Yeşim Ceren Bozoğlu’nun kendisini sürekli azarlayan bir kedisi, bir de köpeği var! Neden mi? Çünkü Bozoğlu şehir dışına çekime gittiğinde onu özlediklerinden doğal olarak hesap soruyorlar. Ünlü oyuncunun; “Ben işe gitmesem size nasıl mama alacağım” demesi de pek işe yaramıyor
Pınar Yılmazerler Nasıl geldi eve Celal Osman? - Bir gün Ortaköy’de oturuyoruz, hafif yağmurlu bir hava. Böyle tentelerin altındayız. Beyaz bir şey bir sağa bir sola doğru hızla önümüzden geçti. “Bu ne?” diye bütün Ortaköy bakıyor. Star kumaşı o zamanlardan belliymiş bunun. Sonra geldi, önümüzde durdu ve ‘küt’ diye kucağıma atladı. Kucağıma atlayınca aşkımız başladı. O dönem köpeğim Alyoşa ve kaçan kedim Mihliye evdeydi. Tabii çok ciddi bir karar bu. Bir hayvan sahibi olmak, birlikte yaşama kararı almak çok önemli. Hayatınızı onlara göre planlıyorsunuz. Birkaç dakika düşündüm. Yapacak hiçbir şey yok yani, o seçmiş beni. Islanmak istemiyordu. Kucağıma geldi, uyumaya başladı, bana geçmiş olsun!
Hiç tereddüt ettiniz mi; evde bir kedi, bir köpek var. Nasıl olacak, yeni kediyi kabul ederler mi? - O tereddüdü yaşadım, sabahlara kadar birbirlerinin gözüne tırmık atarlar mı ya da ısırırlar mı düşündüm. Sonra 15 gün yoğun bir biçimde “O kardeş, bu cici” diye diye alışsınlar uğraştım. Celal Osman ilk geldiğinde koltuk örtüleri dikileceği için kumaşlar vardı. Bu tabii çok şaşırdı, hayatında ilk defa bir evin içine giriyor. Daha da yavru. Devamlı saklanıp duruyordu. Bir de baktım; yorulmuş, kumaş toplarının içinde uyumuş. İlk gecesi öyle geçti. Sonrasında çok alıştılar birbirlerine. Arkadaşlarım hayret ediyor; kedi-köpek aynı evde nasıl yaşıyor, diye. Eve girdiğimde elimdekileri bir yana bırakıyorum. Alyoşa kucağıma yatıyor. Celal Osman da geliyor, böyle bir sevişme faslımız var yarım saat, 45 dakika kadar.
KÖPEK RUHLU BİR KEDİ
Neden adı Celal Osman? - Celal dedemin adıydı. Osman da duruşundan kaynaklanıyor. Bir Genç Osmanlılık hali var. Sokak kedisi ezik olur, zor koşullarda yaşar. Yok bu doğuştan bir aslan parçası. Çok özgüvenli. Bir de ben eski Türk isimlerini çok seviyorum. Alyoşa da Karamazov Kardeşler’den birinin adı.
Karakteri nasıl? - Çok özgüvenli fakat köpek ruhlu. ‘Gel’ dendiğinde gelen, ‘git’ dediğinde giden ve konuşan bir kedi. Şehir dışına çıktığımda evde bir yardımcımız olmasına rağmen laf işitiyorum! Alyoşa ve Celal Osman’ı görmeye gelen arkadaşlarım var. Çok şanslıyım çünkü onların sayesinde sosyalleşme ve sevilme ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Buna rağmen geldiğimde bir yığın azar işitiyorum. Alyoşa ağlıyor, Celal Osman suratını çeviriyor. Sürekli; “Bu mama paralarını nasıl kazanacak anneniz” diyorum. Sevişe dövüşe anlaşıyoruz ama ailem ve dostlarımdan sonra en kıymetlilerim onlar. Bir hayatı paylaşıyorsunuz. Hayvan almak konusunda kararsızlara hayvan sevgisinin; çocuk ve yaşlıların sevgisi gibi olduğunu söylemek isterim: Beklentisiz, çıkarsız ve karşılıksız... Çok dürüstler. Hayatlarında zor bir dönemden geçenlere mutlaka bir hayvanla ilişki kurup, sevgiyi oradan almalarını öneririm. Onlardan akan sonsuz sevginin başka bir yerde karşılığı yok. Diyelim ki, sette üşüttüm karnım ağrıyor. Otomatik olarak karnıma gelir ve masaj yapar Celal Osman. Alyoşa da hastalandığımda uyumuyor. Kafası düşüyor uykusuzluktan, hemen kaldırıyor.
