Pako'nun Sayfası

Kedi prostatı

7 Ocak 2012
İdrar yollarıyla ilgili sorunları sadece insanlar yaşıyor sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bu sorundan en çok mustarip olanların başında da kediler geliyor. İdrar yolu tıkanmasının belirtileri prostatı andırıyor.

Eğer kediniz tuvalet yaptığı kum kabına daha sık gitmeye başladıysa, çok az miktarda ve sık idrar yapıyorsa, idrar yaparken miyavlayıp bağırıyorsa idrar yollarıyla ilgili bir sıkıntısı olduğundan şüphelenmelisiniz. Kedilerde idrar yollarıyla ilgili olarak karşılaştığımız sağlık sorunları arasında en çok karşımıza çıkansa idrar yollarının tıkanması. En çok erkek kedilerde rastlanıyor. En sık görülen sebebiyse idrar yolları taş ve plakları.
Belirtileriyse şöyle: Sık idrara çıkma, damla damla idrar yapma, idrarda kan görülmesi, idrar yaparken sancı ve miyavlaması, kum kabında daha uzun süre kalması, arka tarafını çok sık yalamaya başlaması, tuvalet kabı dışında yerlere idrar yapma (lavabo ve banyodaki gider delikleri gibi) ve karın bölgesinde şişkinlik olarak sıralanabilir. Ayrıca idrar yollarında tıkanma olan kedilerde iştahsızlık, kusma, halsizlik, tuvalet kabına gitme ancak idrar yapamama ve hareket etmeyi istememek gibi belirtiler de bu tabloya eşlik edebilir.
Özellikle 24 saatten daha uzun süren idrar yollarının tam tıkanması durumunda, kedinizin hayatı ciddi olarak tehlike altında demektir. Yukarıdaki belirtileri gördüğünüzde, vakit kaybetmeden veteriner hekiminizi aramalı ve kedinizi muayene etmesini istemelisiniz. Uygun klinik tedaviler ve beslenme yöntemleriyle idrar yollarındaki tıkanma problemleri ortadan kaldırılabilir.

KORUNMA YOLLARI

Kedinizin düzenli ve yeterli su içmesini sağlayın. Temiz ve kedinizin içeceği soğuklukta suyun düzenli olarak su kabında bulunmasına dikkat edin.
Kullandığınız kuru ve konserve mamaların magnezyum düzeyini kontrol edin. Daha önce kullanmadığınız yeni bir mama alıyorsanız mutlaka etiketinde yer alan magnezyum oranını kontrol etmelisiniz.
Düzenli olarak kedinizin idrarını muayene ettirin: Üç-altı aylık aralıklarla veya kedinizin idrar yaparken sıkıntı yaşadığını fark ettiğinizde mutlaka veteriner hekiminizden kedinizin idrar muayenesini yapmasını isteyin.

Yazının Devamını Oku

Ocak güzeli Sarman Nisan güzeli Fifi

24 Aralık 2011
Takvimler arasında hayvan severlerin gözüne ve ruhuna seslenenlerin sayısı giderek artıyor. ‘Petstar 2012’, ‘Giller’ ve ‘Sokak Köpekleri’ bu yeni yılın güzelliklerinden bazıları

ARTIK BİR KLASİK

Kedi ve köpek fotoğraflarıyla hazırlanan Giller takvimlerinde bu yıl 12 kedi ve 12 köpeğin fotoğrafı var. 3 bin 100 e-maille gönderilen 12 bin fotoğraf arasından seçildi.
Giller’le 365 Gün Kedi ve Giller’le 365 Gün Köpek takvimlerinde pet sahiplerinin yazıları da bulunuyor. Sekiz yıldır hazırlanan takvim ve ajandalar D&R, Nezih, İnkılap ve Remzi kitabevlerinde 11.50-22.50 liraya satılıyor.

GELİRİ SOKAKTAKİLERE

Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) ve HAÇİKO (Hayvanları Çaresizlikten ve İlgisizlikten Koruma Derneği) de; Koza Yönetim’in katkılarıyla bir takvim hazırladı. ‘Sokak Köpekleri’ başlıklı 2012 takviminin geliri sokak hayvanları için kullanılacak.     

TÜRKİYE PETSTAR’INI SEÇTİ

Pfizer, yedi yıldır herkesin katılımına açık bir Türkiye PetStar Fotoğraf Yarışması düzenliyor. Bu yıl çekilen fotoğraflar 23 Kasım itibariyle www.facebook.com/PfizerTurkiye sayfasında paylaşıldı ve moderasyonca onaylanarak dört hafta yayınlandı. En fazla üç fotoğraf yükleyebilen kullanıcılar kendi çektikleri kedi ve köpek fotoğraflarıyla katıldı. Başka bir yerden alıntılanmış fotoğraflarla katılanlar diskalifiye edildi. Katılımcılar başka fotoğraflara da oy verebildi.

