Pako'nun Sayfası

Yavru köpek eğitimi

6 Kasım 2010
Hiçbir köpek insanın vereceği cezayla eğitilmez, sadece korku sahibi olur ve kendini bir gün korkmayacak kadar güçlü hissettiğinde aldığını zannettiğiniz tüm eğitimin yıkıldığını görürsünüz Yaygın ve yanlış bir uygulama olarak köpeklerin eğitimine dört aylıktan sonra başlanması gerektiğine inanılır. Ve bu zamana kadarki süreyi köpeğin bir şeyler öğrenmeden yeni evine alışarak geçirmesi gerektiği düşünülür. Ve yine yanlış bir kanı da; eğitime erken başlanırsa köpeğe zarar verileceği ve sosyalizasyonunun olumsuz etkileneceği. Eğer köpek eğitimini köpeği çeşitli ceza yöntemleriyle belli bir karaktere koşullandırmak olarak düşünüyorsanız, söylenenleri doğru kabul edebilirsiniz. Ancak tüm dünyada yaygın kabul görmeye başlayan son görüş köpek eğitiminin 7 haftalıktan itibaren başlayabileceği. Burada öncelikle kavranması gereken en önemli husus köpek eğitiminin köpeği cezalandırmak, korkutmak, gazete kağıdıyla vurmak veya canını yakmak olmadığını kabul etmek ve hiçbir ceza yönteminin gerçek bir köpek eğitimi olamayacağını anlamak.
Hiçbir köpek insanın vereceği cezayla eğitim almaz sadece korku sahibi olur. Kendini korkmayacak kadar güçlü hissettiğinde aldığını tüm eğitimin yıkıldığını görürsünüz. Ya da korkuyla köpeğinizin karakterinin bozulduğunu izlersiniz. Kısacası eğitimin köpeği ceza yöntemleriyle koşullandırmak olduğunu düşünüyorsanız telafisi pek mümkün olmayan bir hata yapıyorsunuz.

CEZA DEĞİL ÖDÜL

Yavru bir köpeği eve içgüdüleri kaynaklı bir karakterle alır ve eğitimle güdülerinden kaynaklanan davranışları daha olumlu yönde değiştirmesini isteriz. Bizimle yaşayacağı hayata uygun ve gelişmiş bir karakterde olmalıdır. Bunu köpeğimizin de istemesi eğitimin en temel noktası. Bu nedenle ona öğreteceğimiz her şey; ödül yöntemine dayanmalı ve köpeğiniz sizin istediğiniz şeyleri yapmaktan mutluluk duymalı.
Bu açıdan bakıldığında köpeğin eğitimi; eve ilk girdiği andan itibaren yani 6-7 haftalıkken zaten başlıyor. Bu dönem köpeğinizin size daha az direndiği ve en çok sahiplendiği dönem. 7 haftalıktan itibarenki dönemin bu avantajından yararlanmalı ve onu eğitmeye başlamalısınız. Eğer 4 aylıktan itibaren eğiteceğinizi düşünüp, evde karakteri ve davranışları açısından kontrolsüz bırakırsanız kendi başına kötü davranışlar ve size karşı direnç geliştirebilir. Daha sonra bu davranışları düzeltmek ve bu direnci aşmak çok zor, bazen de imkansız olabilir. Bu direnci kırmak ve eğitmek için seçeceğiniz ceza yöntemiyle köpeğinizin karakterine verdiğiniz zararın düzeltilmesi imkansız bir huya dönüşmesi ihtimali de önemli bir tehlike.
‘Puppy training’ yani yavru köpek eğitimi olarak tüm dünyada kabul gören ödüllendirmeye dayalı bu yöntemleri alanında uzman ve eğitim almış köpek eğitimcilerinden yardım alarak öğrenebilirsiniz. Ödüle dayalı bu yöntemlerle köpeğiniz sizinle aynı evde yaşamayı, size ve çevrenizdeki insan ve eşyalara zarar vermemeyi, yanınızda yürümeyi ve sizi dinlemeyi büyük bir keyif alarak öğrenir. Böylece köpeğiniz eve adım attığı andan itibaren sizinle yaşamaktan mutluluk duyar ve sağlıklı bir karakterle adapte olur.
İleride eğer isterseniz; Alan koruma, insan koruma ve kurtarma gibi diğer ileri eğitimleri de böyle sağlıklı bir karakterin üzerine inşa etmek çok daha kolay ve kalıcı olur.

Pako pano

* Evde doğmuş üç kardeşten sonuncusuna yeni yuva aranıyor. İki aylık kedinin tuvalet terbiyesi var ve kuru mamaya alışkın. (536) 989 80 74

* Bu yavru kediler henüz bir aylıkken annelerini kaybettiler. Parazit tedavileri yapıldı ve kuru mamaya alıştılar. Tercihen ikili olarak verilecekler. İstanbul dışı istemiyoruz. (536) 989 80 74

* Bu erkek kedi sokakta bir ay önce bulundu. Parazit tedavisi yapıldı ve tuvalet terbiyesi var. Henüz iki aylık olan kedimiz yeni sahibini arıyor. İstanbul’da olanlar arasın lütfen. (536) 989 80 74

* Bu Terrier ’i sokakta bulduk. Havalar iyice soğumadan ona evini açabilecek bir hayvansever arıyoruz. (507) 225 54 26

* Annesiz büyüyen bu kedi kendi kendine yemek yemeğe başladı. İç, dış parazit tedavileri yapıldı. Ona bir yuva vermek isterseniz bizi arar mısınız? İstanbul’da olanlar arasın. (536) 989 80 74

