Bay Toscani, bu fotoğrafı reklamda kullanacak mısın?

Oya BERBEROĞLU
Haberin Devamı

İtalyan tekstil, hazır giyim firması Benetton'ın reklamları, afişleri bütün dünyada çoğu zaman olay olur... Bu reklamları Oliviero Toscani yaratır... Benetton'un Colors dergisinde de dünyanın çeşitli noktalarından çarpıcı fotoğraflar yayınlanır...

Kimi gün kemikleri sayılan aç çocuklar, kimi zaman Afrika'dan korkunç ceset görüntüleri koyarlar dergilerine... Hem ilanlarında, hem dergilerinde tüm dünyaya insanlık dersi verirler... Evet Bay Toscani, şimdi bir kez daha size iş düşüyor.

Bir insanlık dersini de teröre karşı tavırla ortaya koyun. Kundaktaki bebe cesetlerini ilanlarınızda, derginizde kullanıp kendi ulusunuza, yani çetebaşı Apo'yu önemli bir misafirmişcesine ağırlayan İtalya'ya, Hükümetinize ithaf edin. İşte o zaman şimdiye kadarki insanlık derslerinizi gerçekliği daha iyi anlaşılacak.

İki çift lafım da İtalya'nın Corriere Della Sera gazetesine olacak. Bu gazetede kısa bir süre önce bazı Türk işçi çocukların fotoğrafları yayınlandı.

Boyner Grubu, İtalyan Benetton için Türkiye'de üretim yapıyor. Boyner Grubu'nun bu açıdan fason üretim yaptırdığı Bermuda firması da. İşte sözünü ettiğim fotoğraf ve haber Bermuda firmasında küçük çocukların kaçak işçi olarak çalıştırıldığı iddiasını içeriyordu. İtalyan kamuoyu ayağa kalkmıştı...

Boyner Holding Başkanı Cem Boyner, basın toplantısıyla bu iddiayı yalanladı. Benetton yetkilileri de öyle. İtalya'nın resmi tv kanalındaki Pinokyo adlı tartışma programında Benetton ve Boyner, küçük yaşta kaçak işçi çalıştırmadıklarını savunmak zorunda kalmışlardı. Kuşkusuz hepimiz, çocuk işçi çalıştırmaya, kaçak işçi çalıştırmaya karşıyız. Şimdi Corriere Della Sera gazetesinden PKK terörüne kurban olmuş, hayatları başlamadan söndürülmüş bebeklerin, çocukların fotoğrafını yayınlamasını bekliyoruz.

Unutmayın, terör sadece Türkiye'nin değil insanlığın sorunu.

Malki'de çek soruşturması

Tefeci Nesim Malki cinayetinden sonra tek bir gecede 700 trilyonun el değiştirdiğini öğrenen Başbakan Mesut Yılmaz hayrete düşmüştü...

Başbakanlık Teftiş Kurulu da hemen soruşturmaya geçti.

Şu sıralar bankalara, Malki'ye aldığı krediler için teminat yardımında bulunan, Malki çekleriyle kredi alan, havale çıkaran veya kabul eden müşterileri soruluyor. Kısa sürede yanıt isteniyor.

Bu yolla Nesim Malki'yi hem sağlığında, hem de öldürülmesinden sonra saran sır perdesi, paranın izini sürerek kaldırılmaya çalışılıyor.

İncelemelerini tamamlayan bankalar da Teftiş Kurulu'na raporlarını göndermeye başladılar.

Soruşturmanın amacı belli...

Eğer bir işadamı, Malki'nin çekiyle bankaya başvurup kredi alıyorsa, devlet, ‘‘Aranızda nasıl bir ticaret vardı?’’ diye soracak. Yok Malki bir işadamının çekiyle kredi kullanmışsa, o işadamı, ‘‘Yoksa Malki'den borç alıp karşılığında teminat mı gösterdiniz?’’ sorusunun yanıtını vermek zorunda kalacak.

Malki vasıtasıyla kara para zincirindeki halkalar ortaya çıkarılabilecek.

Zaten kayıtdışı ekonomi daralmadan kara paranın payını ve izini sürmek mümkün değil.

O yüzden önümüzdeki süreçte iş dünyasında önemli bir dönemeç katedileceğe benziyor.

Kayıt dışı çalışanlar kayda geçmek zorunda kalacak, kara paracılar tasfiye olacak...

Roma'ya iş görüşmesine gidince

Salı akşamı gazetede arkadaşlarla İtalya ve Apo değerlendirmesi yaparken telefonum çaldı. Arayan, Süzer Holding Başkan Yardımcısı Hasan Kılavuz'du. Apo ve İtalya ile yatıp kalktığımız için, ‘‘Hayrola yoksa Roma'da mısınız, Apo'yu mu getiriyorsunuz?’’ diye şaka yaptım. Meğer Roma'dan geliyor, Ankara uçağı için İstanbul havaalanında bekliyormuş. Havadayken önemli birşeyler oldu mu diye merak etmiş. Ben de onun izlenimlerini aldım.

