Karını soğuğunu göndersin istediği kadar... Günler uzamaya başladı mı başlamadı mı?..
Takvime bakarım:
‘‘Gündüzün uzaması 2 dakika.’’
Sevinirim.
Gerçi bazı ağaçların tamamen çıplak kalması şunun şurasında bir ay oldu daha ama olsun. Bilirim ki dallarda içten içe hummalı bir faaliyet vardır. Bilirim ki yakında yeşil bir durum patlak verecektir.
Kuşların bayramı varsa eğer... İşte o gündür herhalde.
Tam kuru bir dalın üzerinde büzülmüşken ‘‘A! İlk yaprak!’’
Sevinince ne yapar kuşlar?
Ben biliyorum, havalanıp bir tur atar yeniden kalktıkları yere konarlar.
İlk yaprağı gören kuşun yaptığı da budur.
Hepsi bir telaş döne döne uçuyorlarsa bilin ki ağaçlar yeşeriyordur.
Artık karanlığın sonu gelmiştir. Yağmur, rüzgár, fırtına... Kışın son çırpınışlarıdır. Eğer nevi şahsına münhasır bir kış değilse şimdiki, geçen kışlardan bilirim.
İçime bir sevinç dolar.
Kuşlar gibi havada uçamam ama havalara uçarım.
Evet, farkındayım daha zaman var. Biraz acele ettim bu yazıyı yazmakta.
Ama ne yapayım,
Canım tez.
Bahar güzel.
Umut lazım.
Biri bize sataşıyor
BİRİSİ bizi anmış yine. Zaten gidersek kulak çınlamasından gideceğiz.
‘‘Biz’’ kimiz?
Ben bilmiyorum bunun cevabını ama gıyabımızda yapılan muhtelif tanımlamalar var.
İşte bu yazının kaleme alınmasına sebep olanlardan biri: ‘‘Son yirmi yılın neşeli cahiliye devri ürünleri.’’
Ayşe Arman'ın köşesinde okudum. Bir mini röportajda. Bunu diyen koskoca beyefendi, bizim sevgili hocamız Ali Atıf Bir'i taklit ediyormuş da... O vesileyle yapmış Ayşe röportajı.
Ayşe'cim.
Sen, beyefendi babanın arkadaşı olduğu için cevap vermemiş, topu bana atmışsın. Pasını memnuniyetle aldım, kaleye göndermeye çalışacağım. Gerçi ‘‘son yirmi yıl’’ deyince içine kimler kimler girmiyor ama öncü ben olayım.
Yalnız o beyefendi değil, durup durup bize sataşan kim varsa hepsinin yaptığı nedir aslında biliyor musun? Bir suçlu aramak. İstedikleri köşelerde olamamayı bizim varlığımıza bağlamak suretiyle teselli buluyorlar adeta. Bırak devam etsinler. Acı gerçekleri kabullenmek zordur.
MIŞ-MUŞ
Ecevit, ‘‘Türkiye savaşı önleyebilir’’ demiş.
Ecevit savaş sevmez, ona ‘‘Barış Harekátı’’ diyeceksiniz.
AKP atama yorgunuymuş.
Merak etmesinler, Türkiye'de hükümetlerin başka da bir iş yaptıkları yok zaten, yoruldukları yorulacakları budur.
Jet Fadıl artık vekil olamayacakmış.
Aslında Fadıl'ı bol bir ülkede büyük bir kesim temsil edilmemiş olacak.
2000 yılında çıkan ancak bir yıldır alınmadığı için uçan ikramiye tutarı tam 5 trilyon liraymış.
Yabancılara ‘‘tok gözlülüğümüzden’’ diyeceğim ama yutmazlar di mi?