* Calico adındaki kızımız beş aylık. Zeki ve hareketli. Ulaşım sağlanır. (536) 437 21 46

* Barınaktan alıp evde büyüttüğüm yavrulara acil yuva arıyorum. (216) 384 51 65

* Oyuncak Müzesi; geçen haftaki ilanın bakıp ve sahiplendirdikleri kedileri sokağa attıkları izlenimi yarattığını belirtti. Bu yanlış anlaşılmayı düzeltmek için, kedilere ev bulunduğunu, sadece adını Sunay Akın’ın koyduğu Guntherman’a yuva arandığını söyleyelim. (216) 359 45 50?51
Yazının Devamını Oku

Datvi’den sonra Bambi

30 Ekim 2010
Fotoğraf sanatçısı Cemal Gülas, 2007’de evlat edindiği ayısı Datvi’den sonra yine vahşi doğadan bir hayvanla arkadaş oldu: Karaca Bambi!

Kaçkar Dağları’nın yamacında yaralı bulunan Bambi, tedavisini yapan Gülas’ı hergün ziyaret ediyor; onu ıslık çalarak selamlıyor. / Zeynep BİLGEHAN

Fotoğraf sanatçısı ve belgeselci Cemal Gülas tam bir doğa insanı. Yıllar önce birçok şehirlinin hayalini kurduğu şeyi yapıyor; kentin kaosuna isyan edip Rize’de Kaçkar Dağları’nın eteklerine yerleşiyor. Gülas; “Bir gün fark ettim ki insanlar sürekli mutfakta durunca pişen yemeğin sadece kokusunu alıyor, tadına varamıyor. Ben de kentlerde yaşamayı böyle görüp, mutfaktan çıkmaya karar verdim. Doğa içinde ufkunuz genişliyor, üretkenliğiniz artıyor. Hayata bambaşka bir gözle bakıyorsunuz” diyor ve merkeze, ilçelere, her yere uzakta, orman kenarına evini kuruyor. Tüm ekibini, ofisini buraya taşıyor. Onlara en yakın yerleşim birimi on hanelik bir köy... Gülas ve ekibi burada doğayla iç içe yaşıyor.
Mayıs ayında bir gün, köylüler bacağı kırımış bebek bir karaca bulup Cemal Gülas’a getiriyorlar: “Yeni doğmuştu, daha bir veya iki günlüktü. Boyu sadece 14 santimdi... Bana getirdiklerinde ölmek üzereydi. Karaca vahşi doğada yaşayan bir hayvan. Vahşi hayvanları insanlara maruz bırakmak ve alıştırmak, onlara yapılacak en büyük kötülük. Hayvanı kesinlikle doğasından uzak tutmamalısınız. Bu nedenle veterineri yaralı karacanın olduğu yere getirdik.”
Tedaviden sonra Cemal Gülas, yaralı karacanın bakımını üstleniyor. Adını, dünyanın en meşhur çizgi film karakterlerinden birinden esinlenerek Bambi koyuyor. Bambi, Gülas’ın himayesinde süt içiyor, yemek yiyor. 10 günde sağlığına kavuşuyor: “Bambi, beni annesi gibi gördü. Ancak ona kucak açan sadece ben değildim. Evde aynı zamanda bir kangal köpeğimiz var; o dönem onun da yavruları olmuştu. Kangal, kendi yavrularıyla birlikte Bambi’ye de süt verdi. Bu nedenle aslında bize çok da ihtiyacı olmadı. Karaca, köpek yavrularıyla birlikte büyüdü.”

ISLIKLA SELAM VERİYOR

Serpilip büyüdükten sonra Gülas, onu ait olduğu yere, doğaya bırakıyor. Ancak Bambi, bakıcı ailesini unutmuyor. Özgürlüğüne düşkün bir vahşi hayvan olmasına rağmen eski evini sık sık ziyaret ediyor: “Karacalar, evcil hayvanlar değil. Bu nedenle evde bakımını yaptığımız zaman bile Bambi’yi asla onun doğal algısı dışında evcil bir kedi veya köpeği sever gibi sevmedik. Buna rağmen Bambi, ne beni ne de süt kardeşlerini unuttu. Şimdilerde kangallara orman gezintilerinde eşlik ediyor, onlarla çete gibiler! Bizi ziyaret etmeyi de ihmal etmiyor. Evin etrafında taze otlar var, vahşi karacalar her sabah saat 6-7 gibi otlamaya gelir. Bambi de geliyor ama diğerleri gibi uzaktan otları yiyip gitmiyor. Bize ıslık çalıyor. Islığının üstünde kafamı çevirip ona el sallayınca da hoplayıp zıplıyor. Karşılıklı selamlaşıyoruz.”
Bambi, Cemal Gülas’ın vahşi doğadan ilk arkadaşı değil. Şu andaysa evinde yaklaşık 40 tavşanı, keklikleri, sülünleri, tavukları ve dört kangalı bulunuyor: “Hayvanlar da hayatın bir parçası. Biz bu dünyada, burada yaşıyorsak onlar da bizim komşularımız. Benim Bambi için yaptığım iyi komşuluk için sadece küçük bir örnekti. Herkes, kim veya ne olursa olsun kendi komşularıyla iyi geçinmeli. Bir arada, barış içinde yaşamalıyız.”

