Paylaş
Kuzenlerden bir tanesi, Orhan, bir gün bana dedi ki: “Ya Özgür’cüğüm bizim Ramazan dünyanın en saf adamı. Ama kazıklanan hep ben oluyorum. Niye?”
Acaba uyanık Orhan birçok kez dolandırılırken, saf olan Ramazan neden hiç kazıklanmadı? Tam tersi olması gerekmiyor mu?
ARAŞTIRMA
Yıl 2012.
Toronto Üniversitesi’nden iki araştırmacı, Nancy Carter ve Mark Weber, deneklere güven testi uyguluyor. Bazı denekler genel olarak insanlara güvenirken, bazıları güvenmiyor.
Onları “güven grubu” ve “şüphe grubu” diye ikiye ayırıyor.
Her iki gruba da bir video izletiyor. Videoda bir müdür, bir adayla iş görüşmesi yapıyor.
Aday tam üç defa yalan söylüyor.
Şimdi soru şu: hangi grup, adayın yalan söylediğini anlamıştır?
Tahmin edileninin aksine, “şüphe grubu” yalanları büyük oranda kaçırırken, güven grubu yalanları yakalıyor.
JAPONYA’DA ARAŞTIRMA
Dünyanın öbür ucunda Japonya’da Prof. Toshio Yamagishi aynı sonuca ulaşıyor.
İnsanları üç gruba ayırıyor: insanlara çok güvenen, orta derecede güvenen ve az güvenen.
Bu gruplar ilk önce sohbet ediyor, sonra bir güven oyunu (Hapishane İkilemi) oynuyor. Ama oyundan önce oyun arkadaşlarının güvenilir olup olmadığını tahmin etmelerini istiyor.
Sonuç benzer çıkıyor. İnsanlara güvenen grup neredeyse iki kat daha doğru tahmin ediyor. Neden sonuç böyle çıkıyor?
GÜVENMEK VE ALDATILMAK
İnsanlara güvenmeyen kişiler, insanların “aldatıcı” davranışlarını doğal karşılar. “Zaten insanlar dürüst değildir.” der.
Onlar için doğal olmayan, “güven veren” davranışlardır. Onlar bu davranışları görür.
Ama öbür taraftan insanlara güvenen insanlar, “güven veren” davranışları doğal karşılar. “Zaten insanlar dürüsttür.” der.
Onlar için doğal olmayan, “aldatıcı” davranışlardır. Onlar hemen bu aldatıcı davranışları görür.
GÜVEN METAFORU
Örneğin, mavi renkli suyla dolu bir kaba, kırmızı bir mürekkep damlatsam, hemen görürsünüz, değil mi?
İnsana güvenen kişilerin kabı mavi renkli suyla doludur, kırmızı damlayı hemen görür.
İnsana güvenmeyen kişilerin kabı zaten kırmızı renkli suyla doludur. Kırmızı damlayı fark etmez.
İşte bu yüzden insana güvenen kişiler aldatıcı davranışları daha rahat görür.
GERÇEK YAŞAM
Orhan’ı ve Ramazan’ı incelediğimizde tam olarak bunu görüyoruz.
Orhan, insanları güvenilmez bulurken, Ramazan insanlara güveniyor. Onun için Orhan daha çok aldatılıyor.
Aslında güvenmekle, saf olmak tamamen ayrı kavramlar. Bir kişinin insanlara güvenmesi, onun aldatılacağı anlamına gelmiyor.
ARKADAŞ KAZIĞI
Peki, “Ben arkadaşıma güvendim ama o beni aldattı/kazıkladı.” diyenlere ne diyeceğiz?
İnsanları güvenilir bulan ile bulmayan arasındaki fark, karşı taraf hakkında çok bilgi yoksa ortaya çıkıyor.
Bir arkadaşlık veya dostluk ilişkisi kurulduysa, yani elde yeterli bilgi varsa, insanlara güvenen ile güvenmeyen arasındaki fark ortadan kalkıyor.
İnsanlar o zaman genel inanışlarına değil, deneyimlerine göre karar veriyor.
GÜVENMEK İYİDİR
Sonuç olarak, aldatılacağını düşünen ve dolayısıyla insanlara güvenmeyen insanlar daha çok aldatılıyor. İnsanlara güvenmemenin tek zararı bu değil.
Derin ilişki kurabiliyorlar ama derin ilişki kurma şansları daha az oluyor. Aidiyet duygusunu yaşayamıyor. Mutsuz oluyor.
Çevresindeki olanaklardan yararlanmak ve diğer insanlarla işbirliği yapmaktansa, enerjilerini kendilerini korumaya harcıyor.
Daha az ilişki kurdukları için sosyal çevreleri zayıf oluyor. Başarılı olma ihtimalleri düşüyor.
Kısacası, insanlara güvenmemek hem başarıyı hem de huzuru olumsuz etkiliyor.
Onun için insanlara güvenmek iyidir.
Not: Bu Pazar saat 13:10’da Doğan Cüceloğlu ve Polat Doğru’nun sunduğu İnsan İnsana Programına konuk olacağım. Güveni ve eğitimi konuşacağız.
Paylaş