Hissedilen adalet

Haberin Devamı

Hukukçu değilim. Ama hukuka dair bir şeyler yazmadan da olmuyor. Adalet açısından hepimiz yaralıyız çünkü.


Mühendis kökenli bir ekonomist olarak önceleri “homo economicus” kavramını benimsemiştim. Çok geçmeden hayat hukukun hemen her şey demek olduğunu gösterdi bana.


Ekonomik düzen de hukuki işleyişe göre şekilleniyor. Güven ana belirleyici. Güvenin de ana besleyeni adalet. Hukuki arızalar eninde sonunda bir şekilde ekonomiyi vuruyor.


Bu ülkedeki hukuki atmosfer hiçbir zaman tatmin edici olmadı. “Hissedilen adalet” hep arzu edilenden eksikti.


O yüzden de ekonomik performans dalgalandı durdu.


Kapitalizmin yapısal hukuksuzluklarından öte yanlışlarımız vardı. Hep endişeliydik. Hep gergin. Hep bir hesaplaşma içindeydik.


Ancak gerçeklik algısı hiç bu kadar ayrışmamıştı. Artık aynı ülkeye bakarken baktığımız yere göre bambaşka şeyler görüyoruz.

Haberin Devamı


Giderek daha fazla kendi gerçekliğini ören ve bu gerçekliğe göre yol alan fantastik bir iktidarımız var. Tabii bir de fantastik bir etki alanı!


Geçenlerde ekonomist Paul Krugman’ın NY Times’taki makalesine denk geldim. Yazar, küresel ısınma, sağlık reformu gibi örnekler üzerinden gerçekle dogmanın çatışmasını mercek altına alıyordu. Yazısını şöyle bitiriyordu:


“Doğru bir açıklama veya değil, “gerçeklerin” pek kale alınmadığı bir politik dönemden geçiyoruz. Bu tabii ki somut veri peşinde koşanlar koşmayı bıraksınlar anlamına gelmiyor. Ancak beklentilerini gerçekçi tutsunlar. En somut delilin bile bir şey değiştereceğini sanmasınlar.”


Belli ki dogmayla gerçeklik başka yerlerde de çatışma halinde. Ama Krugman o bölümü sanki bizim buralarda son yaşananlara bakıp yazmış.


“Hissedilen adalet” açısından yerlerde olduğumuzu düşünenlerdenim. Fantastik kanat her ne kadar “yok hayır, hissedilen adalet iyidir” mealinde konuşsa da ülkedeki hava belli.


Zayıf bir umut ama umut yine seçimlerde…


İyimser bakışla önceki gün Meclis’te yapılan oylamada verilen fireleri önümüzdeki seçimler için bir öncü gösterge olarak görebiliriz. Seçmen bu kez bir ayar verecek belki de.

Haberin Devamı


Zaten eninde sonunda “gerçek” dogmayı yenecek.

****

HİSSEDİLEN KEYİF


Gönül isterdi ki bu konuları yıllar öncesinde halletmiş olalım.


Sistemimiz makul bir hatta yürüyor, sorunlarla mücadele uzun vadeli planlar dahilinde devam ediyor olsun.


Tamam Finlandiya’daki akranımız gibi belki hiç olamazdık ama bundan daha oturmuş bir düzeni de hak etmedik değil!


O zaman biz de keyifli, güleç yazılar yazardık.


Mesela İzmir’in gurme kentler ağına girme kararını ele alırdık.DELİCE’ye üye diğer kentlerin bu ağla etkileşimini incelerdik.


Bölgedeki potansiyele bakardık. Sevgili Sıtkı Şükürer’in geçen günkü yazısına eklemeler yapardık.


Hikayesiyle birlikte mesela Arpege’i anlatırdık.

Haberin Devamı


Urla’daki kıpırtılara, Fırın Vourla’ya değinirdik.


Ama adalet A’sındayız daha. İşimiz çok!

Yazarın Tüm Yazıları