Bu hafta siz okurlarımdan gelen sorular ışığında, bir siteden daire ve dükkân alırken gelecekte sorun yaşamamak için nelere dikkat etmeniz gerektiğini yazdım. İstanbul Barosu avukatlarından kat mülkiyeti hukuku uzmanı avukat Mustafa Şeref Kısacık’ın değerlendirmeleri ve sorularınıza yanıtları şöyle:
“Son 15-20 yıldır çok sayıda bağımsız bölümden oluşan, sınırları içinde okulu, karakolu olan siteler yaşamımıza girdi. Binlerce konuttan oluşan devasa siteler var. Küçük ilçelerde bile yüzlerce konuttan oluşan siteler artık yaşamızın bir parçası haline geldi. Borç harç, kredi kullanarak bir siteden daire aldık diye sevinirken, kendimizi büyük bir kaos ortamında buluyoruz. Bu sitelerin yönetimi de sorunlar yumağı olarak karşımıza çıkıyor. Çoğu zaman bu sorunlarla baş edemiyoruz. Ev mi aldık dert mi, anlayamıyoruz, evimizden soğuyoruz. Huzurumuz kaçıyor.
BİNMEDİĞİNİZ ASANSÖRÜN PARASINI ÖDÜYORSUNUZ
Aidatlar çok fahiş diye yakınıyoruz. Zemin kattan 1 artı 1 daire alıp hiç binmediğiniz asansörün, belki hiç girmediğiniz havuzun giderlerini ödemek zorunda kalıyorsunuz. Yönetime çöreklenen kişiler yıllarca Genel Kurul (GK) yapmıyor. Kafalarına göre siteyi yönetiyorlar. Aidatları istedikleri gibi fahiş şekilde artırıyorlar.
YÖNETİMİ DEĞİŞTİRMEK MÜMKÜN OLMUYOR
GK yapmadıkları gibi topladıkları paranın hesabını da vermiyorlar. GK yapılsa bile hep aynı kişiler yönetici seçiliyor. Biz kimseyi tanımadığımız için yönetime aday olsak bile yine onlar kazanıyorlar. Toplantıya gelemeyen maliklerden topladıkları vekâletnamelerle seçimi hep aynı yönetim sürekli kazanıyor.
GEÇİCİ DİYEREK YILLARCA GK YAPMIYORLAR
İNTERKOM ÇALIŞMIYOR YAPTIRIMI YOK MU?
Okur Ç.E.: Şubat 2022’de bir siteye taşındım. Neredeyse o tarihten beri interkom sistemi çalışmıyor. Yönetimle görüştüm, “Acil durumda en azından güvenlik mobil hattı olmalı” diye uyardım. Bana verilen cevap “Evinize saldırı mı oldu? Acil durum varsa asansöre binip aşağıya inin” oldu. Ben de “Sağlık sorunu olabilir, düşüp bacağımı kırabilirim, tek yaşıyorum” dedim. Kıyametler koptu. Geçen hafta gelip tableti söktüler. 23 iş günü servis süresi varmış. Ben bu hizmetleri almak için aidat ödüyorum. Havuzu, fitnessı zaten kullanmıyorum ama güvenlik benim için önemli. 432 daireli sitede sadece 4 Türk oturuyor. Bana vermedikleri hizmetin bedelini ödüyorum. Yönetimin sorumluluğu ve bu konuda bir yaptırım yok mu?
Avukat Kısacık: Okurun sorusunu yanıtlamadan önce sözünü ettiği interkom sisteminden kısaca bahsetmeliyiz. İnterkom sistemi, diafon sistemi ile aynı işleve sahip olan ancak o sisteme göre daha fonksiyonel bir yapıya sahip olan bir sistemdir. Bu sistemle, daireler arası sesli/görüntülü görüşme yapılabilir. Site yönetimiyle/site güvenlik görevlileri ile haberleşme yapılabilir. Apartmana, siteye şüpheli kişilerin girişi engellenebilir. Hırsız alarm sistemleriyle, akıllı ev otomasyon sistemleri ile uyumlu çalışabilir ve uzaktan yönetilebilir.