Yazının Devamını Oku

Kedilerde sivrisinek alerjisiyle mücadele

22 Ekim 2011
Önümüz pastırma yazı. Sivrisinekler son bir hamleye hazırlanıyor. Taarruz altındaki kedilerde aşırı hassasiyete bağlı alerjik durumlar ortaya çıkabilir

Kedilerde sivrisinek ısırığına karşı aşırı hassasiyet olabileceği ilk olarak 80’li yıllarda tıbbi olarak tanımlandı.
Sivrisinek ısırığına karşı aşırı hassasiyet, özetle kedinin bağışıklık sisteminin sivrisinek ısırığına aşırı reaksiyon vermesi olarak tanımlanabilir.
Kedinin bağışıklık sistemi, sivrisineğin ısırdığı yere bıraktığı salya gibi maddeleri ‘yabancı’ olarak tanımlayıp bunu ortadan kaldırmaya veya uzaklaştırmaya çalışır. Aşırı hassasiyet durumlarında, bağışıklık sistemi basit olarak savunma işlemini durduracağı noktayı belirleyemez ve sivrisinek ısırığından daha şiddetli bir şekilde, bu ısırık sırasında bulaşan salyaya aşırı reaksiyon vererek daha büyük bir soruna yol açabilir. 
Sivrisinek ısırığına aşırı hassasiyet durumlarında görülen belirtiler, daha ziyade burun ve kulaklarda izlenmek üzere deride küçük kabuklu yaralar, pul pul deri döküntüleri ve ülserlerdir. Farkına varılmayan ve uzun süren durumlarda hassasiyet gelişen deri bölgelerinde tüy dökülmeleri ve renk değişiklikleri izlenebilir. Bunlara ek olarak patilerde ve taban yastıklarında kalınlaşma, şişme, hassasiyet, kızarıklık ve çatlamalar meydana gelir. Bazı kedilerde de lenf yumrularında şişkinlik ve hafif ateş gözlenebilir.
Orta düzeyde hassasiyeti olan kedilerde, tedavi olarak kedinin sivrisinek bulunan ortamlardan korunması ve kedinin yaşam alanındaki sivrisineklerin yok edilmesi genellikle birkaç hafta içinde belirtilerin ve sorunun ortadan kalkması için yeterli. Ancak şiddetli reaksiyon gösteren kedilerde mutlaka veteriner hekiminizin duruma müdahale etmesi ve hastalığın yola açtığı aşırı alerjik reaksiyonları tedavi etmesi gerekiyor.
Bu probleme sahip kedileri hastalıktan korumada en önemli uygulama sivrisinekle mücadele. Özellikle sivrisineklerin aktif olduğu saatlerde kedileri sivrisinek olmayan bir yerde tutmak ve ortamda sivrisinek varlığını ortadan kaldırmaya veya uzaklaştırmaya yönelik çevre ilaçlamaları ve
koruyucu tedbirler uygulamak oldukça önemli.

Pako pano

Yazının Devamını Oku

Kedilerde sivrisinek alerjisi

10 Eylül 2011
Pire ve kenenin kedilere dert olduğunu biliyorsunuz peki ya sivrisinekler? Sivriler, bazı kedilerde ciddi alerjik reaksiyonlara yol açtığı için bu konuya eğilmekte yarar var

Özellikle yazın pire ve kene gibi dış parazitlerin yol açtığı problemlerin yanı sıra, kedilerde görülen sivrisinek ısırığına karşı aşırı hassasiyete bağlı alerjik durumlar da ortaya çıkabiliyor. Bu hassasiyet, ilk kez 80’li yıllarda tıbbi olarak tanımlandı.

Sivrisinek ısırığına karşı aşırı hassasiyet; kedinin bağışıklık sisteminin sivrisinek ısırığına aşırı reaksiyon vermesi olarak tanımlanabilir. Bağışıklık sistemi vücudunun savunma işlevini yerine getirirken, sivrisineğin ısırdığı yere bıraktığı salya gibi maddeleri ‘yabancı madde’ olarak tanımlayıp, bunu ortadan kaldırmaya veya uzaklaştırmaya çalışır. Aşırı hassasiyet durumlarında bağışıklık sistemi basitçe savunma işlemini durduracağı noktayı belirleyemez ve ısırığın kendisinden daha şiddetli bir şekilde, bu ısırıkla bulaşan salyaya aşırı reaksiyon vererek, daha şiddetli bir soruna yol açabilir. 