DATVİ KİMDİ

Yazının Devamını Oku

Adı kötüye çıkmış kedileri aklayacak bir kitap

16 Ekim 2010
Sevenleri bilir, kediler insan gibi yaratıklar. Her birinin kendine has karakteri var. Seveni de sevmeyeni de bol. Aralarında Mark Twain, Oscar Wilde ve Grimm Kardeşler gibi isimlerin bulunduğu 35 yazarın kedi hikayeleri, sevmeyenlerin fikrini değiştirebilecek ‘Kedi Hikayeleri’nde derlendi Zeynep BİLGEHAN
İsimleri ‘nankör’ diye kötüye çıkmış ve ‘insanın en iyi dostu’ ünvanını köpeklere kaptırmış olsalar da kediler tarih boyunca insanların yanında oldu. Öyle ki bilim dergisi Science’ın haberine göre Kıbrıs’ta yaklaşık 9500 yıllık bir neolitik çağ mezarında özenle insanın yanına konulmuş bir kedi iskeleti bulundu. Kendilerine has karakterleri olduğu, asla tam anlamıyla itaat etmediği için seveninden çok sevmeyeni ya da anlamayanı var kedilerin...
Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan ‘Kedi Hikayeleri’ bu yanlış anlaşılmayı değiştirebilecek bir derleme. Kitap, 35 yazarın kedilerle ilgili kısa hikayelerinden, anektod ve şiirlerinden oluşuyor. Yazarlar arasında Hans Christian Andersen, E.T.A Hoffman ve Mark Twain gibi tanınmış yazarlar da var; yeni, çağdaş yazarlar da...
Her yazar, kendine has uslubuyla başka bir kediyi anlatıyor. Örneğin D.L. Stewart ‘Asla Kedilere Tahammül Edemem’ adlı kısa hikayesinde istemeye istemeye bir kediye nasıl bağlandığını anlatırken, Damon Runyon ‘Lillian’da Wilbur Willard adlı adam ve tuhaf kedisinin gizemine ışık tutuyor. Oscar Wilde, kedilere sevgisini 85 dörtlükten oluşan ‘Sfenks’ adlı şiiriyle gösteriyor.
Kitap kedi sahipleri için “Benimki de aynen böyle!” dedirtecek cinsten. Kedilerle şimdiye kadar mesafeli ilişkisi olanlar içinse yepyeni bir keşif olabilir. Kitaptaki her bir kahramanla hemen yakınlık kuruluyor, hikayenin içine giriliyor. Üstelik yazılar hep farklı tarzlarda olduğundan bir sonraki kediyi nasıl bir hikaye içinde bulacağınızı kestiremiyorsunuz...

Bir Chartreux kedisinden PROUST ANKETİ

Proust anketi, yazar Marcel Proust hayatında iki kere doldurduğu için yazarın adıyla anılıyor. Geçmiş yıllarda sevilen bir cemiyet oyunu olarak görülüyordu. Kedi Hikayeleri’ndeyse bu anket, ilk defa, gri bir Chartreu kedisi tarafından yanıtlanıyor:
Sizin için en büyük talihsizlik nedir?
- Uykusuzluk
En başta hangi hatayı affedersiniz?
- Havlayan köpekleri. Havlamamak ellerinde değildir.
Tarihte en sevdiğiniz şahsiyet kimdir?
- Winston Churchill, kedisinin masayı kurmasına her zaman izin vermiştir.
Bir erkekte en çok hangi niteliklere değer verirsiniz?
- Dakik besleme ve oyun saati.
Bir kadında en çok hangi niteliklere değer verirsiniz?
- Yatağında kedinin yatmasına müsaade etmesine.
En sevdiğiniz uğraş nedir?
- Kestirmek, uyumak, diinlenmek, yemek yemek, halı tırmalamak.
Başlıca özelliğiniz nedir?
- Özgür irade.
En çok hangi tarihi şahsiyeti küçümsersiniz?
- Blondi. (Hitler’in Alman çoban köpeği)
Hangi doğal yeteneğe sahip olmak istersiniz?
- Konserve açacağını kullanabilmek.

Kedilerin tuvalet terbiyesi bozulursa

Kum kabının dışına tuvalet yapmak, yaşlı kedilerde sık rastlanan sorunlardan. Bu davranışın pek çok sebebi olabilir ama öncelikle bir hastalık belirtisi olup olmadığının anlaşılması gerek

Kedinizin veteriner hekiminiz tarafından muayene edilmesi bu davranışa yol açacak bir sağlık sorununun olup olmadığının tespit edilmesi gerekir. Kedilerde kum kabının dışına tuvalet yapmak; çok sık idrar ve dışkı yapmaya neden olan bir hastalıktan kaynaklanabilir. Kolit, bağırsak yangıları, şeker hastalığı, hipertiroidizm, böbrek ve karaciğer hastalıkları ve alt üriner sistem hastalılarından biri mesela.
Yine idrar veya dışkı yaparken sancı veren eklem hastalıkları, anal kese hastalıkları, sancılı kolitler ya da kum kabını bulmasını engelleyen görme kaybı gibi sağlık sorunları da neden olabilir. Böyle bir durumda bu hastalıların tedavi edilmesi elzem. Ya da kum kabının daha kolay tuvalet yapmaya yönelik düzenlenmesi, kedinin günün çoğunu geçirdiği yere konması veya kum kabı sayısının arttırılması bu sorunu çözmeye yardımcı olur.
Hastalıklar dışında; her yaştaki kedide kum kabı dışına tuvalet yapma sorunu en çok strese bağlı olarak çıkıyor. Taşınma, kedinin odasının, yem ve kum kaplarının yerinin değiştirilmesi, evdeki rutinlerin bozulması, aile fertleri ve ortamdaki diğer evcil hayvanlarla ilgili değişiklikler strese neden olabilir. Bu stres faktörlerinin azaltılması da sorunu çözmeye yardım eder.

