah uyanınca “Bugün hangi AVM’ye gitsem de olmayan paramla taksitli alışveriş yapsam” desin.
Yapılacak tabii. AVM bu. Her adım başı olacak ki kendimizi gelişmiş ülkeler seviyesinde hissedeceğiz. Aaaa siz duymadınız mı? Bir ülkenin gelişmişlik düzeyi artık AVM sayısıyla ölçülüyor. AVM’leri şehir dışına kuranların zerre kadar aklı yok zaten. AVM dediğin şehrin göbeğinde olur, kültürel dokuya, yüz yıllık yapılara zarar verir, bilmiyor salaklar. Trafiğe trafik katar. Şehre bir yaşanmışlık havası verir. Hem AVM’ler, hükümetlerin en büyük hizmetlerinin başında gelir!
Bir de işsizlik diye tutturuyordunuz, boşuna mı yapıyorlar bu AVM’leri. Binlerce insan ekmek yiyecek onlardan. Ne uğraşacağız fabrikaymış, sanayiymiş, teknolojiymiş filan. İşsizliğe kesin çözüm AVM’ler.
Ben sonuna kadar arkasındayım her türlü AVM projesinin. Hatta yer bulamazsanız beni de yıkın yerime AVM yapın. Varlığım AVM cumhuriyetine armağan olsun! Ne mutlu her adım başı bir AVM’em var diyene!
AVM ile aşk yaşayanlar
Modern AVM kültürünün 1800’lü yıllara dayandığına inanılıyor. Halbuki Kapalı Çarşı gibi yapıları zamanının AVM’lerinden sayarsanız AVM tarihi çok daha eski. Benim AVM ile ilk tanışıklığım 1988’de açılan Galleria ile başlar. Amerikalıların Disneyland’i varsa bizim de Fame City’imiz vardı o zamanlar. Allah’ım ne eğlenirdik. Sonra büyüdük. AVM’nin de anlamı değişti.
O zamanlar saysan bir elin parmaklarını geçmezdi AVM’ler yurdumda. Bugünse 300’ün üzerinde AVM’miz var Allah’ıma çok şükür. Ve bugün AVM’ler sadece alışveriş merkezleri değil, aynı zamanda sinema, tiyatro, restoran, konser alanı, sergi sarayı ve hatta akvaryum! Artık AVM’ler sosyalleşmenin, normalleşmenin, ayak uydurmanın ve zaman öldürmenin en popüler mekanları. Sadece alışveriş, yemek ve gezmek için değil artık intihar etmek için bile AVM’ye gidenler var.
Ve AVM’lerde de her türlü insan var. Liselisinden çocuklusuna, sevgilisiyle gelenden annesiyle takılana, gencinden yaşlısına, krosundan ünlüsüne herkesler AVM’lerde.
Aslında her gün görüşsen de bir adım ileri götüremediğin bir ilişki gibi AVM’yle olan ilişkin. Mağazalar aynı, ortam aynı hatta çalışanlar bile aynı. Yine de her gidişinde başka bir şey bulmayı umuyorsun. Ama nedense bulamayınca da hayal kırıklığına uğramıyorsun. Aslında bu açıdan bakınca pek çok ilişkiden daha sağlıklı bir ilişki AVM ile arandaki.
Seni her gün binlerce kişiyle aldatsa bile için cız etmiyor. Aksine ne kadar kalabalıksa o kadar popüler ve makbul. Hep gürültülü, hiç kafa dinlemene izin vermiyor ama yine de şikayet etmiyorsun. 10:00’dan önce ve 22:00’den sonra kapılarını açmıyor, kuralcı. Yine de sorgulamıyor ya da kafasına kakmıyorsun. Paracı, senden çok ne kadar harcadığınla ilgileniyor ama umursamıyorsun. Kısaca en kötü sevgiliden bile daha kötü AVM ama onu sevmeye devam ediyorsun. Harbi neden seviyorsun AVM’yi?
Erkekgiller
Kapılar onu görünce otomatik olarak açılıyor ya daha kapıdan girerken kendini süper kahraman gibi hissetmeye başlıyor. Telefonunu ve güneş gözlüğünü x-ray makinesine koyarkenki havasına baksan, James Bond AVM’ye gelmiş sanırsın. Makineyi öttürmeden geçince yüzünde beliren “Nasıl başardım” sırıtmasını tokatlayası gelir insanın. Üstüne bir de her gün gelmiyor da ilk kez görüyormuş gibi etrafını kolaçan edişi yok mu? Amacı karı kız ne yönde çoğunluktaysa anlayıp o taraftan başlamak salınmaya. İstediği her kızı tavlamasını sağlayacağına inandığı son model cep telefonuyla çok önemli bir mail okuyormuş havalarında. Asıl yaptığı ise foursquare’de “check-in” yapmak.
Mağazalarla işi olmaz. Kimsenin “Birader kaç saattir oturuyorsun bir kahve daha iç bari ya da masayı meşgul etme” demeyeceği kahveciler en çok onun işine yarar. Nasılsa beş liraya beş saat kız kesme tam ona göredir. Kesme demişken, öyle çaktırmadan masum masum değil, bodoslamasına hatta öküzlemesine kesiştir onunkisi. Kızın gözünün yanlışlıkla onunkiyle buluşacağı an için pusuda bekler. Bu arada cep telefonu da elinde, parmakları da sanki her an bir tuşla kızı ve kendini yatak odasına ışınlayacakmış gibi kıza yöneltilmiştir. En son numara yaparken telefon kulağında çalmaya başladığından beri sahte görüşmeler yapmayı azaltmış olsa da henüz vazgeçmemiştir. Ne de olsa orada saatlerce tek başına oturup hiç arkadaşı yokmuş gibi gözükmek istemez. Onun yerine taktiği “Çok popülerim ama bugün solo takılacağım” havalarına bürünmektir. Bugüne kadar AVM’den kız kaldırmışlığı yoktur ama bu denemeye devam etmeyeceği anlamına gelmez. AVM’lerin erkekgilleri bir başkadır!
Yazarın son yazıları |
#5 Ağustos 2013 Aşkım ben tatile çıkıyorum, varınca seni ararım!
# 1 Ağustos 2013 Her eve bir astrolog lazım
#29 Temmuz 2013 Kadınlığımdan utanmamı istiyorsan çok beklersin!
#25 Temmuz 2013 Ramazan ’da aşk başkadır
#22 Temmuz 2013 Seni seviyorum ama soyadımı daha çok seviyorum!
#18 Temmuz 2013 Yazlıkta kurulan dostlukların gücü adına!
#15 Temmuz 2013 Hepimiz “Biz biliriz, biz!”ciyiz!
#11 Temmuz 2013 Gezi’kler!