HANGİ BELİRTİLER GÖRÜLÜYOR

Sivrisinek ısırığına aşırı hassasiyet durumlarında görülen belirtiler daha ziyade burun ve kulaklarda izlenmek üzere; deride küçük kabuklu yaralar, pul pul deri döküntüleri ve ülserlerdir. Farkına varılmayan ve uzun süren durumlarda hassasiyet gelişen deri bölgelerinde tüy dökülmeleri ve renk değişiklikleri izlenebilir. Bunlara ek olarak; patilerde ve taban yastıklarında kalınlaşma, şişme, hassasiyet, kızarıklık ve çatlamalar meydana gelir. Bazı kedilerde de lenf yumrularında şişkinlik ve hafif ateş gözlenebilir.

Orta düzeyde sivrisinek ısırığı hassasiyeti olan kedilerde tedavi olarak; kedinin sivrisinek bulunan ortamlardan korunması ve yaşam alanındaki sivrisineklerin yok edilmesi genellikle birkaç haftada belirtilerin ve sorunun ortadan kalkması için yeterli olur. Ancak şiddetli reaksiyon gösteren kedilerde mutlaka veteriner hekimin müdahale etmesi ve hastalığın yola açtığı aşırı alerjik reaksiyonları tedavi etmesi gerekir.

Bu sorunu yaşayan kedileri hastalıktan korumada en önemli uygulama sivrisinek mücadelesi. Özellikle sivrisineklerin aktif olduğu saatlerde kedileri sivrisinek olmayan bir yerde tutmak ve ortamda sivrisinek varlığını ortadan kaldırmaya veya uzaklaştırmaya yönelik ilaçlamalar ve koruyucu tedbirler uygulamak önemli. Aşırı hassasiyet gösteren kedilerde veteriner hekiminizden destek almak gerekir.

PAKO pano

Son derece uysal, dokunur dokunmaz gurulda-maya başlayan bu beş aylık sarı-beyaz oğlana yuva arıyoruz. Ulaşım sağlanır. (536) 437 21 46

Yazının Devamını Oku

Levent Yüksel hassas, Ali Taran ilgisiz, Nilüfer ise soğukkanlı

30 Temmuz 2011
Veteriner hekimler Levent Berker ve Bahadır Ürse kliniklerinin bulunduğu semt itibariyle sık sık medyatik isimlerin kedi ve köpekleriyle haşır neşir oluyorlar. Bu sayede de bilinmeyen yönlerini görme fırsatı yakalıyorlar! Pınar YILMAZERLER
Kliniğiniz Etiler’de. Burada daha mı duyarlı insanlar? Hayvan sevgisi semtten semte fark ediyor mu?
LEVENT BERKER: Burada daha iyi. Biraz daha bu konuda bilinçli bir kesim. Etiler, Levent, Ulus. Bir de bu muhit biraz daha kedici.
BAHADIR ÜRSE: Zamanla müşteri profilinizi oluşturmaya başlıyorsunuz. Tarzımız belli, duyarlılıklarımız var. Müşterinin de bu duyarlılığa sahip olmasını isteriz. Bir anket düzenlemiyoruz tabii ama süzgeçten geçme durumu oluyor. Bir süre sonra frekansınızın tutmadığı insanlara da rastlıyorsunuz. Çünkü kendi köpeği köpek, diğer hayvanların hiçbir önemi yok. Sadece kendi kedisine duyarlı insanlar var. Böylelerine “Gelmeyin” demiyoruz ama belli bir mesafe oluşuyor aramızda.
Medyatik insanlar da çoktur değil mi?
B.Ü.: 18 senedir bu mesleği yapıyoruz. Mazhar Alanson’dan Cem Yılmaz’a, Nilüfer’e, Levent Yüksel’e kadar birçok sanatçının kedisine, köpeğine baktım. Hiçbiriyle de sıkıntı yaşamadım. Zaten duruşu olan, sadece veterinerlik hizmeti alırken değil her zaman kalitesi olan insandır. Türkan Derya ve Ozan Güven gelirdi ama ayrıldıkları için gelmiyorlar sanırım.
Nilüfer kedici değil mi?
B.Ü.: Evet. Hatta bir gece gelmişti kedisi için. Soğukkanlıydı. İstediğimiz, hasta sahibinin inancını hissedebilmek. İnanan gözleri gördüğünüzde, en iyisini yapmaya çalışırsınız. Nilüfer öyle biriydi. Her hareketinizi sorgular gözle bakan biri hangi meslekle uğraşırsanız uğraşın, rahatsız edicidir.
Levent Yüksel de köpekleri çok seviyor...
B.Ü.: Evet. Çok hassastır köpeğine. Golden Retriever’ı var. Ama sırf gösteriş timsah gözyaşı döken ünlülere de rastladım.