KUMDAN HOŞLANMAMIŞ BİLE OLABİLİR

Ayrıca bazı kediler kum kabından veya kumdan hoşlanmadığı zaman da tuvaletini kum kabı dışına yapabilir. Aynı şekilde kum kabını temizlerken kullandığınız parfümlü temizlik malzemeleri ve antiseptikler de kedinizin kum kabından uzaklaşmasına neden olabilir. Bazen kum kabının bulunduğu yer de kedinin tuvalet ihtiyacını karşılamasına uygun değildir. Bazı kediler yemeklerinin ve suyunun bulunduğu yere yakın bir yerde tuvalet ihtiyacını gidermek istemez. Evde trafiğin yoğun olduğu ve çok fazla girip çıkılan bir yerde kedi rahatsız olup tuvaletini başka yerlere yapabilir. Evde başka bir kedi daha varsa kum kabını paylaşmaktan da hoşlanmayabilir.
Bazı kediler de idrarını yaptığı kaba dışkısını yapmayabilir. Bu durumları da göz önüne alarak kum kabı sayısını arttırmak, daha büyük bir kap kullanmak, kumu günlük yenilemek, haftada bir kum kabını temizlemek ve kabın sakin bir yere konulması sorunu çözebilir.
Unutmamanız gereken en önemli nokta, sorunun kaynağını bulup düzeltmeye çalışırken kedinizi cezalandırmamanız. Ceza sadece stresi ve sorunu arttırmakla kalmaz, kum kabı dışına tuvalet yapmayı kalıcı bir davranış sorununa dönüştürebilir.

Pako pano

* Bu yakışıklı boxer, erkek ve gerçekten sağlıklı. Sokaklarda yaşaması imkansız. Ama birkaç gün içinde salınacak. Sıcak bir yuva arıyoruz. (533) 563 48 58

* Barınaktan alıp, evde özenle büyüttük. Şu an altı aylık, kısırlaştırıldı ve aşıları tamam. Evde çok kedi olduğu için bakamıyorum. Onun ailesi olur musunuz? (216) 384 51 65

* Dört aylık güzel kızımız ve beş aylık kadife tüylü tekir kızımız var. İkisi de oyuncu ve sıcak bir yuva arıyor. (536) 437 21 46

* İki ve üç aylık yedi yavru kedime yuva arıyorum. Sokakta yaşayamazlar. Evimde çok kedi var, onlara bakamıyorum. (216) 384 51 65

* Yaklaşık iki buçuk aylık pofuduk tüylü tekir kedicik, köpekler saldırmak üzereyken kurtarıldı. Bir aydır bir klinikte kafeste. İlk bakımları ve aşısı yapılmış. Ona aile olur musunuz? (532) 311 48 20

* “İki gündür kapımızda yatıyor, ben bakamam o yüzden size getirdim” dedi getiren kişi ve bıraktı gitti. İki gün sevilmemesine rağmen adamın arkasıdan bakakaldı mavi bir çift göz. Bu bir çift yaşlı mavi gözü kim sahiplenmek ister? (555) 422 88 95
Yazının Devamını Oku

Kötü kedi sahibi olmak

9 Ekim 2010
İstanbul’da yalnız yaşadığım ilk evimdeki ilk kedim Ginger’ı ajanstaki iş arkadaşlarımdan biri otoparkta bulmuştu. Kedi sahiplenmek istediğimi de bildiği için, bir aylık annesiz yavruyu kutuda masama bırakıvermişti. Kendisi güzel, huyu kötü bu kediyi sonunda sakinleştirmeyi başarmıştım. Ama hiperaktif bir kediyi durultma konusunda herkes benim kadar şanslı değil Ginger, benim için hâlâ dünyanın en güzel kedilerinden biri. Hem tipiyle hem de huyuyla. Zencefil anlamına gelen ismi yanıltmasın, gri-beyaz bir kedi. Gözleri yemyeşil, burnunu kaplayan simsiyah üçgen bir lekesi var. Ağzı da ‘çilek ağızlı’ sıfatını hak edercesine kıpkırmızı.
Huyu da güzel diyorum ama başlarda hiç de öyle değildi. Tanıştığımız ilk günlerdeki yabaniliğine diyecek yok. Otoparkta doğmuş, hayatla üzerinden otomobiller geçe geçe tanışmış, gayet korkak olmayı hak eden bir kediydi. Birkaç güne geçer, demiştim. Günler, haftalar geçtiğinde yanıldığımı hissetmeye başladım. Sürekli tıslıyor, çok az kedide gördüğüm, küçük bir patlama sesine benzeyen ‘phhhk’ diye bir şey yapıyor ve sürekli kötü bir koku salgılıyordu. O kadar tedirgindi ki, uykusu geldiğinde bile ayakta uyumaya çalışıyordu. Gözleri kapanıp yana devrildiğinde, bir tıs bir phhkk eşliğinde yeniden kalkıyordu. Sadece uykuya yenik düşüp bayıldığında kucağımda uyuyordu. Bu asabiyetine, uyurken bana saldırmalar da eklendi. Biliyorum, REM uykusunda hareket eden gözbebeklerime atlıyordu aslında. Ama uyurken iki gözün ortasına birden patlayan iki pati ve khhh diyerek kaçan bir kedi çok mutlu duygular uyandırmaz insanda.