Bu açıklamalardan sonra okur Ç.E’nin sorusunu yanıtlarsak; site yönetimleri tüm site sakinlerine eşit hizmet vermek zorundadırlar. Eğer sitenin genelinde sistemsel bir arıza varsa olabilecek en kısa zamanda giderilmesi gerekir. Sadece bir kişinin evinde bir arıza varsa ve bu arıza site sakininin kendi kullanım hatasından kaynaklanmışsa onarım giderlerini ilgili site sakinleri öder.
SİTE YÖNETİMİ DOĞACAK ZARARDAN SORUMLU OLUR
Herhangi bir kullanım hatası yoksa sorunu site yönetiminin gidermesi gerekir. Okurun durumu bildirmesiyle birlikte site yönetiminin sorunla derhal ilgilenmesi, ilgili firmayı arayarak, mümkün olan en kısa sürede bakım-onarımı yaptırması gerekir. Aksi halde, doğabilecek zararlardan site yönetimi sorumlu olur. Ancak, site yönetimi ilgilendiği halde, sorun hemen giderilemiyorsa, onarımın yapılabilmesi için zamana ihtiyaç varsa örneğin yurtdışından parça bekleniyorsa yapacak da başka bir şey yoksa, artık yönetim sorumlu tutulamaz.
Avukat Kısacık’a göre her isteyen, istediği gibi ortak yerleri kullanamaz, kendi evine katamaz. Bir daire malikinin ortak alandaki bir yeri banyo yapmak veya başka amaçla kullanmak için dairesine katması Kat Mülkiyeti Kanunu’na uygun değildir. Ortak alan, yer ve tesislerin kiraya verilmesi için Kat Malikleri Kurulu’nda oybirliğiyle karar alınması şarttır.
Apartman ve sitelerde ortak alanların kullanımı ve kiraya verilmesi konusunda çok sayıda soru geliyor. Önce okur U.Ö.’nün benzer soruları özetleyen örnek sorusu:
ELEKTRİK ODASI 25 YILLIĞINA KİRALANABİLİR Mİ
“Oturduğumuz sitenin bloklarından birinin zemin katındaki elektrik odasının 13.5 metre karesi zemin kattaki daire sakinine, ‘yönetim değişse dahi sözleşmenin geçerliliği 25 sene etkilenmeyecek’ maddesi de konularak, temsilciler kurulu kararı ile kiralanmış.
ORTAK ALAN KATILIP EBEVEYN BANYOSU YAPTIRILABİLİR Mİ
Bir daire sakini de oturduğu evin ebeveyn banyosu olmadığından ortak alandan ekleme yaparak, tadilatla banyo yapmış. Sorum şu: Bu temsilciler kurulunun kararı KMK 45 gereği tüm maliklerin oybirliği ile alması gerekmez miydi? Ayrıca bu daire sakininin söz konusu yeri kendi dairesine eklemesi de yasaya aykırı değil midir?”
HER İSTEYEN İSTEDİĞİ GİBİ ORTAK YERLERİ KULLANAMAZ
Sorularınızı kat mülkiyeti hukuku uzmanı avukat
Önce komşuları ile sorun yaşayan iki okurumun ilginç iki örnek sorusu:
T.G.C.: “Yan binamızdaki üst kat dairenin salonunda sabaha kadar açık bırakılan morg ışığı gibi bembeyaz ışık evimizin içine sızıyor. Perdeleri de çekmiyorlar. Kendi camıma karton koymak dahil ne yaptıysam çözüm olmadı. Evimde sanki televizyon ışığı gibi sabaha kadar parlayan bir ışık var. Sızan bu beyaz ışık yüzünden kaliteli uyku uyuyamaz oldum. Artık tahammül edemediğim bu beyaz ışığa karşı ne yapabilirim?”
