Paylaş
ANTALYA’dan yazan okurum S.D., “Eşim bana boşanma davası açtıktan iki gün sonra sevgilisinin evine taşındı. Birlikte yaşıyorlar. Bana da ‘Biz ayrıldık. Dava sürüyor. Seni aldatmış olmuyorum’ diyor. Sadakat yükümlülüğü boşanma davası açılınca sona eriyor mu? Hukuken ne yapabilirim. Gözümün önünde beni aldattığı, onurum kırıldığı için dava açıp tazminat talep edebilir miyim?” diye soruyor.
Okurum S.D.’nin sorusunu, Türk Medeni Kanunu (TMK) ve Yargıtay’ın bu konudaki içtihatları ışığında yanıtlamak istiyorum.
Kural olarak boşanma davalarında, davanın açıldığı tarihten sonra meydana gelen olaylar tartışılmıyor ve hükme de esas alınamıyor. Ancak Yargıtay, boşanma davalarında eşlerin birbirine karşı sadakat yükümlülüğü açısından bu ilkenin tam tersi görüşü benimsiyor. Nedeni de şöyle:
TMK: EŞLER SADIK KALMAK ZORUNDA
TMK’nın “Haklar ve Yükümlülükler” başlıklı 185. maddesinde, “Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler. Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar” düzenlemesi yer alıyor.
YARGITAY: KUSURLU EYLEM
Özetle, TMK 185/3’e göre eşlerin sadakat yükümlülüğü “evlilik birliği süresince” devam ediyor. Her ne kadar boşanma davası açılmışsa bile Yargıtay, evlilik birliğinin hukuken devam ettiği olgusundan hareketle, davadan sonra meydana gelse bile eşlerin başkaları ile olan cinsel ilişkilerini “sadakat yükümlülüğüne aykırı” görüyor ve “kusurlu eylem” olarak kabul ediyor. Boşanma davası açıldıktan sonra ve devam ederken gerçekleşen sadakatsizlik bu nedenle ayrı dava konusu yapılabiliyor.
DAVA AÇILDI DİYE SADAKAT BİTMEZ
S.D.’nin eşinin savunduğu gibi ya da sanılanın aksine Yargıtay’ın “Sadakat yükümlülüğü boşanma davası açılınca biter” şeklinde bir kararı ve bu konuda bir kanuni düzenleme de yok. Eşlerin sadakat yükümlülüğü ancak mahkeme tarafından verilen boşanma kararının kesinleşmesi ya da temyiz edilmesi halinde temyizden geçmesiyle birlikte sona eriyor. Evlilik resmi olarak devam ettiği sürece sadakat yükümlülüğünün sona erdiği tek bir an bile bulunmuyor.
Okurum S.D.’nin de konusunda uzman bir avukattan yardım alarak, kocasının boşanma davası sürerken kendisini aldattığı için ayrı bir dava açması ve tazminat talep edebilmesi mümkün.
İKİ KARDEŞ AYRILABİLİR Mİ?
Diyarbakır’dan yazan A.D. adlı kadın okurum, 2 yaşında oğlu ve 4 yaşında kızı bulunduğunu, boşanmak üzere olduğu eşinin sadece oğlunu istediğini, mahkemenin iki küçük kardeşi birbirinden ayıracak bir karar verip vermeyeceğini merak ediyor. A.D., “Ben kendi işyerimde çalışıyorum, maddi durumun yerinde. Annem ve babamla birlikte yaşıyorum. Çocuklarıma annem bakıyor. Eşim beni, velayetini alıp küçük oğlumu bir daha göstermemekle tehdit ediyor. Mahkeme iki kardeşi ayıracak şekilde velayet düzenlemesi yapabilir mi?” diye soruyor.
ZARARI DAHA DA ARTTIRMAYIN
A.D.’ye yanıtım haklı bir sebep olmadığı sürece kardeşleri ayıracak şekilde bir velayet düzenlemesi yapılmayacağı şeklinde. Önerim de boşanma ve aile hukuku konusunda uzman bir avukattan yardım alarak boşanma davasını sürdürmesi. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur Gençcan’ın A.D.’nin bu sorusuna yanıt niteliğinde ve mahkemeleri uyaran paylaşımı da şöyle: “Boşanma halinde haklı sebepler bulunmadıkça kardeşler ayrılmayacak şekilde velayet düzenlemesi yapılmalıdır. Gerekçe şudur: Bir çocuğa anne ve babasının neden boşandıklarını belki anlatabilirsiniz, ne var ki boşanma sonucu kardeşinden neden ayrılmak zorunda kaldığını izah edemezsiniz. Anne-baba ayrılması ile olası ayrılık anksiyetesine bir de kardeş ayrılığını ekleyerek zararı arttırmayınız.”
Paylaş