HİPERAKTİF KEDİ SORUNU

Kaç kere koltukta oturup, “Allah’ım, neden bana böyle bir kedi verdin” diye ağladığım, bilmiyorum. Bol dua, iyi dilek ve enerji sonrasında altıncı ay civarında bir mucize oldu ve Ginger durulmaya başladı. Savaşlı günlerin yerini, patilerini avcuma koyarak, çenemi veya gıdımı acıtmadan dişlerinin arasına alıp uyuyan kedili günler aldı. Ginger şimdi 8 yaşında, bütün ailenin ilk gözağrısı. Özgürdür ama kucağa da gelir, koynumuzda da yatar. ‘Gerçek kedi’ lakabını tamamıyla hak ediyor.
Ben şanslıydım ama bir de sahiplendiği yavru hiç durulmayanlar var. İki sene önce yöneticimin 8 yaşındaki kızı için onlarca yavru arasından sahiplendikleri Hardal mesela. Sarışın bir bombaydı ama güzellikte değil, yaramazlıkta. Koridorda düz yürüyemiyor, yarış arabası gibi duvarlarda manevra yaparak koşuyor, tavşan gibi zıplıyordu. Üç metrelik tavana tırmanıp perdeleri lime lime ediyordu. Gece mutfak kapısını açıp, tezgahta ne var ne yok aşağı atıyor, ekmek kutusundaki ekmekleri çıkarıp bin parçaya bölüyordu. Çok uğraştılar, sakinleşmedi. Hiperaktifti çünkü. Defalarca veterinere gitti, haftalarca orada kaldı. Sonrasını bilmiyorum, öğrenmek de istemiyorum, galiba sokağa geri gitti. Bunu kesinlikle tasvip etmiyorum ama 8 yaşındaki bir çocuğun saldıran bir kediyle yaşamasının da doğru olmadığını biliyorum.

YAPMA RECEP, YAPMA!

Bir başka arkadaşım da aynı dertten mustarip. Sokakta buldukları Recep, evi birbirine katıyor. Yeşim ve Mahmut için uykuya yatmak, savaşta siperde uyumaya benziyor. Çok miyavlayıp apartmanı inlettiği için kapıyı kapatamıyorlar. Zaten artık kapı açmayı da öğrenmiş. Recep sadece yüze saldırmıyor üstelik. El, kol, bacak, neresi denk gelirse artık... Biraz büyüyünce ve kısırlaşınca geçer dedik; geçmedi, geçmedi. Üstelik nerdeyse 1 yaşına geldi.
Yeşim’le kahvaltıda buluştuk, parmağımın haline bak, dedi. Tam uykuya dalarken yastığın altına elini sokmuş. Recep de yastığın öbür tarafından dalıp eline saldırmış. Evde yürürken futbolcu gibi bacak koruması takmaya ihtiyaçları var. İşin komik yanını da görüyorlar. “Komşular eve gizli gizli bir erkek aldığımı düşünüyor” diyor Yeşim. Çünkü gece-gündüz “Yapma Recep” şeklinde çığlıklar atan bir kadın var.
Hiperaktif kedi aslında duymadığımız bir şey değil. Böyle durumlarda kullanılan hafif sakinleştirici ilaçlar da var hatta. Ama tabii kedinin karakterini öldürmeden, huyunu değiştirmeden, doğru doz ve bilinçli bir tedavi kapsamında etkili oluyorlar.

Pako pano

* 2 aylık kadife tüylü Zeytin kızımıza acilen sevgiyle bakılacağı bir yuva arıyoruz. Yuvanızı böcük kızımızla paylaşmak isterseniz bizi arayın. (533) 529 16 51

* 4 aylık güzel kızımız ve 5 aylık kadife tüylü tekir kız kendilerine kucak açacak sıcak yuvalar arıyor. Minik kedilerimiz oyuncu ve sevilince mırıldar. (536) 437 21 46

* 2.5 aylık Papatya sokaklardan alınıp ilk bakım ve tedavileri yapıldı. Ev adabını bilen, oyuncu, sevecen sağlıklı erkek bebeğin sıcak bir yuvaya ihtiyacı var. (533) 622 44 59

* Calico 2 aylık uzun tüyleri olan rengarenk bir kız. Parazit tedavileri yapıldı, evde yaşamaya alışmış bu son derece sağlıklı kedicik kendisine sevecen bir aile arıyor. (533) 622 44 59

* Somon 4 aylık son derece uysal, sağlıklı, kucağınızdan inmek istemeyecek masum yüzlü bir kız. Parazit tedavileri yapıldı, aşılarına başlandı, ev adabına alışkın. Kendisine kalbini açabilecek bir sahibe ihtiyacı var. (533) 622 44 59
Yazının Devamını Oku

Amerikalı müdürün Tantuni aşkı

2 Ekim 2010
Amerikalı müdür Eric Trujillo, Mersin’de okul bahçesinde bulduğu ve adını Tantuni koyduğu kedisini nereye giderse yanında taşıyor. 11 yıldır Mersin, Amerika, İzmir ve İstanbul’a defalarca gidip gelen Trujillo’nun binlerce kilometrelik yolculuklarında Tantuni hep yanındaydı Nuran ÇAKMAKÇI
Eric Trujillo, lise ve üniversiteyi Colorado’da okudu. Siyaset bilimi alanında eğitim gördü ama yüksek lisansını ortaöğretim kurumları idareciliği alanında yapınca öğretmen oldu ve mesleğe Polonya’da başladı. 1999’da, depremden birkaç gün sonra yolu Türkiye’ye, Tarsus Amerikan Koleji’ne düştü. Müdür yardımcısı olarak geldiği ve daha sonra da müdürlük yaptığı bu okula gelir gelmez depremzedelere yardım çalışmalarına başladı.
Bu çalışmalar sırasında, öğrencileriyle okul bahçesinde yardım kolilerini gönderiyordu. Bu sırada bahçede büyük kedilerin saldırısına uğrayan iki aylık küçük bir kediyle karşılaştı. Hemen korumasına aldı. Adını da Mersin’e has bir dürüm olarak bilinen Tantuni koydu.
Mersin’deki görev süresi bitince doktora yapmak için Colorado’ya gitmesi gerekiyordu. Kararını verdi, evlat edindiği Tantuni’yi de yanında götürecekti. Ancak, bir kediyle yolculuk yapmak çok kolay değildi.

