Size geçenlerde İstanbul’da yapılan bir kongreden bahsetmiştim... Uluslararası Dermatoloji Derneği tarafından tertiplenen hani... "Botoks" dersem hatırlarsınız belki.
Hah işte o mesele!..
Bilmiyorum gidip dinleyeniniz oldu mu, ben gittim ıcığını cıcığını sorup öğrendim.
Aslında deri kanserinden yaşam tarzının yaşlanmayla ilişkisine, lazerden liposakşına kadar çok konu vardı kongrede ama bir zamanlar bütün katı yağların "Sana" olarak anılması gibi, cilde yapılan her türlü müdahalenin de "botoks" olarak adlandırılması durumu da var gibi. Bu konulardan bahsederken her şeye "botoks" deyip geçiyoruz.
Söyleşi yaptığım, botoksu kozmetikte ilk kullanan; biri göz, diğeri cilt doktoru Carruthers çiftine de söyledim aynı şeyi. Bütün dünyada böyleymiş meğer. "Botoksun çok işe yarayan bir yöntem olduğu" şeklinde izah ediyorlar bunun nedenini.
Yani kozmetikte kullanılışı demek istiyorum. Yoksa 70’li yılların başında maymunların şaşılığını gidermede deneniyormuş. Zaten bu dünyada fare ya da maymunsanız kurtuluşunuz yok, direkt deneme tahtasısınız.
1983 yılında, karı-koca doktorlardan göz doktoru olan Jean Carruthers, göz çevresinde spazmı olan hastasına uygulama yaptığı günlerde, hasta sitemle çıkagelmiş bir gün.
"Geçen defa neden kaşlarımın ortasına iğne yapmadınız?"
Şaşırmış doktor.
"Her defasında çatık kaş ifadem yok oluyordu" diye devam etmiş hasta. Evet, botoksun kozmetikte kullanılışı bu hasta sayesinde olmuş. Doktorun keşfi değil yani. Sonrası "Yürü ya botoks!" şeklinde özetlenebilir.
HER DERDE DEVA
Gelelim nerelerde kullanıldığına...
Vücudun içine de dışına da enjekte edilebiliyor botoks. Ve neredeyse deva olmadığı dert yok gibi.
Terleme
Spazmatik ses kısıklığı
Tiklerin yok edilmesi (Ecevit’i hatırlayın)
Kadınlarda mesane spazmı
Erkeklerde prostat (Henüz Türkiye’de uygulanmıyor. Çin’e veya Tayvan’a gideceksiniz bu iş için.)
Boyun ağrıları, baş ağrısı, ensede sertlik...
Hepsine birebir botoks. İlk zamanlar, iyileşmenin kasın gevşemesinden kaynaklandığını düşünüyorlarmış ama sonradan botoksun ağrı algılamasında da değişiklik yaptığını keşfetmişler.
Şişmanlık
Midenin ağzına endoskopik olarak enjekte ediliyor ve midenin hemen boşalması geciktiriliyor. Kelepçeden daha kolay bir yöntem.
Astım
Yılda bir kez ilacı içine çekecek hasta. Fakat bu henüz üstünde çalışılan bir konu, uygulamaya geçilmemiş.
Yemek borusu spazmı
Depresyon
Bu çok yeni. Nasıl etki yaptığı da bilinmiyor. Ama iyi geliyor işte. Bu da hastaların tesadüfen keşfettiği bir durum. Mesela kaşını kaldırtmaya gelmiş hasta, depresyonundan kurtulup gitmiş. Neye niyet neye kısmet.
Şaşılık
Gözü hareket ettiren kasların eşit olarak çalışmasını sağlıyor.
Cerrahi müdahalede şaşılığın geri dönmesi ihtimali var, botoks ise daha etkili. Fakat şaşılık konusunda bilgili bir doktorun yapması gerekiyor. Yani kırışıklıklarınız için gitmişken "şaşılığımı da düzelttireyim" diyemezsiniz.
Multiple Sklerosis
Hastanın daha kontrollü ve daha rahat hareket etmesini sağlıyor botoks.
Kaş kaldırma, göz ve dudak çevresi kırışıklıklarını yok etme.