TECAVÜZCÜLER HADIM EDİLMELİ

Kendi getirmeyip, yardımcısıyla yollayanlar oluyor mu?
L.B.: Ali Taran mesela! Onun Mercedes isimli bir İran kedisi var. Ama daha hiç göremedik! Yardımcısıyla yolluyor. Aslında bu çevrede çok olan bir şeydir. Sahibini hiç görmezsiniz, bakıcısı getirir. Yemek yiyip yemediğini bile bakıcıya sorar, ciddi bir durum olduğunda. Pek istediğimiz bir şey değil tabii.
Enteresan şeyler isteyenler oluyor mu peki?
B.Ü.: Var ama isim belirtemem. Mesela; “Akvaryumun motoru bozuldu” diye arayan vardı. Ben veterinerim ne yapabilirim ki? Bir kez, “Beyefendi kusura bakmayın, evimize yarasa girdi” dedi. “Işığı açın, camları da açın çıkar o” dedim. Kıştı. Yarım saat sonra tekrar aradı; “Dediklerinizi yaptık ama yarasa içeride tur atıyor. Donuyoruz ne yapalım” dedi. “Süpürgeyle dışarı doğru yön verin” dedim.
Belki eskiden beri vardı ama hayvanlara işkence ve tecavüz had safhada...
B.Ü.: Sadece köpeklere de değil, tavuklara bile.
L.B.: Bu sosyal bir sıkıntı.
Bel soğukluğu olan erkekler dişi köpeklerle olursa geçeceğine inanıyorlarmış. Hiç duydunuz mu böyle şeyler?
B.Ü.: Anadolu’da çok yaygın eşekle, koyunla. Yasa değişikliği o yüzden isteniyor. Adam tecavüz ediyor, 500 lira ödeyip çıkıyor. “İnat değil mi bir kere daha yapacağım” diyor. Tecavüz suçunun canlı ayrımı olmamalı. Ne olursa olsun cezanın çok ağır olması lazım. Gerekirse hadım edilmeliler! Kabahatler kanunundan çıkarılıp, ceza kanununa alınmalı.
L.B.: Tam tersi o şekilde birçok hastalığa yakalanma riskiniz yükselir. Artı fiziksel olarak mümkün değil.

Yüz kuçu kuçu kuçu

Köpeklerin su sevgisi hem size hem kendilerine keyif verebilir. Ama dikkat etmeniz gereken şeyler var

Bazı köpek ırkları denize girmekten çok hoşlanırken bazıları alışmak için yardım ve zamana ihtiyaç duyabilir. Köpeğinizi denize sokmadan önce muayene ettirmenizde fayda var. Öncelikle küçük yaşlarda suyla tanıştırın. Özellikle dalgasız ve sığ bir bölümde ürkütmeden alıştırmalısınız.
En fazla karnına kadar denize alıştırıp daha sonra sizinle daha derin yerlere gelmesine izin verebilirsiniz. Kesinlikle suya atmamalı ve korkutmamalısın. Alışana kadar göğüs tasmasıyla emniyetli bir mesafede tutabilirsiniz. Çevrenizde yüzmeye alışkın köpekler varsa arkadaşlık ederek denize girmesi daha kolay olabilir. Köpeklerin gerisingeri kıyıya çıkabilecekleri yerlerden denize girmelerine de dikkat etmek gerekir.
Suya atlama konusunda istekli olsalar bile kıyısı yüksek yerlerden atladıktan sonra aynı yolla çıkmaları mümkün değil. Denizde kaldığı süre önemli. Beş dakika yüzmek, beş kilometre koşu yapmak kadar yorucudur. Bu yüzden çok uzun kalmamalı. Tehlike oluşturan dalga, akıntı, aşırı soğuk su ve deniz anası gibi faktörlere de dikkat. Denizdeyken onu dikkatle takip etmelisiniz.

DENİZDEN SONRA YIKAMAK ŞART

Tuzlu su yutmak midesine zarar verebilir. Bu nedenle deniz suyu yutmasına izin vermemelisiniz. Onun için de içme suyu almalısınız. Gölge bir yerde olmasına ve güneşten korunmasına da dikkat etmelisiniz. Denizden çıktıktan sonra mutlaka duru suyla yıkayınız. Tuzlu su ve deniz mineralleri cildine ve tüylerine zarar verebilir. Denize girmese bile kumsaldaki yürüyüşlerin ardından patilerini duru suyla yıkamalısınız. Denizden ve yıkandıktan sonra kulaklarını kuru bir pamukla kurularsanız enfeksiyonu engelleyebilirsiniz.