DÜNYA VATANDAŞI TANTUNİ

Öncelikle pek çok prosedürü aşması gerekiyordu. Trujillo, Tantuni’nin seyahat edebilmesi için ona bir sağlık karnesi aldı. Daha sonra kediye bir çip takıldı. Kuduz aşısı yapıldı ve uzun soluklu bir sağlık muayenesinden geçirildi. Kuduz tahlilinin Mersin’den Ankara’ya gitmesi gerekti. Çünkü, bu tahlili Sağlık Bakanlığı yapılıyordu. Sonuç için 25 gün bekledi. Amerikalı müdür yine pes etmedi. En sonunda evrakları tamamladı, Tantuni’nin uçması için gereken 200 doları ödeyerek, Amerika yolunu tuttu.
Colorado Eyalet Üniversitesi’nde doktora çalışmaları yapan Trujillo’ya iki yıl sonra yine Türkiye’den ama bu kez İzmir Amerikan Koleji’nden müdürlük teklifi geldi. Hiç tereddüt etmedi, kedisinin memleketine gitmek için Tantuni’yi de yanına alarak İzmir’e geldi. Burada üç yıl görev yaptıktan sonra doktora çalışmalarını tamamlamak üzere tekrar Calorado’ya döndü. Tabii ki Tantuni de onunla beraber...
Tüm seyahatlerinde Tantuni için her seferinde aynı bürokratik işleri yapmak zorunda kalıyordu. Amerika’dayken bu kez bu yıl Üsküdar Amerikan Lisesi’nden teklif geldi. Tantuni’yle birlikte tekrar Türkiye, yine aynı işlemler ama tek bir farkla: Aradan geçen yıllarda Tantuni biraz kilo almıştı.

ERIC TRUJILLO
Ondan çok etkilendim


Tantuni’yi ilk gördüğümde çok etkilenmiştim. Bir kenarda boynu bükük, kendinden büyüklerin saldırısı karşısında şaşkın bir halde duruyordu. Ama küçüklüğüne rağmen, onlarla mücadele ediyordu. Hemen yanına giderek kucağıma aldım ve o günden beri hiç bırakmadım. Çocuğum yok ama Tantuni’m var. İsmini Mersin denince hatırlanan ve kulağa çok hoş gelen Tantuni koydum. Şimdi 11 yaşında. Eskisi gibi kuşların peşinde koşmuyor. Hem şişmanladı, hem yoruldu, hem de yaşlandı. Sevgi dolu, sadık ve çok sakin bir kedi.

Yaşlı köpeklerin beslenme ihtiyaçları

Yaşlılıkla birlikte ortaya çıkan değişikliklerin iyi kontrol edilmesi ve bu döneme uygun beslenme uygulanması, sadece köpeğinizin ömrünü uzatmaz. Onun yaşlılık günlerini daha sağlıklı ve mutlu geçirmesine de yardımcı olur

Köpeklerde yaşlılıkla birlikte gerek vücut fonksiyonları ve metabolizması gerekse davranış ve yaşamsal aktivitelerle ilgili çok ciddi değişiklikler ortaya çıkıyor. Bu değişiklikler onların sağlık kontrollerinin daha sık yapılmasını, dikkatli bir bakım ve beslenme altında tutulmalarını da zorunlu hale getiriyor.
Yaşlı köpeklerde ilk dikkati çeken önemli değişiklik; hareketliliğin azalması. Bunun sonucunda yaşlı köpekler gençlere göre daha kolay kilo alıyor. Ayrıca hareket ve egzersiz yeteneği daha kısıtlı olduğu için, yaşlı köpeklere kilo verdirmek de çok daha zorlaşıyor. Bu nedenle ilk dikkat edilecek nokta, yaşlı köpeklerin şişmanlamasını engellemek ve sağlıklı ve dengeli bir beslenme uygulamak olmalı.

YÜKSEK LİF ORANI ŞART
Yaşlı köpeklerin kullanması gereken mama ve yiyeceklerin kalori, protein ve yağ düzeylerinin düşük, buna karşılık lif oranlarının yüksek olması gerekli. Lif oranı yüksek ve kalorisi düşük yiyecekler yaşlı köpeklerin kilo almasını engellerken kendilerini tok hissetmelerine de yardımcı olur. Yaşlı köpekler için hazırlanan mamalarda protein oranı ortalama yüzde 16-18, yağ oranıysa ortalama yüzde 8-12 düzeylerindedir. Protein düzeyinin hafif düşürülüyor, çünkü yaşlılıkla birlikte azalan böbrek fonksiyonları nedeniyle yaşlı bir köpeğin üriner sisteminin mümkün olduğunca zarar görmemesi amaçlanıyor. Yağ düzeyiyle birlikte mamanın kalorisi de düşüyor ve böylece kilo alma riski kontrol ediliyor. Ortalama yüzde 3-5 arasında lif içeren mamalar; köpeklerde bağırsak hareketlerine ve yaşlı köpeğin tok hissetmesine yardımcı oluyor.

