Paylaş
Hatırladınız, değil mi?
Yani... Eğer genel seçim erkene alınıp 24 Haziran’da yapılmasaydı, bu yıl 3 Kasım’da yapılacaktı.
E ne olacaktı?
Şimdi şu sinir küpü belediye seçiminden sonra büyük gerginlikle gideceğimiz o genel seçim, acaba bizi nerelere götürecekti?
***
Her neyse.
Olan oldu.
Şimdi önümüze bakalım diyeceğim ama canımızı sıkan yeni bir şey var.
Seçim sistemi sağlam bir ülkeyiz diye övünürken, sandık sonrası bir dizi ihtilaf çıktı. Sonucu değiştirsin veya değiştirmesin, o ihtilaf dizisi, Türkiye’yi aştı, dünyaya yayıldı. Tabii buna çanak tutanlar da oldu.
***
İşte bu çok fena.
Çünkü bir adım sonra, her şey yine Türk Yargısı’na fatura edilecek. Uysa da edilecek, uymasa da edilecek. Galip gelsen de edilecek, mağlup olsan da edilecek.
Hasılı kelâm... Kendimize birer belediye başkanı seçelim derken başımıza gelen felaketin farkında değiliz.
Zaten arıza seçimde mi, sayımda mı, yoksa yazımda mı, onu bile bilmiyoruz.
***
İşte buna yanıyorum.
Yoksa belediyenin başına bin’ali gelmiş bin’ekrem gitmiş ne fark eder? Bu İstanbul’a kimler geldi kimler geçti.
Ama daha adımını atmadan... Medya’ya aileboyu parmak sallayan
-ve ne demekse- “gün gelir isimlerini bile anmaktan vazgeçerim” diyebilen biri, hiç gelmedi. Siyasette de böylesi hiç görülmedi.
Hayırdır inşallah.
Paylaş