Pako pano

* Kar Tanesi son derece sağlıklı, ilk bakımları yapılmış bir oğlan bebek. Ömür boyu, özenle evladı gibi bakabilecek ailesini arıyoruz. (533) 622 44 59

* Biz bir buçuk aylık tekir oğlan ve kızlarız, iç dış parazit ilaçlarımız yapıldı, tertemiz olduk, tuvalet alışkanlığı kazandık. Sokaklarda büyümek istemiyoruz lütfen bize yuvanızı açın, İstanbul’dayız. (555) 986 97 30

* Zümrüt gözlü bir sokak kedisi... Zor işiten kulaklarıyla sokaklarda yaşama şansı hiç yok. Suzan annenin yeni hayatı siz olur musunuz? (533) 622 44 59

* Yedi aylık minik Berlin’i Hasdal Barınağı’ndan kurtardık. Uslu mu uslu bir Golden Retriever. Birazcık ürkek elbet... İç ve dış parazitleri yapıldı, bulduğumuzda da kısırlaştırılmıştı. Sevgiyle büyümeye ihtiyacı var bu minik kızın. (536) 577 69 00
Yazının Devamını Oku

Bi kare gördüm sanki

16 Temmuz 2011
Tasmasına asılı makinesiyle fotoğrafçılara taş çıkaran Cooper artık kişisel sergiler açan bir profesyonel Ceren ARSEVEN
Onun adı Cooper. Beş yaşında, sarman bir kedi. ABD’nin Seattle kentinde bahçeli bir evde yaşıyor. Haftada bir gün sahipleri Michael ve Deidre Cross’un boynuna astığı minik fotoğraf makinesiyle mahalleyi keşfe çıkıyor. Tasmasında asılı duran makine, iki dakikada bir fotoğraf çekmek üzere ayarlanmış. Makine Cooper’ın çektiği fotoğrafları daha sonra evdeki bilgisayara yolluyor. En başta kedilerinin gün içinde ne yaptığını anlamak için bu işe soyunduklarını anlatan Crosslar, “Zamanla çektiği kareler ilgimizi çekti” diyor:
“Cooper’ın fotoğrafları soyut ve akıldan çıkmayacak güzellikte. Bazıları da gerçekten komik. Neredeyse gülmekten yerlere yatıyoruz.”
Cooper’ın yeteneği onu kısa zamanda şaşırtıcı bir fotoğraf sanatçısı olmaktan çıkarıp medyatik bir isim haline getirdi. Facebook’taki hayran sayfasında 71 bin hayranı var. Çektiği fotoğraflarla sergiler açıldı, Chicago Doğa Müzesi ve Urban Light Studios’da hayranlarıyla buluştu, Animal Planet’ın ‘Must Love Cats’ adlı programında ve ‘The Today Show’da boy gösterdi. Cooper’ın sahiplerinin yardımla yazdığı ‘Cat Cam’ adlı bir kitabı bile var.

200 STERLİN’E SATILIYOR

Cooper’ın çerçevelenmiş fotoğrafları 200 Sterlin’e (yaklaşık 500 liraya) satılsa da Cross çifti, kedi fotoğrafçılığının kazançlı bir iş olmadığını söylüyor. Gelirleri eşit olarak bölüşüyorlar ve gelirin bir kısmını PAWS adlı hayvan barınağına bağışlıyorlar. Deidre Cross “Cooper kendi mamasının giderini karşılayabiliyor” diyor.
Cooper’ın çektiği fotoğraflar photographercat.com’da yayınlanıyor. Fotoğraf meraklılarına göre Cooper’in fotoğrafları çok kaliteli. Hatta sahibi Michael Cross “Çektiği bazı fotoğraflar benim çektiklerimden bile iyi” diyor. Azımsanmayacak sayıda hayranı olan Cooper’ın hayranları fotoğraflarını paylaşmak için bloglar bile açıyor.
Bazı insanlar Cooper’ın çalışmalarının sanatsal olarak görülmesine karşı çıkıyor. Michael Cross, Cooper’ın fotoğraflarının sanatsal olduğunu ispatlamak için kedi ve köpekleri karşılaştırıyor: “Bir köpeğe fotoğraf makinesi taksanız ne olur? Büyük ihtimalle bütün gün koltuğun üzerinde yatar. Kediler daha kişilikli ve gizemli hayvanlar. Bence Cooper’ın fotoğraflarını ilginç kılan bu. O kadar meraklı ki, hiç aklımıza gelmeyen karelerle dönüyor eve.” Michael Cross’a göre ünlü fotoğraf sanatçısı Ansel Adam’ın bir cümlesi Cooper’ın fotoğraflarını tanımlamak için çok uygun: “İyi fotoğrafçılığın kuralları yoktur. Yalnızca iyi fotoğraflar vardır.”