DEDEKTİF GİBİ STELLA’NIN İZİNİ SÜRDÜM
Çok şanslı bir çocuktum, annem ve babam da ciddi hayvansever. Bir ara kirpi bile beslemiştim. Bir kaplumbağamız var Foça’da. Bir yaprak koparıyorsun; “Gel Recep” diyorsun, geliyor. Ben beş yaşındayken eve ilk köpeğim geldi. Kaybettiğimde de çok ciddi travma yaşamıştım. Adı Stella’ydı. İngiliz Cocker; asilzade ve çok zekiydi. Onunla uyuyor ve uyanıyorum. İki ağabeyim vardı ama kardeşim olsun istiyordum. Stella bana kardeş gibi oldu. Bir gün kayboldu. Annem-babam her yerde aradı, yok. Üçüncü gün ağlamaktan içim dışıma çıktı. Annem-babam işe gidince evdeki yardımcı kadını bir şekilde kandırıp dışarı çıktım. Ağabeylerim arkadaşlarımla parka oynamaya gittiğimi sanıyordu! Dedektif gibi elimde Stella’nın fotoğrafıyla “Bu köpeği gördünüz mü” diye diye Bağdat Caddesi’ndeki evden Çiftehavuzlar’a gitmişim. Saat 21.00 olmuş, annemler kafayı yemiş. Sora sora buldum, Çiftehavuzlar’da bir köşkün bekçisi bunu kaçırmış. “Bu benim köpeğim, adı Stella” dedim. Adam kabul etmiyor ama “Stella buraya gel” deyince hemen geldi. “Annemi, babamı arayın” diye ağlamaya başlayınca mecburen aramak zorunda kaldı.
Köpeğinizin burnu renk değiştiriyorsa
Bir okuyucu sorusu: Benim iki yaşında bir labradorum var. Simsiyah olan burnu her geçen gün pembeleşmeye başladı. Bu konuda ne yapmam gerekiyor? Buyrun cevabı...
Köpeklerde burnun uç kısmındaki tüysüz bölgede renk değişikliğine yol açan birçok hastalık var. Depigmentasyon dediğimiz bu semptom enfeksiyöz, alerjik, metabolik, hormonal veya kalıtsal birçok hastalığa bağlı olarak ortaya çıkabiliyor. Bunların içinde en sık karşılaştığımız hastalıklar, plastik mama kabından kaynaklanan kontakt dermatitler, mevsimsel renk değişiklikleri, yaşın ilerlemesi sonucu ortaya çıkan renk değişiklilikleri, kalıtsal pigment sorunları, vitiligo ve ilaç reaksiyonları. Nadir olarak böcek sokması veya diken batması sonucu bitkisel ve hayvansal zehirlerden dolayı da burun bölgesinde renk değişiklikleri oluşabilir. Bunların dışında diğer multisistemik hastalıklar da belirti olarak burunda renk değişikliğine yol açabilirler.
MAMA KAPLARINA DİKKAT
Köpeğinizdeki renk değişikliğinin başlangıcından itibaren fark ettiğiniz tüm belirtileri veteriner hekiminize anlatıp köpeğinizi muayene ettirmelisiniz. Mama kabından kaynaklanan kontakt dermatidler çelik ya da porselen gibi diğer malzemelerden yapılan mama kaplarını kullanmaya başlamanızı takiben kendiliğinden ortadan kalkacak. Bunun dışındaki problemlerin teşhisi için veteriner hekiminizin yapacağı fiziksel muayene, laboratuvar incelemeleri ve o bölgedeki dokunun patolojik açıdan değerlendirilmesi renk değişikliğine yol açan sorunun ne olduğunu ortaya çıkarır. Ardından yapmanız gereken hekiminizin bu teşhise dayanarak önerdiği tedaviyi uygulamak.
Pako pano
* Biri siyah diğeri beyazlı tekir kardeşler iki aylık. Sokakta şans eseri bulundular. Bir şans da siz verir misiniz? (533) 622 44 59
* Minik Pirinç, henüz bir buçuk aylık, annesini çok erken kaybetti ama o yaşamayı seçti... Ailesi olmak ister misiniz? (533) 622 44 59
* Van Kardeşler’den birinin sağ gözünü kurtaramadık, diğer göz sağlam. Diğer kardeş son derece sağlıklı. Birbirlerinden hiç ayrılmadılar... Her ikisini de ayırmadan yuvalandırmak istiyoruz. (533) 622 44 49
* Hamileliğinin son günlerinde anneye araba çarptı. Yavrular sezaryenle doğdu. Anne kurtarılamadı ama dört yavrusu bir buçuk aylık oldu. Tuvalet alışanlıkları var, kuru mama yiyorlar ve çok oyuncular. Onlara iyi bakacak yuvalar arıyoruz. (555) 986 97 30
* Bir buçuk aylık erkek ve dişi oyuncu bebeklerin; evdeki bebek kedi nüfusunun artmasından dolayı acil yuvaya ihtiyacı var. Tuvalet alışkanlıkları tam ve kuru mama yiyorlar. İç ve dış parazit aşıları yapıldı. (555) 986 97 30