Paylaş
Dün, ikinci yarıyılın büyük bir kısmını uzaktan eğitimle tamamlayan öğrenciler karne aldı. Çevrimiçi olarak gönderilen karneler ve yine çevrimiçi yapılan okul törenleriyle bir eğitim ve öğretim yılının da sonuna geldik. Ebeveynler olarak bu karneleri nasıl değerlendirmeliyiz?
Bu süreçte evde kalan bizler de eğitim sürecinin bir parçası olduk. Acaba bizim karnemiz nasıl? Çocuğumuzun ders başarısını önemseyip evde öğretmeni mi olduk yoksa bu sürece uyum sağlamasını kolaylaştıran, anlayış gösteren anne-babalar mı? Çocuk ve ergen psikoloğu Ayşe Çil Kara ile hem karne sürecini hem de ebeveynler olarak çocuklarımıza nasıl yaklaşmamız gerektiğini konuştuk.
‘Sen değerli değilsin’ mesajı vermeyin
Çocuk ve ergen psikoloğu Ayşe Çil Kara, geride bıraktığımız eğitim döneminde her şeyin farklı bir düzende ilerlediğini, bir sürü belirsizlik olduğunu, bu sebeple ebeveynlerin ders başarısından ziyade çocukların kazanımlarını dikkate almalarını öneriyor. Kara’nın verdiği bilgi ve tavsiyeleri şöyle sıralayabiliriz: Karnenin, çocuğun okuldaki davranışlarıyla derslerdeki başarısını gösteren, ancak kişiliğini ve karakterini detaylı olarak değerlendiren bir belge olmadığını unutmamak gerek. “Ekranın başına oturup ders dinlemedin, oyun olsa hemen oturuyorsun ama!” diyerek çocuğu eleştirmek yerine, bu dönemde aldığı nottan çok, içinde bulunduğu süreçte duygularını önemsediğimizi göstermeliyiz. Çocuğun da duygularını ifade edebilmesine fırsat tanımalıyız.
Karnesi iyi gelmeyen, düşük not alan çocuk genellikle ‘sen değerli değilsin’ mesajını alır. Pek çok çocuk, bu durumda yoğun olarak utanç duygusu yaşar.
Rakamlarla değil, öğrenmesiyle ilgilenin
Karneyle ilgili konuşma yaptığımızda çocuğumuzu karne notuyla ölçmediğimizi vurgulamalıyız. Çocuğumuzun karnesinde yazan rakamlardan çok öğrenmesiyle ve öğrenme tarzıyla ilgilenmemiz gerekiyor. Sınıf ortamında öğrenmeyle ekran başında yalnız olarak öğrenme arasında ciddi fark var. Buna ek olarak, içinden geçtiğimiz pandemi süreci de her çocuğu ve öğrenme sürecini farklı etkiledi.
Karnede iyileştirilmesi gereken, üzerinde daha çok çalışılması gereken dersler varsa bu konuda da konuşmalıyız. Karnenin bir sevgi ölçme aracı olmadığını çocuğa anlatmak gerekir; “Karnedeki notlar senin derslerinle ilgili nerede olduğunu gösteriyor. Tatil boyunca bu derslerle ilgili planların neler?” şeklinde bir soruyla çözüm üretmesine ve sorumluluk almasına teşvik edebiliriz.
Ayrıca pandemi sürecinde yapılan uzaktan eğitimin telafisi için bu sene farklı olarak okulların erken açılacağını çocuğunuza söyleyin.
Dünyadaki herkes aynı süreci yaşıyor
Tekrar okula gitmek konusunda endişeli olan çocuklarla konuşurken de geleceği tahmin edemediğimizi ancak hem kendi hem de sevdiklerimizin sağlığını korumak için gerekli önlemleri aldığımızı anlatabiliriz.
Çocuğumuzun bugüne ve yaşadığı ana odaklanmasını sağlamaya çalışmalıyız. Dünya üzerindeki herkesin aynı süreci yaşadığını da belirtmekte fayda var.
‘Mezuniyet törenim iptal oldu!’
Çocuk ve ergen psikoloğu Ayşe Çil Kara, “Pandemi süreci, çocuklara dünyanın düşündüklerinden daha az güvenli bir yer olduğu mesajını aktardı. Onların bu süreçte yaşamış olduğu belirsizlikleri anlayan, yarım kalmış, bitirilememiş işlerin çocuklarımız üzerinde bıraktığı etkiyi anlamaya çalışan ebeveynler olmamız gerekiyor” diyor.
Çocukların tüm sene boyunca hayalini kurdukları mezuniyet törenleri, yıl sonu partileri, piknikleri ve benzeri organizasyonların hepsinin iptal olmasıyla ilgili yaşayacakları hayal kırıklıkları için de önerileri var: Onların en önemli ihtiyaçlarından birinin de sosyalleşme olduğunu düşünürsek morallerinin bozuk olması gayet normal.
Okulların kapanışının bu yıl diğer yıllardan farklı olacağını, bu durumun sadece bizim ülkemizde değil tüm dünyada yaşandığını anlatmak gerekiyor; “Arkadaşların ve öğretmenlerinle vedalaşamadan okul bitti. Kendini nasıl hissediyorsun?’’ diye çocuğunuza sorabilir, duygularını sizinle paylaşması için fırsat yaratabilirsiniz. Bu konuşmayı yaparken çocuğu teselli etmek yerine onu anlamaya çalışmalı, empati kurarak dinlemeliyiz.
Paylaş