Pako pano

* İki aylık prenses kızımız çok sağlıklı. Anne sütüyle büyüdü, İstanbul’da bir yuvaya ihtiyacı var. (533) 529 16 51

* Çok hayvanımız olduğu için, evde büyüttüğümüz iki aylık Zeytin kızımıza acil yuva arıyoruz. (216) 384 51 65

* Bir arabanın altından kurtardığım Pastel’in iç parazit tedavisini yaptırdım. Tek eksiği, ona yaşam hakkı tanıyacak, huzurlu bir yuva... (545) 774 75 49

* Sarman kardeşler çok insancıl ve oyuncu. Onları terk etmeyecek yuvaları olur musunuz? (216) 384 51 65
Yazının Devamını Oku

Kediler evde kalsın, köpekler doğru pansiyona

9 Temmuz 2011
Tatile giderken evcil hayvanlarını nereye bırakacaklarının telaşına kapılanların dikkat etmesi gerekenleri veteriner

Talat Gülbay anlatıyor

Gül Pınar ZEREN

Tatile giderken hayvan dostlarınızı bırakacak bir yakınınız varsa, şanslı insanlardansınız. Ama eğer yoksa iyi bir araştırma yapmalısınız, çünkü petinizi bırakmak için iyi bir hayvan pansiyonu bulmalısınız. Kedi ve köpeklerin bakım ve  alışkanlıkları birbirinden çok farklı. Köpekleri pansiyona bırakmak en iyi yöntemken, kedilerin pansiyona bırakılması veterinerler tarafından zorunlu kalınmadıkça önerilmiyor. Tatiliniz iki-üç günlük bir kaçamaksa kedilerin evde bırakılması daha doğru. Uzun tatillerde kedinin 15 günden fazla pansiyonda bırakılması uyum sağlamasına ve eve döndüğünde uyum sorunu yaşamasına neden oluyor. Uzun süre kafes ortamında kalan kedi mutsuzlaşıyor.
Köpeklerdeyse durum biraz farklı. Uygun koşullarda kedilerden daha uzun süre pansiyonlarda kalabiliyor. Pansiyonlar, özellikle sağlık ve hijyen konusunda yeterli olmalı. Ruhsatlı olmalı ve sürekli denetlenmeli. Hayvanların kalacakları yer, fiziksel ihtiyaçlarına uygun büyüklükte olmalı. Hayvanların, gürültü ve stresten insanlardan daha fazla etkilendiklerini unutmadan huzurlu bir ortam seçilmeli. Kaçmalarına imkân tanımayacak profesyonel bir ekibin çalıştığı, sürekli veteriner kontrolünde olan ve hayvanlarla yeterince ilgilenebilecek sayıda personelin çalıştığı pansiyonlar tercih edilmeli.

SEVDİĞİ EŞYALARI GÖTÜRÜN

Yabancı bir ortama girmenin yarattığı stresi azaltmak için, alışmaları için sürekli kullandıkları mama kabı ve en sevdikleri oyuncakları gibi eşyaları götürmek de yararlı olur. Dostunuza bakacak kişinin hayvanlarla arasının iyi olması da önemli. Hayvanlar duygularını konuşarak aktaramadıkları için, onların hislerini anlayabilecek deneyimli bakıcılara ihtiyaçları var. Pansiyon çalışanlarının da bu yetiye sahip olduğundan emin olmasınız.
Kedi ve köpekler ani gıda değişikliklerine karşı çok hassas. Normalde 10-15 gündeki gıda değişikliklerini bir anda yapmak sakıncalı olacağından, alışkın olduğu mamaları götürmeli. Aşı karneleri ve sağlıklarıyla ilgili detaylı bilgileri de götürmek gerekir. Aşılarının tam, iç ve dış parazit ilaçlarının eksiksiz olması; diğer hayvanların da bu koşullara uyulması durumunda kabul edilmesi sağlık açısından önemli. Sağlık sorunu varsa, tedavisinin devam ettirilebileceği bir pansiyon tercih edilmeli.

ÖNCEDEN YAPMANIZ GEREKENLER

Yazının Devamını Oku

Sevişme faslımız 45 dakika

2 Temmuz 2011
Yeşim Ceren Bozoğlu’nun kendisini sürekli azarlayan bir kedisi, bir de köpeği var! Neden mi? Çünkü Bozoğlu şehir dışına çekime gittiğinde onu özlediklerinden doğal olarak hesap soruyorlar. Ünlü oyuncunun; “Ben işe gitmesem size nasıl mama alacağım” demesi de pek işe yaramıyor Pınar Yılmazerler
Nasıl geldi eve Celal Osman?

