19 Temmuz 2005. Sabahın erken saatleri. Porgo Pio Sokağı’nın kahve ve lokantaları, masa ve sandalyelerini kaldırıma taşıyorlar.
Vatikan ve San Pietro Alanı, kaldığımız otele iki yüz metre uzaklıkta. Sabahın erken saatlerinde bir din devletinin dış hayatını görmek istiyoruz Ülker’le.
San Pietro Alanı’nda yüzlerce turist var. Yenileri gelmekte. Sütunlardan birinin dibinde duruyoruz. Biraz ilerimizde bir orta yaşlı çift. Önlerinde büyücek bir çocuk arabası. Kadın arabada oturan bir canlı ile konuşuyor. Erkek, kemiksiz bir yığını andıran canlıyı kucağına alıyor. Canlının başı arkaya kaykılıyor. Erkek, canlıyı Papa’nın konutuna doğru havaya kaldırıyor. Canlıya kemikli bir biçim verecek mucize ne zaman olacak?
GERÇEK Mİ, MASKE Mİ?
Çevreden rahipler geliyor. Siyah takım elbiseler giymişler. Gömlekleri kravat yakalı değil. Gömlek yakasının kapandığı yerde Hitler bıyığına benzeyen bir kara bant. Katolik rahip işareti. Ellerinde evrak çantaları. Kimileri tahsildara, kimileri de küresel bir şirketin genç CEO’suna benziyor. Hepsi ciddi ve düşünceli. Yüzlerinde çileli bir gülümseme. Gerçek mi, maske mi? Bilemem.
KABUL ET DİYALOĞU
Çevreye bakarken zaman ve mekán bilincim gevşiyor. Yabancılaşıyorum. Bazen böyle olur: Sokakta yürürken, yazı yazarken, uçakta kendimin dışına çıkarım. Bir yanım kendi içine gömülür. Sokakta yürüyen ben miyim, kahve fincanını tutan el benim mi, ben ben miyim? Varlığımda çekişen güçler bir süre birbirini kabul etmez. Sonra yavaşça bir geri dönüş başlar. Böyle bir gidiş-gelişi birkaç saniye San Pietro Alanı’nda da yaşadım. Epeyce insanın canını sıkacak düşünceler geldi aklıma. Bir içe doğuş gibi. Dinler arası diyaloğun mümkün olmadığı düşüncesi indi aklıma.
Üçü de hoşgörüden falan söz ederler ama hoş görecek konumda kendileri olmak koşuluyla. ‘Hak dini’ sadece kendi dinleridir. Kilisenin Engizisyon Kurulu yerinde durmakta. Hiçbir haham, cumartesi günü görüşmez sizinle. Osmanlı zamanında azınlık dinlerine belki özgürlük vardı ama Müslümanlarınkine eşit bir özgürlük değildi bu. Şimdi de öyle.
Önlem almadıysanız İsrail’de bir cumartesi günü aç kalabilirsiniz; çünkü bütün lokantalar kapalıdır. Asansörler çalışmaz.
Diyalog için tarafların eşitlik ilkesini kabul etmesi gerekir. Rahip, haham, hoca, hangisi kabul eder?
SELAHADDİN EYYUBİ
Yeni Papa, Musevileri kardeş sayıyor ama Müslümanlara kardeş sıfatını çok görüyor. Müslümanlar kendilerine yeni bir Selahaddin Eyyubi aramakta ve belki de Bin Ladin’i yeni Selahaddin Eyyubi sanmakta. Filistin’de olanlar çağın yüz karası. Barış dinlerin, din adamlarının işi değil. Politikacıların ve askerlerin işi!