Burun kaldırma
Burnun orta bölümünü aşağı indiren bir kas var, ona üç ünite botoks verildiğinde burnun ucu 5 derece kalkıyor. Ama koskoca kemikli burnunuza bir şey yapamıyor maalesef.
Göğüs dikleştirme
Yok, hemen heyecanlanmayın, bir iğneyle "memeler havaya" bir durum gerçekleşmiyor. Sadece göğsün altındaki ve üstündeki kaslara uygulanmak suretiyle kişinin dik durması sağlanıyor. E duruş düzelince, göğüsler de dikleşiyor tabii biraz.
Evet, ömrünüz yettikçe botoks yaptırabiliyorsunuz. Kas, "yetti gari" demiyor.
Sadece inceliyor biraz ama önemli değil. İlacı kestiğinizde altı ayla bir sene arasında eski haline dönüyor.
Bu aynı zamanda şu demek: Yanlış bir kasa verildi ilaç, bir doktor hatası oldu, doz fazla geldi falan... Altı ayla bir sene sonra sorun ortadan kalkıyor. Yani botoksun sebep olduğu kalıcı hiçbir problemle karşılaşılmamış bugüne kadar.
Ve "yan etki" diyebileceğimiz herhangi bir etkisi de yokmuş. 1983 yılından beri 250 defa uygulama yaptıkları hastaları varmış. Güvenilirliği test edilmiş yani.
Doz önemli. Bütün ilaçlarda olduğu gibi. Aspirin’in de bir kutusunu birden yutamazsınız. Botoks, gramın milyarda biri kadar enjekte ediliyor. Öyle bazılarının "zehir bu" diye korkuttuğuna bakmayın yani. Bütün ilaçlar zehir. Dediğim gibi, doz önemli.
Gelelim dilimize doladığımız "şaşkın bakışlar"ın nedenine. Uygulamayı yapan doktorun tekniği ve estetik görüşü olacak bir kere. Herkesi iyi değerlendirecek. Herkeste aynı noktaya değil, kişiye özel olacak uygulama.
Fakat kolay uygulanıyor gibi görünmesi bilir bilmez herkesin eline iğneyi almasına neden oluyor ki şaşkın bakışların nedeni budur.
Bir de "ucuz"a meyil etmeyeceksiniz. Botoks pahalı bir ilaç zira. Size ucuz olarak sunulan şey botoks olmayabilir. Aman dikkat!
TERZİ SÖKÜĞÜNÜ DİKER Mİ?
Evet, diker.
Gözümle gördüm.
Karı-koca Carrutherslar kendilerine de botoks uygulamışlar.
"Gözümle gördüm" dediğime bakmayın, kendileri söylediler aslında. Başarılı bir uygulamada karşıdaki asla çakmazmış durumu. Carrutherslar’ınki başarılı bir uygulama tabii ki. Onlarınki biraz da mecburiyetten olmuş. 80’li yıllarda botoks için hastayı mumla arıyorlarmış, mecburen kendilerine uygulamışlar bir sürü şeyi. Aslında botoksta sistem tersine çalışıyor. Diğer ilaçlarda önce laboratuvar çalışması yapılırken, botoksta hasta üzerinde uygulama yapıldığı sırada yeni bir faydası ortaya çıkıyor ilacın. Yani hasta ve doktor bilgilendiriyor firmayı.
BİR ELİN NESİ VAR?
Yok, bunu "gelin birlik olalım" anlamında söylemiyorum. Alastair Carruthers’ın iki eline bakınca "Bu bir elinizin nesi var?" diye sorası geliyor insanın. Damarlı, buruşuk. Aslında yaşına göre normal bir durum, öteki elini sormalı esas,"genç" elini.
Sordum nitekim.
Bir eline IPR denen cihazla ışık enerjisi uygulanmış. Lazere benzeyen, değişik dalga boylarında, epilasyonda da kullanılan bir cihazmış bu. Emniyetli bir şekilde cildin yapısını düzeltiyormuş.
Neden tek eline yaptırdığını da anlamışsınızdır. Hastalarına farkı göstermek için.