- Bir gün Ortaköy’de oturuyoruz, hafif yağmurlu bir hava. Böyle tentelerin altındayız. Beyaz bir şey bir sağa bir sola doğru hızla önümüzden geçti. “Bu ne?” diye bütün Ortaköy bakıyor. Star kumaşı o zamanlardan belliymiş bunun. Sonra geldi, önümüzde durdu ve ‘küt’ diye kucağıma atladı. Kucağıma atlayınca aşkımız başladı. O dönem köpeğim Alyoşa ve kaçan kedim Mihliye evdeydi. Tabii çok ciddi bir karar bu. Bir hayvan sahibi olmak, birlikte yaşama kararı almak çok önemli. Hayatınızı onlara göre planlıyorsunuz. Birkaç dakika düşündüm. Yapacak hiçbir şey yok yani, o seçmiş beni. Islanmak istemiyordu. Kucağıma geldi, uyumaya başladı, bana geçmiş olsun!/images/100/0x0/55eafe63f018fbb8f8a40b3d

Hiç tereddüt ettiniz mi; evde bir kedi, bir köpek var. Nasıl olacak, yeni kediyi kabul ederler mi?
- O tereddüdü yaşadım, sabahlara kadar birbirlerinin gözüne tırmık atarlar mı ya da ısırırlar mı düşündüm. Sonra 15 gün yoğun bir biçimde “O kardeş, bu cici” diye diye alışsınlar uğraştım. Celal Osman ilk geldiğinde koltuk örtüleri dikileceği için kumaşlar vardı. Bu tabii çok şaşırdı, hayatında ilk defa bir evin içine giriyor. Daha da yavru. Devamlı saklanıp duruyordu. Bir de baktım; yorulmuş, kumaş toplarının içinde uyumuş. İlk gecesi öyle geçti. Sonrasında çok alıştılar birbirlerine. Arkadaşlarım hayret ediyor; kedi-köpek aynı evde nasıl yaşıyor, diye. Eve girdiğimde elimdekileri bir yana bırakıyorum. Alyoşa kucağıma yatıyor. Celal Osman da geliyor, böyle bir sevişme faslımız var yarım saat, 45 dakika kadar.

KÖPEK RUHLU BİR KEDİ

Neden adı Celal Osman?

- Celal dedemin adıydı. Osman da duruşundan kaynaklanıyor. Bir Genç Osmanlılık hali var. Sokak kedisi ezik olur, zor koşullarda yaşar. Yok bu doğuştan bir aslan parçası. Çok özgüvenli. Bir de ben eski Türk isimlerini çok seviyorum. Alyoşa da Karamazov Kardeşler’den birinin adı.

Karakteri nasıl?
- Çok özgüvenli fakat köpek ruhlu. ‘Gel’ dendiğinde gelen, ‘git’ dediğinde giden ve konuşan bir kedi. Şehir dışına çıktığımda evde bir yardımcımız olmasına rağmen laf işitiyorum! Alyoşa ve Celal Osman’ı görmeye gelen arkadaşlarım var. Çok şanslıyım çünkü onların sayesinde sosyalleşme ve sevilme ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Buna rağmen geldiğimde bir yığın azar işitiyorum. Alyoşa ağlıyor, Celal Osman suratını çeviriyor. Sürekli; “Bu mama paralarını nasıl kazanacak anneniz” diyorum. Sevişe dövüşe anlaşıyoruz ama ailem ve dostlarımdan sonra en kıymetlilerim onlar. Bir hayatı paylaşıyorsunuz. Hayvan almak konusunda kararsızlara hayvan sevgisinin; çocuk ve yaşlıların sevgisi gibi olduğunu söylemek isterim: Beklentisiz, çıkarsız ve karşılıksız... Çok dürüstler. Hayatlarında zor bir dönemden geçenlere mutlaka bir hayvanla ilişki kurup, sevgiyi oradan almalarını öneririm. Onlardan akan sonsuz sevginin başka bir yerde karşılığı yok. Diyelim ki, sette üşüttüm karnım ağrıyor. Otomatik olarak karnıma gelir ve masaj yapar Celal Osman. Alyoşa da hastalandığımda uyumuyor. Kafası düşüyor uykusuzluktan, hemen kaldırıyor.

