Paylaş
Turizmcinin böylesi de var
Doğanın dengesinin bozulması, çevre kirliliği, insan için de diğer canlı türleri bakımından da en büyük bela... Doğanın bir dengesi var, dönüşümle korunan. Ama dışarıdan müdahale, dönüşümü engelliyor, dengeyi bozuyor. İnorganik bir ortamda yaşamak ise en büyük etkiyi canlıların metabolizmasını bozarak gösteriyor.
Bizler gibi çevreciler ve organik yaşamcılar için, Antalya'da bir doğa parkı var. Naturland...
Antalya Bölgesi turizmin en yoğun olduğu yer. 200 bine yakın yatak kapasitesi var. Son 13 yılda bu bölgeye yapılan turizm yatırımının tutarı 16 milyar dolar. Yıllık ortalama doluluk oranı yüzde 60 civarında. Büyük turizm yatırımları öyle geri dönüşü kısa sürede olan yatırımlar değil. Dünyada ortalama 8 yılda Türkiye'de ise ortalama 12 yılda karşılığını alıyorsunuz.
Naturland'i duymuş ama gitme fırsatı bulamamıştım. Yaz mevsimini orada açtım ve iki gün bu cennetteydim. Yok olan doğa dengeleri burada kurulmaya çalışılmış. İşte Dr. Cemil Çakmaklı gibi turizmcilerin varlığı beni umutlandırdı.
Kemer Çamyuva'da, sırtını Olimpos Dağı'na vermiş olan Naturland, kendine yeter bir köy. Her türlü gıda maddesi tabii ki hormonsuz, organik bir biçimde yetiştiriliyor. Çocukluğunuzdaki tatlara, o mis gibi sebze meyve kokularına geri dönüyorsunuz.
Bu doğa parkında, evler, otel ve lokantalar da doğal malzemelerle yapılmış. Plastik, alüminyum gibi zararlılar kullanılmamış. Manyetik alanın oluşmamasına özen gösterilmiş. TV, telefon, elektrik gibi aletlerin kabloları bile yalıtımlı. Herşey ahşap. Bu köydeki evler, kısa süre için de 49 yıllığına da kiralanabiliyor.
Naturland'in denizi yok mu? Yine Dr. Cemil Çakmaklı'nın sahibi olduğu Favori Aqua Resort Oteli var. Bu otel Naturland arazisinin denize uzantısında. Köyden denize, yürüyerek, veya golf arabalarıyla, isterseniz de iki hatlı dağ tramvayıyla ulaşabiliyorsunuz.
Dikkatimi çeken bir şey de Azerbaycanlı, Tataristanlı sanatçılardı. Bölgede Azerbaycan'dan çok sayıda sanatçının çalıştığını öğrendim. Onların kemanları, müzikleri eşliğindeki yemeklerin keyfini anlatmama gerek yok sanırım.
Cemil Çakmaklı'ya Türk turizminin en büyük sorununun ne olduğunu sorduğumda aldığım yanıt düşündürücüydü: ‘‘Kumar ve hanutçuluk.’’
Çakmaklı'nın Naturland gibi bir ilke imza atması takdire değer. Bu tip doğa parklarının çoğalmasını diliyorum.
Çark yine borçla dönecek
Yeni hükümetin yarın güvenoyu sınavı var. ANAP tarafı, 10-15 farkla güvenoyu alınacağı kanaatinde. Bu hükümetin şu sıralar piyasalara da nefes aldırdığı yadsınamaz.
Ama esas nefesin uzunluğu, gücü, ekonomideki ve sosyal hayattaki uygulamalarla kendini gösterecek...
Her soruna neşter atacaklarını söyleyen ANAP'lı Bakan Güneş Taner, Maliye Bakanı DSP'li Zekariya Temizel ile ortaklaşa yaptığı basın toplantısında, bütün yeni iktidarların yaptığı gibi enkaz devraldıklarından söz etti. Türkiye'de ekonomik dengelerin kurulması için seçimden kaçınılması gerektiğini belirtti.
Sorunlara bir icraat hükümeti gibi uzun vadeli yaklaşılmasına rağmen, açıkları kapatmak için sağlam kaynağın nereden bulunacağı net değil. Bilgi ve tecrübelerine güveniyorlar!
Daha önceki iktidarların da yaptığı gibi borçlanmadan başka kaynak göremediler... En son memur maaşlarına yapılan zamların yaratacağı açığın tamamının da iç borçlanmaya karşılanacağı anlaşılıyor. Tahvil, sendikasyon kredisi gibi yüksek faizli dış borçlanma da gündeme gelebilir...
ANAP'ın ekonomi kurmaylarından biri, bu sene açısından özelleştirme gelirlerine umut bağlamadıklarını, iç borçlanmaya ağırlık vereceklerini, Merkez Bankası kaynaklarına başvurmayacaklarını (İnşallah) söylüyor.
Şimdiden aynı tas aynı hamam demek, karamsar olmak istemiyorum. Ama ekonomide borç yönetimine geri dönüş var. Faizi yükselttin mi iç borçlanma da dış borç bulmak da kolay. Ya geri ödemesi? Bedel, kronikleşmiş yüksek enflasyonu daha da yükseltmek olmasın...
Madem sorunlara neşter atacaklar, ekonominin kayda alınması, vergi adaleti için adım atsınlar yeter... Bunlar uzun vadeli işler edebiyatı artık sıktı, on yıllar geçti, adım atılsın, gerisi gelir...
