Paylaş
Aşkım Kapışmak ile olan bir bölümü vardı, orada bir şey duydum, duyduğum gibi uygulamaya koydum. Alışkanlıklardan vazgeçmek için; 21 gün kuralı.
Şimdi olay şöyleymiş efendim: İnsan beyni 21 günde bir olayı alışkanlık haline getirirmiş. Aynı mantıkla bir olaydan vazgeçmek içinse 21 gün gerekliymiş. Eski sevgiliyi unutmak için inanılmaz süper bir yöntem bence. 21 gün söz veriyorsun işte kendi kendine, aramıyorsun, fotoğraflarına bakmıyorsun, sinsice takip etmiyorsun. Bu süreçte evren, niyetinde ciddi misin değil misin diye seni test edermiş, hoop karşına çıkartırmış adamı. Artık telefon mu eder sana, bir yerde rastlaşır mısınız bilemem. İşte burada en önemli nokta, sözünü unutmaman. O telefonu açarsan, yumuşarsan sil baştan başlayacaksın çünkü. Bu 21 günü atlatınca, iyileşme dönemine girecekmişsin. O zaman da onu hayatından çıkartmanın iyi yanlarını görmeye başlayacakmışsın. Sonraki 21 gün o boşluğu doldurman gerekli olduğu için mis gibi bir aşk gelir diye düşünüyorum.
Ekmek, ekmek, ekmek!
Tabii buraya eski sevgili değil, alkol koy. Sigara koy. Ne bileyim, internet koy, makyajı koy. Neden kurtulmak istiyorsan anlayacağın. Sigaram yok, alkolüm zaten sosyal içici kıvamında, makyaj da yapmayı sevmem. Neden vazgeçsem diye düşünürken, aklıma en büyük zaafım geldi. ‘EKMEK!’ Zamanında ‘pinner test’ yaptırmıştım. Kanına bakıp neye alerjin var söylüyorlar. Vücuduna yaramayan şeyleri yemeyince sağlık problemlerin bitiyor falan filan. Bende buğday çıkmıştı. O zaman bile vazgeçemedim. “Varsın hastalık senden gelsin ekmeğim” dedim, saldım kendimi. Diyet yaparken bile her şeyi çıkarttım hayatımdan, bir onu çıkartamadım. Hadi dedim, bi de böyle deneyeyim.
Dumanı üstünde, havada uçuşuyorlardı
İlk gün çok rahat geçti diye düşünüyordum. Dürüm olsun, pide olsun bunların da ekmek olduğu hiç aklıma gelmemişti. Sonra bir daha başladım, temiz temiz. Sanki çocuğumdan beni ayrı koymuşlar gibi işkence çekiyorum. Sinirliyim, öfkeliyim, en önemlisi de çok açım. Bir hafta falan geçti. Tam “Hah ne güzel alışıyorum” dedim. Bu kez bir kahvaltı teklifleri gelmeye başladı. Hayır, oraya gidip domates peynir yiyemem herhalde. Bunun böreği var, ekmeğin üstüne süreceğin kaymağı var, balı var. Kızarmış mis gibi tereyağı kokan ekmek dilimleri var. Hepsini reddettim. Sonra rüyalarımda görmeye başladım. Havada nar gibi kızarmış somun ekmekler uçuyor, böyle dumanı üstünde. Hepsini yakalamaya çalışıyorum, ellerimden kayıp gidiyorlar. Ağlayarak uyandım.
Niyeti nasıl bozdum?
15’inci güne geldik, artık biraz daha iyi hissediyordum. Daha dinç, ne bileyim bi tık daha zayıf falan ama yalan yok hâlâ acılar çekiyorum. Bu arada evli olmanın en güzel yanlarından birini de yaşadığımı düşünüyordum. Ben ne yaparsam kocam da yapmak zorunda diye evde ekmek yasağı var. O da ben de yemeyeceğiz, bu kadar. Zaten kendisi hastalık hastası. Bir şeyden vazgeçmesini istemem için bunu kullanmam yeter. “Geçen gazetede okudum, fazla ekmek yemekten ölen insan o kadar çokmuş ki” diyorum, hoop bi daha ekmeğin adını ağzına bile almıyor. Hoş, onun iradesi benden daha zayıf çıktı. Artık dayanamadı, ‘yeter ya!’ diye önümde ekmeğini makarnaya batıra batıra yemeye başladı. Yine yılmadım, sabrettim, “Ben bunu başaracağım” dedim! Valla çok güzel gidiyordu, 20’nci gün yarım ekmek dönerle bozdum niyeti. Bozunca da başa dönmen lazımmış. Tabii ki başa dönmedim, dönemedim ya manyak mısın? Bence evren de bizim ayrılmamızı istemiyor. Kaderimde ekmek yemek varmış demek ki. Hatta şu an bunu size bal kaymaklı ekmeğimi yerken yazıyorum. Afiyet olsun.
Paylaş