CAMDAN ZEYTİN ÇEKİRDEĞİ ATIYOR
F.D.: “Ankara Yenimahalle’de iki yıldır kiracı olarak oturuyorum. Üst katımızda yönetici var. Apartman panosuna 5-6 maddede apartmanda uyulması gereken kuralları yazmış. Bu kurallara kendisi uymuyor. Kendisi, eşi ve kızıyla konuşup uyarmamıza rağmen sürekli balkondan, pencerelerden sofra bezi, nevresim gibi şeyleri çırpıyorlar. Yatak odası penceresinden zeytin çekirdekleri atıyorlar. Balkondan sofra bezi ve nevresim çırparlarken, 15 saniyelik bir video da çektim. Yenimahalle Belediyesi’ni aradım. Zabıtalar, ‘Sadece uyarabiliriz, başka bir yaptırım gücümüz yok’ diyerek gittiler. Karakola da gittim, sonuç alamadım. Nasıl bir yol izleyebilirim?” Sorunlu komşulara karşı ne yapılacağına ilişkin bu sorularınızı Kat Mülkiyeti Hukuku uzmanı İstanbul Barosu avukatlarından Mustafa Şeref Kısacık yanıtladı. Kısacık’ın, değerlendirmeleri bakın şöyle:
KOMŞULUK HUKUKU
“Kat Mülkiyeti Kanunu’nun (KMK) 18. maddesi ve Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 737. maddesi komşuların birbirlerine karşı sorumluluğunu, uymakla yükümlü oldukları kuralları belirlemektedir. Bitişik yan binadaki kişi de sizinle aynı binada oturmasa da komşularınızla aynı kurallara uymakla yükümlüdür. Bu iki düzenlemeyi bir arada ele alıp değerlendirirsek; evimizde/sitemizde, kendi bağımsız bölümümüzü, apartmanın ve sitenin ortak alan, yer ve tesislerini kullanırken birbirimizi/komşularımızı rahatsız etmemeye, başkasının hakkını çiğnememeye özen göstermemiz gerekir. Sadece malikler değil, kiracı veya başka sıfatla oturanlar da bu özeni göstermek zorundadırlar. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27 Eylül 2006 tarih esas 2006/1-551 K2006/597 sayılı kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 20 Ekim 2011 tarihli ve esas 2011/11469-10833 sayılı ve birçok kararı da bu yöndedir.
TAHAMMÜL
İkiz villa veya bitişik bahçeleri olan müstakil evlerde, bahçeli apartmanlarda oturan okurlarımdan, komşularının kuruyan ağaç ve bitkileri nedeniyle yaşadıkları sorunlara ilişkin çok sayıda soru geliyor. Önce, bu konuyu özetleyen iki örnek soru:
Soru: İkiz villalardan oluşan bir sitede sınırı ayıran çalı bitkilerini komşumuz kırdı. Çimlerin üzerine de kimyasal madde döktü. Bu komşumuza karşı ne yapabiliriz?
Soru: Müstakil bahçeli evde oturuyoruz. Yan komşumuzun kurumuş çam ağacının dökülen dikenleri, kurumuş yaprakları bizim evin oluklarını, balkon borularını tıkıyor. Balkonları kapattık. Bu defa da ağaçtan dökülen kurumuş parçalar yüzünden balkon camları kapanmıyor. Ağacı kesmesini defalarca rica ettik. Kesmiyor da budamıyor da. Tartışma çıkarıyor. Onun bahçesindeki kurumuş çam ağacını zarar verdiği için biz kestirebilir miyiz?
Bu sorularınızı, kat mülkiyeti hukuku uzmanı İstanbul Barosu avukatlarından Mustafa Şeref Kısacık’a ilettim. Avukat Kısacık’a göre, komşuya ait ağaçları, çalı tarzı bitkileri kurusalar bile izinleri olmadan kesemezsiniz. Türk Medeni Kanunu’nun 740. maddesine göre sadece komşunuzun ağacının dalları sizin mülkünüze sarkıyorsa ancak sarkan dalları kestirmeniz mümkün. Sarkmayan dallara dokunamazsınız. Komşunun ağacını kökünden kesmek gibi bir hakkınız ise yok.