DEDEKTİF GİBİ STELLA’NIN İZİNİ SÜRDÜM

Çok şanslı bir çocuktum, annem ve babam da ciddi hayvansever. Bir ara kirpi bile beslemiştim. Bir kaplumbağamız var Foça’da. Bir yaprak koparıyorsun; “Gel Recep” diyorsun, geliyor. Ben beş yaşındayken eve ilk köpeğim geldi. Kaybettiğimde de çok ciddi travma yaşamıştım. Adı Stella’ydı. İngiliz Cocker; asilzade ve çok zekiydi. Onunla uyuyor ve uyanıyorum. İki ağabeyim vardı ama kardeşim olsun istiyordum. Stella bana kardeş gibi oldu. Bir gün kayboldu. Annem-babam her yerde aradı, yok. Üçüncü gün ağlamaktan içim dışıma çıktı. Annem-babam işe gidince evdeki yardımcı kadını bir şekilde kandırıp dışarı çıktım. Ağabeylerim arkadaşlarımla parka oynamaya gittiğimi sanıyordu! Dedektif gibi elimde Stella’nın fotoğrafıyla “Bu köpeği gördünüz mü” diye diye Bağdat Caddesi’ndeki evden Çiftehavuzlar’a gitmişim. Saat 21.00 olmuş, annemler kafayı yemiş. Sora sora buldum, Çiftehavuzlar’da bir köşkün bekçisi bunu kaçırmış. “Bu benim köpeğim, adı Stella” dedim. Adam kabul etmiyor ama “Stella buraya gel” deyince hemen geldi. “Annemi, babamı arayın” diye ağlamaya başlayınca mecburen aramak zorunda kaldı.

Köpeğinizin burnu renk değiştiriyorsa

Bir okuyucu sorusu: Benim iki yaşında bir labradorum var. Simsiyah olan burnu her geçen gün pembeleşmeye başladı. Bu konuda ne yapmam gerekiyor? Buyrun cevabı...

Köpeklerde burnun uç kısmındaki tüysüz bölgede renk değişikliğine yol açan birçok hastalık var. Depigmentasyon dediğimiz bu semptom enfeksiyöz, alerjik, metabolik, hormonal veya kalıtsal birçok hastalığa bağlı olarak ortaya çıkabiliyor. Bunların içinde en sık karşılaştığımız hastalıklar, plastik mama kabından kaynaklanan kontakt dermatitler, mevsimsel renk değişiklikleri, yaşın ilerlemesi sonucu ortaya çıkan renk değişiklilikleri, kalıtsal pigment sorunları, vitiligo ve ilaç reaksiyonları. Nadir olarak böcek sokması veya diken batması sonucu bitkisel ve hayvansal zehirlerden dolayı da burun bölgesinde renk değişiklikleri oluşabilir. Bunların dışında diğer multisistemik hastalıklar da belirti olarak burunda renk değişikliğine yol açabilirler.

MAMA KAPLARINA DİKKAT

Köpeğinizdeki renk değişikliğinin başlangıcından itibaren fark ettiğiniz tüm belirtileri veteriner hekiminize anlatıp köpeğinizi muayene ettirmelisiniz. Mama kabından kaynaklanan kontakt dermatidler çelik ya da porselen gibi diğer malzemelerden yapılan mama kaplarını kullanmaya başlamanızı takiben kendiliğinden ortadan kalkacak.
Bunun dışındaki problemlerin teşhisi için veteriner hekiminizin yapacağı fiziksel muayene, laboratuvar incelemeleri ve o bölgedeki dokunun patolojik açıdan değerlendirilmesi renk değişikliğine yol açan sorunun ne olduğunu ortaya çıkarır. Ardından yapmanız gereken hekiminizin bu teşhise dayanarak önerdiği tedaviyi uygulamak.

Pako pano

* Biri siyah diğeri beyazlı tekir kardeşler iki aylık. Sokakta şans eseri bulundular. Bir şans da siz verir misiniz? (533) 622 44 59

* Minik Pirinç, henüz bir buçuk aylık, annesini çok erken kaybetti ama o yaşamayı seçti... Ailesi olmak ister misiniz?
(533) 622 44 59

* Van Kardeşler’den birinin sağ gözünü kurtaramadık, diğer göz sağlam. Diğer kardeş son derece sağlıklı. Birbirlerinden hiç ayrılmadılar... Her ikisini de ayırmadan yuvalandırmak istiyoruz. (533) 622 44 49

* Hamileliğinin son günlerinde anneye araba çarptı. Yavrular sezaryenle doğdu. Anne kurtarılamadı ama dört yavrusu bir buçuk aylık oldu. Tuvalet alışanlıkları var, kuru mama yiyorlar ve çok oyuncular. Onlara iyi bakacak yuvalar arıyoruz. (555) 986 97 30

* Bir buçuk aylık erkek ve dişi oyuncu bebeklerin; evdeki bebek kedi nüfusunun artmasından dolayı acil yuvaya ihtiyacı var. Tuvalet alışkanlıkları tam ve kuru mama yiyorlar. İç ve dış parazit aşıları yapıldı. (555) 986 97 30
Yazının Devamını Oku