Her mahallede vardır böyle birkaç kişi... Memlekette dilekçe yazılabilecek ne kadar merci varsa hepsine başvurmuşlukları vardır bunların.
"Dilekçe"den kastım "şikáyet dilekçesi".
Hakikaten bunu iş edinenler var. 24 saat mesai yapıyorlar üstelik.
Aslında "şikáyet edilecek hususlar" açısından Türkiye mümbit bir yer. Fakat şikáyetseverlerin bir özelliği de mevcut şikáyet edilecek şeyleri görmekten ziyade, kendi yaratıcılıklarını ortaya koymaları. Kendilerini öteki ülkelerin "şikáyetçiler"inden ayıran yanları da bu zaten.
Mesela, başka ülkelerde "hayvanına kötü davranıyor" diye şikáyette bulunan komşuya karşılık bizde "hayvan besliyor" diye şikáyet eden komşu vardır.
*
En son, bir öğretmen aynı okulda görev yapan bir öğretmen çifti şikáyet etmiş. Öğretmenler odasında birbirlerine yakın davranıyorlar diye.
Söz konusu çift evli değil de sevgili olsa bir derece anlayacağım. Hani aşırıya mı kaçtılar diye.
Olur ya... Yalnız kalabilecekleri bir dört duvarları yoktur da her işi orada görmeye kalkarlar...
Ya da bir "işyeri kaçamağı"dır yaşadıkları...
Fakat sabah aynı yataktan kalkıp gelmiş karı-koca, öğretmenler odasında, herkesin gözü önünde, şikáyete neden olacak ne yapmış olabilir?
Durum eşyanın tabiatına aykırı bi kere!
Zaten şikáyetçi öğretmenin daha önce de 91 meslektaşını savcılığa şikáyet ettiğini okuyunca mesele anlaşılıyor.
Komşudaki kavga sesinden hiç rahatsız olmazlar mesela. Tersine duvara bardak dayayıp dinlerler. Ama sevişirken ses çıkarmayagörsün aynı komşu...
Siz kuş sesleriyle uyanmaktan gayet memnunsunuzdur mesela, onlar belediyeye dilekçe yazarlar... "Ağaçları kesin, kuşlar yuva yapmasın."
Bu derece zor durumdalar.
MIŞ-MUŞ
Uçakta özel oda devri başlıyormuş.Mobil Türkán’a yeni iş kapısı açıldı.
Ramazan boyunca 42 ilin belediye veya öğretmenevi yemekhanesi kapalıymış.Bize de yaranılmıyor! Adamlar hepimizi "cennetlik" yapmaya çalışıyorlar!
Son yağmurlarla ilgili iki gazete haberi:- Yağmur binalara yağdı, barajlar yine boş kaldı.- İstanbul’a su sağlayan barajlarda 25 günlük su rezervi artışı oldu.Yorum yok!