Paylaş
Araştırmacılar, fiziksel ya da zihinsel rahatsızlıklarda, kullanılan kelimelerin yuvarlandığı, uzatıldığı ya da daha çok burundan konuşulduğunu; bunun sonucunda da ses perdesindeki dalgalanmalar gibi bir çok özelliğinin farklı oranlarda değiştiğini tespit ettiler. Normal insan kulağının fark edemediği ses çatlakları ve sesteki sinirsel titreşimlerin ölçülebilmesiyle de, hastalık teşhisinde kullanılmasının yolu açıldı.
Bu konudaki çalışmalar neler?
Sağlık alanındaki en gelişmiş yapay zeka olan IBM Watson ekibi, ses analizinden kişinin psikolojik bozukluklarını önceden tahmin edecek bir çalışma başlattı. Örneğin cinnet getirecek birini önceden tespit ederek bunun önüne geçilebilecek. Özellikle çatışma ortamlarında ağır travmalar geçirerek bunu saklayan askerlerin, teşhis ve tedavisinde de kullanılması planlanmaktadır.
New York Üniversitesi Langone Tıp Merkezi, kısa ses kayıtlarından hem hastalıkları tespit etmeyi hem de ağır travmalar sonucunda beyinde oluşan zedelenmeleri tespit etmeyi amaçlamakta. Parkinson’un bu yöntemle teşhisinde %99’a ulaşan bir başarı sağlanmıştır. Mayo Clinic ve Beyond Verbal şirketleri, ses analizimizden kalp rahatsızlıklarını; Berlin’deki Charite Hastanesi ise çocuklardaki dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite bozukluklarında erken teşhisi amaçlamaktadır.
Bu teknolojideki kaygılar neler?
Bazı araştırmacılar ise şu an için Sesli Teşhisin, erken bir teknoloji olduğunu, sağlıklı sonuçlar verebilmesi için kişinin gürültüden arındırılmış, yüksek kaliteli büyük boyutlardaki ses dosyalarının varlığına ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor. Diğer bir kaygı da, bu teknolojinin hayatımıza girmesiyle kişisel gizliliğimizden sonra duygusal gizliliğimizin de ortadan kalkacak olması!
İnanmıyorum, o sesi sen mi çıkardın?
Cep telefonlarımızdaki Apple Siri gibi kişisel asistanlar, arkadaşlarımızla konuşmalarımızı dinleyerek bize koçluk yapmaları artık çokta uzak bir ihtimal değil. Hatta mutlu görünen ilişkimizdeki rahatsızlıkların sesimize yansımasından dolayı, dijital Güzin Ablaların tavsiyelerde bulunacağı günlerde sayılı! Ne de olsa geleceği, hayallerimizin sınırları şekillendirecek!
Silikon Vadisi'nden Girişimcilik Sırları
Gecen hafta başladığımız, günde yarım saatimizi ayırarak, bir ay içinde görücüye çıkacak projemizi geliştirmeye devam ediyoruz.
Kâğıt kalem alıp, bi’ çay koyun!
Görüşmelerde öğrendikleriniz, eksiklikleriniz ve başarı oranınız hakkında ki kafa bulanıklığınızı bir parça gidermiştir. Eğer görüştüğünüz 10 kişiden biri bu ürünü çıkartırsanız hemen, üç kişi küçük bir değişiklikle kullanacağını söylediyse, siz doğru probleme ihtiyaç duyulan çözümle parmak basmışsınız demektir. Ürününüz ilgi çekmediyse, aldığınız notları tekrar gözden geçirin, neye ihtiyaç duyduklarını satır aralarında arayın. Gerekli değişiklikleri yaparak tekrar sokağa çıkın. Kullanıcılarınız şirketler ya da özel bir meslek grubuysa, yorum almaya çalıştıklarınızın o gruptan insanlar olmasına dikkat edin.
Benimle evlenir misin?
Halen fikir aşamasında olan ürününüzü, piyasada test ederek bir ihtiyaç olduğunu kanıtladınız. Sıra, kendinize bir çalışma arkadaşı bulmaya geldi. Doğru kişiye ulaşmak için biraz “yırtık” yani utanmaz sosyal olmalısınız. Whatsapp ve facebook arkadaşlarınıza mesaj atın. Üniversitede öğrenciyseniz, hemen ilgili bölümlerin önünde volta atmaya başlayın. Hiç tanımadığınız kişilerle tanışmaktan çekinmeyin. Eğer bir şirkette çalışıyorsanız, diğer departmanlara gidin, sorun soruşturun. Zira başarınızın sırrı, daha çok insanla etkileşerek eksik yanınızı tamamlayacak takım üyenizi bulmaktan geçiyor.
Bu süreci kendinize eş seçiyormuş gibi düşünün. Aradığınız takım üyenizi ikna etmek için projenizin her türlü çekiciliğini kullanın. Silikon Vadisinde, bir kişiyi bile sizinle çalışmaya ikna edemezseniz, ürününüzü başkasına da satamayacağınıza inanılır.
'Yalın Ürün' için hazırız!
Bu aşamaları tamamladıysanız, artık ürününüzü geliştirmenin zamanı geldi. Bu aşamada Steve Blank ile Eric Ries tarafından geliştirilen ve en hızlı şekilde ürünüzü piyasaya çıkarmayı esas alan Yalın Startup modeli örnek alınabilir. Bunun da özünde, sadece ana fonksiyonu çalışan yalın ürün (prototip) geliştirmek yatar. Projeniz hizmet sektörüyse, bunu uygulayacağınız en küçük birimle anlaşıp çözümünüzü uygulamaya başlayın.
Airbnb, nasıl Türkiye’nin Varlık Fonu'ndan daha büyük oldu?
Airbnb sekiz yaşında olmasına rağmen şu andaki piyasa değeri 30 milyar doların üzerindedir. San Francisco’da küçük bir odada yaşayan iki arkadaş Brian Chesky ve Joe Gebbia kiralarını ödemek amacıyla, konferanslara gelip yer bulamayan insanlara odalarına üç tane şişme yatak alarak kiralamaya karar verirler. Gelecek olan misafirlere, ayrıca ev kahvaltısı da sunduklarından isimleri Airbed and Breakfast’ın kısaltması Airbnb (Şişme Yatak ve Kahvaltı) olur. Yani şuandaki piyasa değeri, Türkiye’nin Varlık Fonu’yla eşdeğer olan Airbnb dahi, bir odadan başlayarak büyümüştür.
Fikrinizi asla küçümsemeyin, çevrenizdekilerin “Kardeşim başımıza icat çıkarma?” sözlerine aldırmadan, yalın ürününüzü geliştirerek ilk adımı atın. Hayallerinize yeterince inanırsanız, önünüzde hiç bir engel duramayacaktır. Başarıya adım atın!
cikmazozcan@gmail.com
https://www.facebook.com/ozcan.cikmaz.7
https://twitter.com/ozcan_cikmaz
www.linkedin.com/in/ozcancikmaz
Paylaş