İŞTAHSIZLIĞA DİKKAT
Bazı yaşlı köpekler tam tersine yaşlılıkla birlikte iştahsızlık, yemeğe karşı ilgisizlik ve kilo kaybı gibi sorunlar yaşayabilirler. Böyle durumlarda öncelikle veteriner hekiminizin köpeğinizi kontrol etmesinde fayda var. Eğer ciddi bir sağlık sorunundan kaynaklanmıyorsa yemeğe ilgi duyması için daha küçük taneli ve kolay çiğneyebileceği mamalar sunabilirsiniz. Bunun yanı sıra bir miktar konserve mama, su veya yemek suyu ilave ederek kuru mamayı daha yumuşak ve cazip bir hale getirebilirsiniz.
Bunların dışında veteriner hekiminiz köpeğinizin ihtiyaç duyduğunu tespit ettiği vitamin, mineral ve diğer besin özellikli katkıları köpeğinizin beslenmesine ilave etmenizi önerebilir. Yaşlı köpeklerin sağlık sorunları açısından daha sık kontrol edilmeleri gerektiğini de her zaman hatırda tutmalısınız.

Pako pano

* Evimizde çok kedi beslediğimiz için iki dişi ve bir erkek yavru kediciğe, yeni yuva arıyoruz. Tek ihtiyaçları kendilerine kucak açacak sıcak bir yuva. (541) 256 33 12

* Mırıl mırıl ve çok sevimli bir kedicik olan Tekircan’a sevgi dolu bir aile arıyoruz. 2 buçuk aylık, erkek kediciğin tuvalet alışkanlığı vardır, iç ve dış parazit tedavileri de yapılmıştır. (541) 256 33 12

* Heytap-Hayvan Hakları Federasyonu hayvan haklarını korumak için protesto gösterisi hazırlıyor. Eylemlerini havada, karada ve suda insan eliyle işkence gören, esaret altındaki tüm türlerin özgürlüğüne adıyorlar. Hayvanlara karşı işlenen suçların ‘ceza hukuku kapsamına alınmasını’ istiyorlar ki, suç işleyenler sadece para cezasıyla kurtulamasınlar. Hayvan haklarının korunmasını insan hakları ve etik sorununun bir parçası olarak görüyorlar. Bu amaçla yarın 11.00’de İstanbul Suadiye sahilinde buluşacaklar. Tüm hayvanseverleri de destek için bekliyorlar. İletişim: Selin Özavcı (536) 556 97 47 ve Burcu Çelik (536) 784 12 16
Yazının Devamını Oku

Kuşunuz neden kusuyor

25 Eylül 2010
Neşeli küçük kuşunuz birden bire kusmaya başlarsa bu durumu ciddiye alın. Pek çok nedene bağlı olarak gelişen kusma şikayeti başka hastalıkların habercisi olabilir

Kafes kuşlarında besin maddelerinin kusma yoluyla sindirilmiş ya da sindirilmemiş olarak ağızdan geri çıkarılması pek çok sağlık probleminin belirtisi olarak karşımıza çıkıyor. Bunların en yaygın olanları bakteri, virüs, mantar ve parazit enfeksiyonları, beslenme hastalıkları (yüksek proteinli yemler, A,D,E vitamini yetmezlikleri ve aşırı beslenme gibi), gıda alerjileri, zehirlenmeler, sindirim sistemi hastalıkları ve sindirim kanalındaki tıkanmalar, ilaç duyarlılıkları, diğer organlarda meydana gelen hastalıklara bağlı ikincil problemler, tümörler ve strese bağlı sağlık sorunları.
Bu kadar çok sayıda hastalığın belirtisi bu manzara karşısında doğru bir teşhis konulabilmesi için dikkat edilmesi gereken bazı şeyler var. İlk dikkat edilecek husus, kusmanın sıklığı, ne zaman oluştuğu, kusulan maddenin yapısı ve sindirilip sindirilmediği.
OYUNCAKLARA VE AYNALARA DİKKAT
Bunun yanı sıra kuşunuzun hangi saatlerde ve ne sıklıkta beslendiği, kullandığınız yem ve vitamin gibi katkı maddelerinin yapısı, daha önce böyle bir sorun yaşayıp yaşamadığı, kafes ve çevre koşulları gibi bilgiler de veteriner hekiminiz tarafından hastalığa teşhis konulması bakımından yardımcı olacak. Bu bilgiler ve hekiminizin muayene sonrasında şüphelendiği hastalıklar açısından yapacağı laboratuar analizleri ve röntgen gibi görüntüleme teknikleri kuşunuzda kusmaya neden olan hastalıkların teşhisini kesinleştirir.
Kusmanın nedenine bağlı olarak veteriner hekiminiz tarafından, eğer mevcutsa enfeksiyonların ortadan kaldırılmasına yönelik ilaçların uygulanması, gerekirse yem değişikliği yapılması, zehirlenmeye yol açabilecek maddelerin kuşun yaşam ortamından uzaklaştırılması, diğer organlarla ilgili hastalıkların tedavi edilmesi, stres faktörlerinin ortadan kaldırılması, mekanik tıkanmaya yol açan tümör, yabancı cisim gibi bir nedenden ötürü kusma varsa bunun cerrahi yöntemle uzaklaştırılması gibi uygun bir tedavi önerilir.
Bunlardan bağımsız olarak bazen kafesteki ayna ya da başka bir oyuncaktan dolayı meydana gelen ve davranış problemi olarak karşımıza çıkan kusmalar da bulunur. Eğer böyle bir durumdan şüpheleniyorsanız kusma davranışına yol açabilecek ayna ve oyuncakların uzaklaştırılması, buna bağlı kusma probleminin ortadan kalkmasına yardımcı olabilir.
VETERİNER HEKİM TALAT GÜLBAY

