BENİ Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik kışkırttı. Oysa İmam-Hatip okulları konusunda uzun süre yazmamaya karar vermiştim. Çünkü savunanlar, bu okulların ne kadar yararlı, mezunlarının da ne denli dini bütün ve yurtsever kişiler olduklarını söylemekten başka bir şey yapmıyorlar. Kimileri de sadece küfrediyor.
Bense sivil ve laik üniversitelerin sivil ve laik liselere dayalı olması gerektiğini; meslek okulları mezunlarının sivil üniversitelere girmesi durumunda her mesleğin ‘‘o meslek’’in zihinsel ve duygusal üniformasını giyeceğini söylüyorum. Koşullanma anlamında, sadece İmam-Hatip okulları değil, askeri liseler de, tarım okulları da vb., sakıncalıdır. Çağdaş eğitime göre üniversiteler, öğrenci kaynaklarını meslek öğretmeyen liselerden sağlamalıdır. Bu eğitsel gerçeğe karşın, İmam-Hatip Lisesi'ni sivil lisenin karşısına çıkarmak Cumhuriyet'e karşı hazırlanmış en büyük tuzaktır. Bu nedenle, yurdunu, Cumhuriyet'i, dilini, dinini seven herkes İmam-Hatip liselerinin tekrar alternatif lise haline getirilmesine mutlaka karşı çıkmalıdır.
* * *
14 Şubat 1924 tarihinde TBMM'de üç önemli yasa kabul edildi:
1. Şeriye ve Evkaf Vekáleti'nin kaldırılmasına dair 429 sayılı kanun;
2. Tevhid-i Tedrisat'a dair 430 sayılı kanun;
3. Hilafetin kaldırılması ve Osmanoğulları hanedanının yurtdışına çıkartılmasına dair 431 sayılı kanun.
Bu üç yasanın içinde en önemlisi medrese ve din okullarını kaldırıp laik okulları eğitimin temeli durumuna getiren 430 sayılı Eğitim Birliği Yasası'dır. Hiç kuşkunuz olmasın, bu yasanın yozlaşması Cumhuriyet düzeninin yıkılması anlamına gelir.
Öte yandan, Hilafet'i diriltmek, laik hukukun yerine şeriat hukukunu getirmek isteyen çevreler için, bu hayallerini gerçekleştirmenin en etkili yolu Eğitim Birliği'ni yok etmektir. Çünkü bunu gerçekleştirecek kadroların Cumhuriyet'in laik liselerinde yetiştirilmesi son derece zordur.
* * *
Bu, bilinen, deşifre olmuş bir gerçek iken, Milli Eğitim Bakanı bakın neler söylüyor: ‘‘Belediyelerde elektrik, troleybüs, gaz kalmadı ama adları böyle kaldı. İmam hatiplerde artık imam ve hatip yetişmiyor.’’ (Hürriyet, 11 Mayıs 2003)
Milli Eğitim Bakanı, böylece bakanlığının suç işlediğini itiraf ediyor: Her kurum, her kuruluş ve her okul yasaların kendisine yüklediği görevleri yerine getirir. İmam-Hatip liseleri artık imam ve hatip yetiştirmiyorsa, ya yasal görevini yerine getirmek için gereken düzenlemeler yapılır ya da bu okullar tamamen kapatılır.
Milli Eğitim Bakanı adam kandırıyor: Aileler çocuklarını fen bilimleriyle birlikte Kur'an, fıkıh ve tefsir bilimleri öğrensinler diye İmam-Hatip okullarına gönderiyormuş. Fıkıh ve Tefsir'in ne olduğunu biraz bilenler bakanın bu sözlerine kahkahayla gülerler. İmam-Hatip öğrencilerinin bu okullarda öğrendikleri Arapça ile fıkıh ve tefsir bilimlerini öğrenmeleri, lise İngilizcesi ile Shakespeare yorumlamaya benzer. Yani kesinlikle olanaksızdır!
* * *
Güldürmeyin bizi Sayın Bakan, meslekleri dinselleştirmek (İslámileştirmek) kumpasınızı itiraf edin de siz de biz de rahatlayalım!..