BÜYÜK usta Aziz Nesin ile 1960’lı yıllarda, o zamanki Akşam Gazetesi’nde bir yıl, 1970’li yıllarda dönemin büyük gazetesi Günaydın’da iki yıl beraber çalışmıştık.
Kitapları dünya dillerine çevrilen Aziz Nesin sohbetlerinde “Hayvan deyip geçmeyin” der ve bizlere sık sık hayvan hikâyeleri anlatırdı. Tunus’ta ve Mısır’da “Peş peşe devrilen başkanlar” nedeniyle aklıma, rahmetli Aziz Nesin’in o günlerde anlattığı bir hikâye geldi. Bugün pazar. O eğlenceli öyküyü nakledeyim... * * * Hayvanlar, kendi aralarında en zeki hayvan yarışması düzenlemişler... Yarışmanın iki güçlü adayı var: Tilki ve sansar. Kurnazlıkta ve zekâda bu ikisine üstün gelecek başka hayvan yok. Sansar ve tilki arasında müthiş bir rekabet başlar, birbirlerine düşman olurlar. Sansar, tilkinin, tilki de sansarın kazanmaması için ellerinden geleni yaparlar. Sansar “Tek tilki kazanmasın, zararı yok, ben de kazanmayayım” der. Tilki de “Tek sansar kazanmasın da kim kazanırsa kazansın” havasına girer. Durum bu denli düşmanlığa varınca sansarla tilki, en zeki hayvan yarışmasının birinciliği için başka bir aday aramaya başlarlar. Öyle bir hayvan bulmalılar ki, zekâ konusunda kendileriyle yarışa çıkmasın, onlara bir zararı olmasın, yani hayvanların en aptalı olsun. Araya araya bulurlar bu hayvanı: Öküz! * * * Bir sabah sansar, yemyeşil çayırlıkta otlamakta olan öküzün yanına gidip: “Merhaba öküz kardeş” diye söze başladıktan sonra öküzün zekâsını övmeye başlar. Öküz şaşırarak “Benimle alay mı ediyorsun sansar kardeş?” der. Sansar: “Hayvanların en zekisiyle alay etmek ne haddime” diye övgüye devam eder. Sansar gittikten sonra tilki de öküzün yanına gider. Kendisine bön bön bakan hayvana: “Ah öküz kardeş, gözlerinden zekâ kıvılcımları çıkıyor” der. Öküz “Ben her ne kadar öküzsem de, sandığın kadar da öküz değilim” diye itiraz eder ama tilki “En zeki hayvan yarışmasının rakipsiz tek adayı sensin” diye onu inandırır. Hayvanlar öküzün zeki olmadığını, yarışmayı kesinlikle kazanamayacağını bilirler ama kıskandıkları sansarla tilkinin en zeki hayvan seçilmemesi için öküzün zeki olduğuna inanmış görünürler. Müthiş bir reklam kampanyası başlar. Dağlar taşlar, ormanlar çöller, kayalar dereler, harika öküz öyküleriyle yankılanır. Yarışma günü gelir. Hayvanların bir kısmı, öküzün “en zeki” olduğunda anlaşır. Kalan oylar da bölününce en çok oyu öküz alır ve yarışmayı kazanır. Böylece öküzün toplumdaki yeri, işi, görevi yükselmiş olur. Öküz artık kasıla kasıla yürür, şişine şişine böğürmeye başlar. * * * Hayvanlara yeni başkan seçilme zamanı gelir. Aslanın tekrar başkan seçileceğine kuşku yoktur. Fakat kaplan da başkanlığa adaylığını koyunca işler karışır. Aslan ve kaplan “Ne o, ne ben” demeye başlarlar. Çekişme büyüyünce başkanlığa öküz aday gösterilir. Çünkü hayvanlar, inanmadan, yalan olduğunu bile bile öküzü en zekileri seçmişler ama sonra kendileri de inanmaya başlamışlardır. Aslan ile kaplanın kavgası devam ederken seçim zamanı gelir hayvanların oybirliği ile öküz başkan seçilir. Başkan öküz, kendini gerçekten başkan sanarak başkan gibi davranmaya başlayınca, hayvanlar da onu gerçekten başkan sanmaya başlarlar. Hayvanların tarihini yazan gergedan, tarih kitabında bu olayı şöyle anlatır: “Filler tepişir olan otlara olur... Öyle zaman gelir ve güçlüler birbirlerine öyle girerler ki, arada öküz bile başkan olur!” Ortadoğu’da yaşanan son olaylar ve peş peşe devrilen başkanlar bize bunu hatırlattı.