“DİĞER Müslümanlar” (Derleyen: Zeyno Baran, Remzi Kitabevi) adlı kitaptan söz etmek için bilgisayar başına geçtiğim zaman masa üzerindeki kesikler arasından biri gözüme sıçradı:
“Öpüşmek Yasak!”: “Abu Dabi’deki Dünya Kulüpler Şampiyonası süresince içki içmekten sokakta öpüşmeye kadar birçok şeye yasak geldi. 2022 Dünya Kupası’nın Katar’a verilmesinin tartışmaları bitmeden Abu Dabi’den ateşi daha da körükleyecek bir yasak haberi geldi. 8-18 Aralık tarihleri arasında Abu Dabi’de düzenlenecek olan FIFA Dünya Kulüpler Şampiyonası öncesi Birleşik Arap Emirlikleri yetkilileri turnuva boyunca sokaklarda öpüşmenin ve alkol almanın yasak olacağını açıkladı.” “FIFA Organizasyon Komitesi de yasakların bir listesini yayınlayıp bu kurallara uyulması gerektiğini belirtti. Yetkililerden Shaza al-Rumaithy yaptığı açıklamada, ‘Biz Müslüman bir ülkeyiz ve belli geleneklerimiz ve hassasiyetlerimiz var. Ülkemize gelecek yabancı misafirlerimiz buna saygı duymalı. Bu kurallar yüzünden de kızgın olmamalılar’ ifadesini kullandı.” (Vatan, 07.12.10) AĞZININ SUYU AKIYOR Bu türden yasakları öngörüp organizasyonu Abu Dabi’ye vermeseydi ve gerekçe olarak da bunları gösterseydi, FIFA’nın ne İslam düşmanlığı, ne ırkçılığı ve ayrımcılığı, ne de İslamofobi hastalığına tutulmuş olduğu kalırdı. İslamcı Arap ülkeleri bu türden dayatmalarla dünyanın karşısına çıkıp ödün kopartmak için her türlü yola başvuruyorlar. Evrensel yaşam tarzı ile senin geleneksel yaşam tarzın çelişiyor ise neden bu türden organizasyonları yapmaya talip oluyorsun? Uluslararası spor kurallarına karşı çıkarak neden türbanlı, peçeli, eşofmanlı kadınlarını karşılaşmalara, yarışmalara sokmak istiyorsun? Kadınlarını peçe, örtü ve çarşaf altında tutuyorsun, ama uluslararası tenis turnuvaları düzenleyip dünyanın en güzel kızlarının bacaklarını, bıngıldayan memelerini ağzının suyu akarak seyrediyorsun! Bu, Müslüman Arap ülkelerinin ahlaksız ikiyüzlülüğüdür. Aralarında Türkiye de olmak üzere Avrupa’da ne haltlar karıştırdıklarını çok iyi biliyoruz bu heriflerin. ‘İSLAMOFOBİ’ ŞANTAJI En çarpıcı örneklerinden birini Abu Dabi’de gördüğümüz bu davranış, kendisini türlü şekillerde dünyaya kabul ettirmek istemektedir. Ülkelerine gelenlere kendi gelenek ve hassasiyetlerini dayatan zihniyet, başkalarının ülkelerinde onların gelenek ve hassasiyetlerine saygı göstermemekte ve gene kendi değerlerini buralara taşımak istemektedir. “Olmaz kardeşim, bizim değerlerimize sen uymak zorundasın!” tepkisi ile karşılaşınca da “Bu İslamofobidir, İslam düşmanlığıdır!” diye naralar atmaktalar. Bununla yetinmeyip, “Dünyayı İslamlaştırmak!” yolunda cihat açtıklarını da ilan etmekten geri durmayacaklar. “İslamofobi”nin bir şantaj ve terör aygıtı olduğunu düşünmemek mümkün değil. Yazımın başında adını andığım kitap, ABD ve Avrupa’da yaşayan Müslümanların özel sorunlarını açımlıyor ve özellikle on Müslüman yazarın kaleme aldığı makalelerde İslamcı akımların kendi aralarındaki mücadeleler tartışılıyor.