‘MANZARAMI KAPATIYOR’ DİYEMEZSİNİZ
Havuz yaptırmak ya da deniz manzarasını kapattığı için komşunun ağaçlarını kestirmeyi de budatmayı da düşünmeyin. Komşunun ağacını iznini almadan kestirirseniz, şikâyeti halinde, “Mala zarar vermek”ten sanık olabilirsiniz. Yargıtay içtihatlarına göre komşunuzun ağacını kökünden keserseniz, suçun nitelikli hali olan Türk Ceza Kanunu’nun 152. maddesindeki “Nitelikli mala zarar verme suçu”ndan sanık olma ve cezalandırılma tehlikesi ile karşı karşıya kalabilirsiniz. Bu maddede dikili ağaç, fidan veya bağ çubuğunu söken failin 1 yıldan 4 yıla kadar hapisle cezalandırılması hükmü yer alıyor. Sorudaki gibi çit olarak kullanılan çalı bitkilerinin kimyasal dökülerek, kurutulması konusunda suç duyurusunda bulunulabilir. Sonrasında o komşunuza dava açılabilir. Avukat Kısacık’ın, sorularınıza ilişkin ayrıntılı değerlendirmeleri bakın şöyle:
ÇİT KURUP DİKEBİLİRSİNİZ
Pandeminin etkileri nedeniyle hâlâ sıfır araç bulmakta sıkıntı yaşayan tüketiciler mecburen ikinci el araçlara yöneliyorlar. İkinci el araçlara sıfır araçlardan daha yüksek fiyatlar istenirken, “hasarlı” hatta “pert kaydı” olan araçlar, kötü niyetli kişiler tarafından “sıfır” ya da “hasarsız” diye satılabiliyor. İkinci el araçların kilometresi ile oynanıyor. Tüketicinin kandırıldığı çoğu zaman serviste ya da araç muayenesinde ortaya çıkıyor. Bu sorunlarla karşılaşmamak için, ikinci el araç satın alırken tüketiciler nelere dikkat etmeli? Kandırılıp zarara uğratılan mağdur tüketiciler ne yapmalı? Önce iki örnek okur sorusu:
ARACIN PERT KAYDI VAR
Z.F.: Bir hafta önce iki hafif hasarı olduğu belirtilen bir araç aldım. Bir hafta sonra servise gittim. Arabanın pert kaydı olduğunu söylediler. Airbag patlaması ve ön kaput değişimi varmış. Satan kişi bana söylemedi. Bilmeden aldım. Arabayı iade etmek istiyorum. Hukuki olarak mümkün mü?
KİLOMETRESİYLE OYNANMIŞ
E.E.: Üç ay önce galeriden araba aldık. Muayenede bir anormallik olduğu ortaya çıktı. İki yıl önce yüksek olan kilometre iki yıl sonra düşük görünüyor. Araç muayeneden geçmedi. Satan galerici, “Geri getirin alayım” diyor. Ne yapmalıyız?
Bu ve benzer sorularınızı tüketici hukuku uzmanı Türkiye Barolar Birliği Tüketici Hakları Komisyonu Sekreteri ve İstanbul Barosu Tüketici Hakları Ve Rekabet Hukuku Merkezi Başkanı avukat Şevda Şensoy ile Türkiye Barolar Birliği Tüketici Hakları Komisyonu Üyesi ve İstanbul Barosu Tüketici Hakları Ve Rekabet Hukuku Merkezi Yürütme Kurulu üyesi avukat Alpcan Tekdemir yanıtladılar. İki uzman sorularınızı yanıtlarken, bakın hangi değerlendirmeleri yaptılar:
KANUN KİMİN YANINDA
Bazı okurlarım, bisiklet yolunda kullanılması gereken Martı’ların yoğun trafikte ve caddelerde kullanılmasından ve yayalara çarpıp kaçmalarından şikâyetçi. Polisin “Karayolunda elektrikli scooter kullanmak” suçundan ceza kesmesinin ise yetersiz kaldığını belirtiyorlar. Okurlarım, Martı’lara plaka takılması gerekip gerekmediğini ve Türk Ceza Kanunu (TCK) açısından Martı’nın sürücüsü kazaya karıştığında nasıl cezalandırıldığını da öğrenmek istiyor. Bu hafta siz okurlarımdan gelen scooter’larla ilgili bu soruları Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a ilettim. Bakan Bozdağ, Martı’lara plaka takılmasını isteyen okurlarımızı haklı buldu. Takipleri, bir suça karıştıklarında soruşturma ve diğer işlemler kolay yürütülebilmesi için Martı’lara plaka verilmesinin faydalı ve gerekli olduğunu söyledi. Bakan Bozdağ’ın, Martı’larla ilgili sorularınıza ilişkin değerlendirmeleri şöyle:
‘İÇİŞLERİ’NE İLETEYİM’
“Scooter’lar elektrikli araçlar ve plakaları yok. Mesela biçerdöverlerde var ama bunlarda plaka yok. Martı tabir edilen bu araçlara da plaka verilmesi gerekir. Bu araçlara plaka takılması hem kayıt altına alınmaları hem de takip bakımından faydalıdır. Plaka takılırsa Martı herhangi bir suça karıştığında; soruşturma ve diğer işlemler daha kolay yürütülür. Şu anda bu araçlarda plaka bulunmuyor. Kimin kullandığı, zarar ziyan verdiğinin tespiti güç oluyor. Çünkü kaza olduğu zaman bizde aracın ismi yazmıyor. Ben bu konuyu İçişleri Bakanlığı’mıza ileteyim. İçişleri’nin konusu. Onların yapacağı bir çalışma ama bizde bir çalışma yok.