PAKO PANO

Yazının Devamını Oku

Kuşlarda düzenli dışkı kontrolü

11 Eylül 2010
Kafes kuşları diğer evcil hayvanlara göre yabani hayata ait özelliklerini daha fazla korudukları için hastalık belirtilerini daha fazla gizlerler. Bu durum hastalık teşhisini güçleştirdiği gibi kuş sahiplerinin de besledikleri kuşun sağlık durumunu izlemeleri için daha dikkatli olmalarını gerektirir Kafes kuşlarının sağlık durumuyla ilgili en hızlı göstergelerden birisi kuşun dışkısıdır. Günlük olarak kuşun yaptığı dışkının kontrol edilmesi hastalık ya da stres durumlarını ortaya çıkarmak ve zamanında düzeltebilmek için önemli bir uygulamadır.
Kuşların sindirim sistemi fiziksel olarak son derece basittir. Vücuda gıda alımından atılımına kadar geçen sindirim süresi bir günden daha az sürer. Bu sayede kuşun en son yedikleri ve günlük aktivitesiyle kuşun dışkısı arasında bağlantı kurulabilir. Eğer kuşunuzun normal durumdaki dışkısını takip ediyorsanız farklılıkları ve anormallikleri de fark etmeniz kolaylaşır.
Kuşlarda dışkı, memeli hayvanlardan farklı olarak, sindirim sisteminden gelen dışkı, böbreklerden gelen idrar ve üratın (ürik asit protein metabolizması artığı) bir araya gelmesiyle oluşur. Aynı anda dışarı atılan bu üç artık maddeden bir veya bir kaçında değişiklik meydana gelirse bu durum veteriner hekiminiz için hastalık teşhisi açısından önemli ipuçları taşıyabilir.
Kuşun dışkısını günlük olarak kontrol ederken dört şeye dikkat etmek gerekir : 1- Dışkının rengi, 2- Dışkının yapısı, 3-Dışkıdaki sıvı miktarı, 4- Dışkı sayısı.
Normalde her kuş türüne göre bu kriterler değişiklik göstermektedir. Beslenme ve kuşun yaşı da dışkıda normal kabul edilen değişikliklere neden olabilir. Bu nedenle öncelikle kuşunuzun normal dışkı periyodunu bulmak için bir süre dışkı sayısını ve tipini takip etmelisiniz. Böylece onun normal durumunu tespit edebilirsiniz. Bunu dışında dışkının normal özellikleri şunlardır :
* Kokusuz olmalıdır
* Katı olan kısım şekilli ve rengi, kuşun türüne ve yemine göre kahverengi veya yeşil renkte olmalıdır. Yem yiyen kuşlarda genellikle dışkı koyu yeşil olmaktadır. Dışkı kurudukça rengi siyahlaşır.
* Sıvı kısım berrak ve temiz olmalıdır.
* Ürat içeren kısım krema beyazı gibi ve genellikle tebeşir görünümündedir.
* Muhabbet kuşlarında günlük dışkı sayısı 35-50 arasındadır. Daha büyük kuşlarda bu sayı daha azdır. Yem dışındaki su oranı yüksek meyve ve sebzeler normal olarak dışkıdaki sıvı miktarını arttırabilir.

ANORMAL BULGULAR

* Katı kısmın açık renk olması, hardal renginde olması veya kan içermesi
* Dışkının çok büyük olması veya çok sulu ya da sünger gibi olması
* Dışkının içinde sindirilmemiş yem bulunması
* Dışkının kötü kokması
* Sıvı kısmın renkli olması ve berrak olmaması
* Ürat içeren ve normalde beyaz olan kısmın sarı veya yeşil olması
* Dışkı sayısının dikkat çekecek oranda artması veya azalması
* Eğer dışkıdaki bu değişikliklerin yanı sıra halsizlik, yem yememe, kafesin dibinde ya da tünekte sürekli hareketsiz oturma, ve/veya tüylerin kabarması, solunum değişiklikleri veya ağız açık solunum alma gibi belirtiler de varsa mutlaka veteriner hekiminize başvurmalısınız. Veteriner hekiminize giderken kafesin altına serdiğiniz dışkı bulunan kağıdı da yanınıza almayı unutmamalısınız.

Pako pano

* İki aylık minik Pandiş’in gidecek yeri yok. İç ve dış parazit ilaçları yapıldı. Çok güzel kuru mama yiyor. Sokakta kalmış başka yavrular da var. Bu kedilere sıcak bir yuva arıyorum. (216) 384 51 65

* Sokakta yaşayan bebek kedilere yuva arıyoruz. 1.5 aylık bu yavruları sokaktan kurtarıp yuvanızda yaşama şansı verir misiniz? (533) 529 16 51
Yazının Devamını Oku

Pako pano

4 Eylül 2010
Cancan daha üç aylık bir erkek kedi. İki kardeşi ezilerek öldü. Aşıları tamam, kuru mama yiyor ve tuvalet terbiyesi var. Onu ömür boyu sahiplenecek bir aile arıyoruz (532) 426 15 60
Yazının Devamını Oku