Kılavuz, geçen hafta İtalyan partnerleriyle tarıma dayalı sanayii ve hayvancılık yatırımlarının müzakeresi için Roma'ya gitmiş. Tabii yakın arkadaşı, kendisi gibi fanatik Fenerbahçeli Büyükelçi İnal Batu'yla da beraber olmuş geçen cuma günü. (Tam o tarihi gün) Hasan Bey elçilikten ayrıldıktan hemen sonra Ankara'dan bir gazeteci arkadaşı Kılavuz'u aramış ve ‘‘Apo Roma'da yakalanmış, siz orada bir şeyler duydunuz mu?’’ diye. Kılavuz da ‘‘Vay canına doğru mu gerçekten? Şimdi Büyükelçi'nin yanından çıktım öyle bir şey duymadım ’’demiş. Ve hemen Batu'yu aramış. Batu'nun sekreteri, İnal Bey'in Ankara ile görüştüğünü, haberin kendilerine yeni geldiğini, doğru olup olmadığını araştırdıklarını aktarmış.

Orada işadamlarıyla, bazı milletvekilleriyle görüşmelerinde, Apo'yu konuşup konuşmadıklarını sordum. Hasan Bey, ‘‘Benim görüştüklerim Apo'yu tanımıyorlar bile. Ortaklarımız tabii terörü tasvip etmiyorlar. Bölücü başının İtalya'da saklanması halinde projelerin askıya alınabileceğini anlattım. Yeşiller partisinin etkisi büyük. Bence tezgah önceden kurulmuş. Orada Kürt köyleri bile oluşturulmuş’’ diyor.

Şerrefsizlere var da bize yok mu?

Mahsun Kırmızıgül'ün ortak olduğu Prestij Müzik şirketinin Emlakbank'tan 6.5 milyon dolar kredi istediğini, ancak bankanın teminatları yetersiz bulduğu için bu krediye sıcak yaklaşmadığını yazmıştım. Zaten kredi talebi yazıdan birkaç gün önce reddedilmiş.

O yazıdaki amacım sanatçı Kırmızıgül'ün şirketinin kredi istemini eleştirmek değil, niçin herkesin Emlak Bankası'nın kapısına dayandığını anlatmaya çalışmaktı. Bu memlekette sadece kamu bankaları mı var?

Kamu bankalarının siyasi etkilerle para dağıtması ve batırması gerçeğini vurgulamak, Prestij Müzik şirketinin teminatları için gösterilen hassasiyetin diğer malum kredi müşterileri için de gösterilmesi gereğinin altını çizmekti esas olan. Bu bankaların özelleştirilmesi gerçeğinin kaçınılmazlığıydı anlatmak istediğim. Mahsun Kırmızıgül, bu yazıdan, ‘‘moral konseri’’ detayından çok alınmış. ‘‘Bizim kredi istemeye hakkımız yok mu?’’ diye soruyor. Kırmızıgül, ‘‘Şerefsizlere kredi veriyorlar, ülkeyi dolandıranlara kredi açıyorlar. Onlara var ama bize, bizim gibi şereflilere, sanatçılara yok öyle mi? Bu mu doğru olan’’ diye isyanlarda...

Mahsun Kırmızıgül, dünyanın en büyük müzik stüdyolarını kuracaklarını, şimdiye kadar 10 milyon dolarlık yatırım yaptıklarını, yüksek teknoloji müzik aletlerini ABD, İngiltere ve Japonya'dan ithal edeceklerini anlatıyor. Teminat konusunda ise Kırmızıgül, ‘‘Mahsun Kırmızıgül adı teminattır. Bizim şirketimizin sanatçılarının adı teminattır. Mustafa Sandal, Haluk Levent, Yavuz Bingöl, Adnan Şenses, Edip Akbayram, Alişan, Onur, Özcan Deniz, Kibariye, Ceylan, Seher Dilova, Ercan Saatçi gibi 60 sanatçımız var. Bu isimler teminattır’’ diyor. Mahsun Kırmızıgül, kuracakları stüdyolarda dünya sanatçılarının da çalışacağını bir ülkenin müziğinin de çok önemli bir dış tanıtım olduğunu anlatıyor. Kırmızıgül, ‘‘'90'lı yıllarda bir Mahsun vardı, müzik sektörüne bu hizmeti sundu, bu cesareti gösterdi diye anılmak’’ istediğini vurguluyor.Bakan Yıldırım Aktuna ve Emlakbank Gene Müdürü Erdin Arı ile görüşüp projesini anlatan Kırmızıgül, kredi talebini teminatlarıyla yineleyecek sanırım.Önemli olan kredilerin doğru ve gerekli yatırımlara gitmesi. İşleyişin dürüst olması. Batakçıların değil de hak edenlerin kazanması.



Yazarın Tüm Yazıları