Boyner'in kitapları
Boyner Grubu tekstil sektöründe 200 yıllık bir geçmişe sahip... Dünya standartlarında marka oluşturan, halka açılan, gelişmeye ayak uyduran bir grup.
Şirket yönetiminde bilgi paylaşımı, yetki ve sorumlulukların paylaşılması kadar önemli kuşkusuz.
Bilgi paylaşımını da başlatan Boyner Holding, kişisel gelişim kitapları açısından ilk örneklerini verdi.
Bu kitapların seçiminde Cem Boyner'in büyük etkisi olduğunu düşünüyorum.
Boyner Holding Yayınları'ndan biri, Og Mandino'nun, gerçek başarı ve mutluluğa ulaşmanın sırlarını içeren ‘‘Dünyadaki En Büyük Satıcı’’ isimli eseri. 22 dile çevrilen, 36 milyondan fazla satan bu kitap, yazarının, pozitif zihinsel yaklaşım felsefesiyle tanıştıktan sonra iş hayatındaki başarılarını anlatıyor. Diğer bir kitap, Jennifer James'in ‘‘Gelecek Zamanda Düşünmek’’ adlı eseri. Akıllı düşünmek, karşılıklı bağımlılık çağında ayakta kalabilmeyi, yeni çağın liderlik becerilerini içeriyor. ABD Kara Kuvvetleri eski Komutanı Gordon R. Sullivan ve Michael V. Harper'ın kaleme aldığı ‘‘Umut Bir Yöntem Olamaz’’ adlı kitapt da iş dünyasına strateji oluşturma bakımından yol gösterici. Bu kitaplar yakında
Beymen ve Çarşı Mağazaları'nda satışa sunulacak.
Cem Boyner, patronlar klubü TÜSİAD'da başkanlık da yapmış bir işadamı. Ama kamuoyu O'nu, Yeni Demokrasi Hareketi (YDH) Partisi'ni kurmasıyla, bir dönem bu partinin lideri olmasıyla daha yakından tanıdı. Tam demokrasi, Kürt sorununa yaklaşımı, cesareti ve bir o kadar da iddialı söylemleri hafızalarda.
Siyasette kısa sürede pes eden Cem Boyner'e son zamanlarda, politikaya tekrar girmesi yönünde teklifler geliyor. Hatta Demokrat Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk öyle iddialı ki ‘‘Kesin Boyner'i saflarımıza alacağız’’ diyor.
Cem Boyner, siyasete dönecek mi?
‘‘Siyaset defterini kapattım. Türkiye'de şu anda yaşadığımız çifte standartlar, söylediklerimizin hepsinin anlaşılmasına engel. Bunları yapmaya hazır olmayacak gibi... Şimdi işe yarayabileceğim bir yerdeyim’’ diyor.
Boyner, şimdi siyasete karamsar ve yılgın yaklaşıyor ama ben O'nun bu defteri kapattığını sanmıyorum.
Cem Boyner'e, o çok sevdiği Og Mandina'nun kitabından küçük bir pasaj okuyorum:
‘‘Şimdi harekete geçeceğim. Başarı beklemez. Eğer ertelersem, başkasıyla nişanlanır ve onu ebediyen kaybederim. Şimdi zamanı. Şimdi yeri. Ve işte ben. Şimdi harekete geçeceğim.’’
Yeniden kazanalım
Tetra Pak A.Ş.'nin, doğa dengesini koruma, daha uzun süreler yaşanabilecek bir dünya için yürüttüğü bir kampanya var. İki yıldır süren ‘‘Yeniden Kazanma Postası Kampanyası’’yla ekolojik, ekonomik ve sosyal yararı gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Kullanılmış atık miktarını azaltma, kullanılmış karton içecek kutularını yardıma muhtaç çocuklar için değerlendirme çabasındalar.
Kampanya büyük destek buluyor. Çok önemli mesafeler katedildi. Halen sürmekte olan kampanya çerçevesinde İstanbul, Ankara ve İzmir'de 186 kumbara faal durumda. 200 bin dolarlık yatırımla kurulan Yekaş Yeniden Kazanma ve Ticaret ve Sanayi A.Ş., yalnızca kampanya çerçevesinde toplanan kutuları değil, belediyelerce toplanan tonlarca karton içeçek kutularını satın alarak plaka haline getiriyor. Sunta benzeri bu plakalardan üretilen çeşitli mobilyalar, ülkenin dört bir yanındaki yardıma muhtaç çocukların yurt ve yuvalarına armağan ediliyor. Okullara masa, sıra, kütaphane yapılıyor. Ayrıca bu kampanyadan yaratılan getiriyle, çocuk yuvalarına uydu antenler, TV'ler, zihinsel özürlü çocuklara tıbbı malzemeler gibi daha nice yardımlar...
Tetra Pak Türkiye Genel Müdürü Jerome Bayle, bu yılın muhtemelen sonbahar aylarında anlamlı bir projeye daha imza atmaya hazırlanıyor. Türkiye'nin her ilinden bir öğrencinin katılımıyla, İstanbul'da, ''Daha iyi bir çevre, daha güzel bir yaşam için'' adıyla bir çocuk konferansı bu.
Yeniden kazanalım... Başta yardıma muhtaç çocuklarımız olmak üzere yarınlarımız, doğanın dengesi için kullanılmış atık miktarını azaltma çabalarına yardımcı olmaya devam edelim...
Paylaş