Hukuk ve adaleti neden sevmiyorlar?

Kimse Fener Rum Patrikhanesi’nin statüsü konusunda yazı yazmak zorunda değil.

Ama Patrikhane’nin ökümenik konumu konusunda olumlu ya da olumsuz görüş bildirenleri kimsenin eleştirme hakkı bulunmamaktadır.
Öyle olmasına öyle ama bu ülkede Patrikhane’nin ökümenik sıfatının Ortodoks dünyadan başka kimseyi ilgilendirmeyeceğini ileri süren gazete yöneticileri bile var. Arka kapının mandalı ABD ile AB, Patrikhane’nin ökümenik sıfatıyla inadına ilgilenecek ama geniş yürekli birileri de bu konunun bizi ilgilendirmeyeceğini söyleyecek! Sübhân-Allah!
***
Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan “Rumları Neden Sevmiyoruz?” başlıklı yazısında “Merkezi İstanbul’da bulunan Ortodoks kilisesinin yetkili kurulları patriği ekümenik sıfatıyla anıyorsa ve patrik de kendisine ekümenik diyorsa, öyledir zaten. Bunu ne Türkiye ne de başka bir ülke değiştirebilir” (06.12.04) diyor.
İşin böyle olmadığı 12 Aralık tarihli Hürriyet Pazar’da yayınlanan yazımda açıkladım. İsmet Berkan bu konuda kesinlikle bilgi sahibi değil. “Ökümenik” sıfatı kerameti kendinden menkul bir sıfat değil. Patrikhane’nin yetkili kurulları kimseye yetkisi dışında bir unvan veremez. Patrik Hazretleri de yetkisiz bir kurulun verdiği unvanı kullanırsa, omuzlarına gazoz kapağı takıp kendini “Umum Ordular Mareşali ilan eden köyün delisine benzer.
Daha önce yazdığım bir zorunlu bilgiyi İsmet Berkan için de yazayım:
Milattan sonra 325 yılında toplanan 1.İznik Konsili’nin aldığı karara göre, İsa’nın Havarileri tarafından kurulmuş olan Roma, İskenderiye ve Antakya kiliselerinin dışında dördüncü bir ökümenik kilise yoktur. 451 yılında, Kadiköy Konsili’nin aldığı tartışmalı karar Papa tarafından onaylanmadı. Aynı karar 476 yılında, Konstantinopolis Konsili tarafından yok sayıldı ve Fener Patrik’i aforoz edildi.
Tarihte, bu son kararı iptal eden bir Konsil kararı yoktur.
***
Ökümenikliğin günümüz dünyasında dünyevi iktidarla herhangi bir ilişkisi olmadığını ileri süren İsmet Berkan büyük bir yanılgı içinde. Patrikhane’nin ökümenik sıfatını tanımadığı için neredeyse Türkiye’ye savaş ilan edecek olan ABD’nin Senatosu ve Temsilciler Meclisi dinî nedenlerden dolayı mı bu kadar saygısız davranıyor ülkemize karşı? Avrupa Birliği neden ısrarla ve saygısızca bu konuyla ilgileniyor?
ABD’nin, Avrupa Birliği’nin ilgilendiği ve kendisini doğrudan ilgilendiren bir konuyla Türkiye’nin ve vatandaşlarının ilgilenmemesini nasıl değerlendireceğiz? Ve ilgilenmemeyi tavsiye edenleri nasıl tanımlayacağız? Bunu ben tarihin adaletine bırakıyorum.
***
İsmet Berkan’ın ilginçlikleri bitmiyor: Rumları sevmediğimiz için Patrik’in ökümenik ünvanını tartışıyormuşuz. Önyargılarımız yüzünden sevmiyormuşuz Rumları... İsmet Berkan içine “sevgi sosu” katarak siyaset bilime katkıda bulunuyor. Kuşkusuz sevgisizliği savunmuyorum ama insanî ilişkilerde hukuk ve adaletin sevgi ve hoşgörüden önce geldiğini biliyorum. Fener Rum Patrikanesi’nin hukuki açıdan “Unvan Gasbı” olarak tanımlanacak politikasını ancak adaletin terazisinde değerlendirebiliriz. Bu gasbı hoş görmek ve onaylamak Türkiye’nin ulusal ve uluslar arası çıkarlarına aykırıdır.
***
N0T: Bugün 2004 yılı sona eriyor. Sona eren yıl ve başlayacak yeni yıl konusunda felsefe yapacak değilim. Bir yıl sona erince öteki başlar. Ancak, 2004 yılının Türkiye için çok önemli olduğunu söyleyebilirim. “Kara yıl” mı, “Aydınlık yıl” mı olduğunu şimdiden söylemek mümkün değil. Dileğim, Avrupa Birliği goygoycularının düş ve hayallerinin gerçekleşmesi, yoksa halimiz duman, 2004 kara yıl olmakla kalmaz 2005’i de zifiri karanlık yapar.
Herkesin 2005 yılını kutlarım, herkese sağlık, başarı ve mutluluk dilerim.
Kendileri için bu dileklerde bulunmadıklarım da var ama onları 1 Ocak 2005, cumartesi günkü yazımda açıklayacağım.
Çok sevgi ile...

Yazarın Tüm Yazıları