EĞİTİM MERKEZİNE ÇİÇEK’İN ADI VERİLDİ
ADALET Bakanlığı’nın üçüncü eğitim merkezi 31 Mayıs’ta, Yozgat’ta açıldı. Benim de katıldığım törende merkeze bir başka ünlü Yozgatlı siyasetçinin ismi verildi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, törene gelen eski TBMM Başkanı, Adalet Bakanı ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Cemil Çiçek’in Yozgat’a ve Türkiye’ye büyük hizmetler yaptığını vurguladıktan sonra Yozgat Personel Eğitim Merkezi’ne Cemil Çiçek’in isminin verildiğini söyledi. Bu açıklama salondan büyük alkış aldı. Törende, Çiçek’in konuşmasındaki şu sözler de dikkat çekip alkış aldı: “Türkiye’de son 20 yılda en fazla değişime, dönüşüme uğrayan kurumların başında yargı hizmetleri geliyor. Yargıdaki fiziki imkânlar ile özlük hakları konusunda geçmişle kıyas edilemeyecek bir duruma gelindi. Biz bunları tabiri caizse denetimli serbestlik altında bir iktidar döneminde yaptık. Belki pazar günü sandıkta rey verildi ama pazartesi günü Ankara’da nelerle karşılaştığımızı bir Allah bilir, bir de biz biliriz.”
504 KİŞİLİK 12 DERSLİK
Ankara ve Rize’deki eğitim merkezlerinin ardından Yozgat Personel Eğitim Merkezi’nin temeli
İstanbul başta olmak üzere kiralardaki rekor artış, kiracıları zor duruma düşürdü. Ev sahipleri ile kiracıları karşı karşıya getirdi. Ev sahipleri, eski kiracılarının ödediği kiranın piyasanın ve enflasyonun çok altına kalmasından ve kiralarına ek zam yapamadıklarından şikâyetçi. Eski kiracılar, kira fiyatlarına ve ev sahiplerinin ek zam baskısına isyan ediyorlar. Bu hafta köşemi kiracı okurlarımdan gelen çok sayıdaki bu ve benzeri soruya ayırdım. Sorularınızı kira hukuku uzmanı avukat Olcay Göçüm’e ilettim. Sorularınız ve avukat Göçüm’ün yanıtları şöyle:
1) SATILAN EVDEKİ KİRACI ÇIKARTILABİLİR Mİ
E.K.: İstanbul’da kamuda çalışıyorum. 4 bin 250 TL maaş alıyorum. 2019 Nisan’da 1500 TL bedelle oturduğum evi tuttum. 2020’de ev sahibi pandemi dolasıyla zam yapmadı. 2021 Ocak’ta 100 TL artış yaptık. 2021 Eylül’de kiraya zam istedi ve 2000 TL üzerinde anlaştık. 15 gün sonra ev satıldı. Yeni ev sahibi aradı. 4 bin 500 TL istediğini söyledi. Kabul etmedim. Yeni ev sahibi “Ya ek zam yap ya çık” dedi.
Avukat Göçüm: Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 310. maddesine göre; yeni malik eski malikin kira sözleşmesinden kaynaklanan haklarına halef olur. Yani yeni malik, kiralanan taşınmazı satın almakla kira sözleşmesine taraf olur. “Evi ben satın aldım, istediğim şekilde kirayı artırırım” diyemez.
Olcay Göçüm
2) YENİ EV SAHİBİ EK ZAM YAPABİLİR Mİ