Unutkanlık veya bellek zayıflaması çok yaygın konuşulan bir konu oldu. Aslında biz zaten belleği çok güçlü olmayan bir milletiz.
Yani toplumsal hafızamız yeteri kadar güçlü değil. Yaşadıklarımızı, başımızdan geçenleri, eski hata ve yanlışlarımızı çabucak unutuveririz. Bellek gücümüzde son yıllarda daha da belirginleşen bir azalma var ama bu durum daha çok dalgınlıktan, dikkatsizlik, odaklanma bozuklukları ve kayıt hatalarından kaynaklanıyor. Çoğumuz iyi ve güçlü bir belleği olduğu halde bir sorun olduğunu sanıp, boşuna üzülüyor. Özellikle aşırı iş yükü, stres, depresyon, korku ve endişe belleğe bazen ciddi şakalar (!) yapabiliyor. Gerçek bellek kayıpları ile yalancı kayıpları birbirinden ayırmak her zaman kolay olmayabiliyor.
Bellek kaybının ne zaman Alzheimer hastalığının ya da başka türden bunamanın erken belirtisi olduğunu nasıl anlarsınız? İlerleyen bellek kaybı bunamanın işaretidir, ama son araştırmalar tek başına unutkanlığın Alzheimer hastalığının tek ölçüsü olmadığını gösteriyor. Harvard Tıp Okulu araştırmacıları sekiz farklı soruya verilen cevapların, kişilerdeki bellek zayıflığının aynı mı kalacağını, düşüş mü yoksa gelişme mi göstereceğini yüksek derecede doğrulukla tahmin ettiğini belirtiyorlar. İşte o sekiz soru! (*)
İŞTE O SORULAR
1. Problemleri ele almada gitgide artan şekilde güçlük çekiyor musunuz (örneğin problem çözmek veya plan yapmak için gitgide artan şekilde başkalarından mı medet umuyorsunuz)?
2. Araba kullanmanızda görme problemlerinin sonucu olmayan bir değişiklik var mı (örneğin daha fazla uyarı cezası, karar vermede zorlanma, vb.)?
3. Yargılarınız her zamankinden daha mı az isabetli?
4. Finansal konuları yönetmede artan şekilde güçlük çekiyor musunuz (örneğin çek defteri tutma, faturaları ödeme, karmaşık finansal kararlar alma)?
5. Acil durumlara müdahale ederken eskiye göre daha çok güçlük çekiyor musunuz? Tehlikeli kararlar aldığınız oldu mu?
6. Yemek pişirmek veya yeni aletlerin kullanılmasını öğrenmek gibi ev işlerinde eskiye göre daha çok güçlük çekiyor musunuz?
7. Hobilerinizle meşgul olma yeteneğinizde bir değişiklik oldu mu? Örneğin, zor hobilere ayırdığınız zaman azaldı mı? Oyunların kurallarına uymakta zorluk çekiyor musunuz? Daha mı az okuyorsunuz ya da okuduğunuzu anlamak için çoğu kez bir kere daha okumak zorunda kalıyor musunuz?
8. Tıraş olmak ya da duş yapmak için hatırlatıcıya ihtiyaç duyuyor musunuz?
Puanlama: Bu soruların hepsine evet yanıtı veren kişilerde üç yıl içinde Alzheimer hastalığı gelişme olasılığı en yüksek bulunmuş.
Bu testin amacı, sizde daha ileri değerlendirme gerektiren bazı belirtilerin olup olmadığını belirlemeye çalışmaktır, bir bellek bozukluğu tanısı koymak değildir.
Harvardlı uzmanlar bu sorulardan dördüne veya daha çoğuna evet yanıtı verdiyseniz doktorunuzla görüşmenizin yararlı olacağını düşünüyorlar.
Belleğiniz özellikle yetmişli, seksenli yaşlardan sonra size çok ama çok lazım olacak.
Kişisel ihtiyaçlarınızı görebilmenizi, kendi kendinize yetebilmeyi, bilgi ve birikimlerinizi çocuklarınız ve torunlarınıza aktarabilmenizi, elinizdeki üç-beş kuruşu yönetebilmenizi sağlayacak. Benim önerim bellek sorunlarınızı ciddiye almanız ama endişeye, korkuya kapılmamanızdır. (*)
(*): Dr. P. Nelson- Susan Gilbert / Belleğinizi nasıl güçlendirebilirsiniz? / Optimist yayınları: Okumanızı öneriyorum! Test bu kitaptan aktarılmıştır.
Kemik yoğunluğu testi ne işe yarar
Özel bir X ışını yardımıyla kemikte kalsiyum ve diğer minerallerin miktarını ölçmeye kemik yoğunluğu testi denir. Kemikteki mineral miktarı ne kadar fazla ise, kemik o kadar yoğun olur ve kemik ne kadar yoğunsa, o kadar sağlam olur, sonuçta kırılması zorlaşır. Doktorlar kemik yoğunluğunu kemik erimesinin miktarını ölçmekte kullanırlar. Amerikan Koruyucu Hekimlik Birliği kemik ölçülmesini rutin olarak 65 yaş üzerinde veya 60 yaş ama kemik erimesi riski varsa önermektedir. Bununla birlikte, kemik erimesi riski olanlarda ölçümlere daha erken başlanabilir.
Bilimsel çalışmalar testin hangi sıklıkla yapılması gerektiğini henüz net olarak belirleyememiştir. Ancak, kemik yoğunluğundaki değişimin en iyi ölçülebilmesi için 2 yıl gibi bir sürenin geçmesi gerekmektedir. Kendi tıbbi geçmişiniz ve kemik erimesi riskinize bakarak bu sürelere doktorunuzun karar vermesi en doğrusudur. Yaşın ilerlemesi, zayıf olma, paratiroid hastalıkları, geçmişindeki kemik kırıkları veya ailede kemik erimesi geçmişi ve bazı ilaçlar kemik erimesi riskini artırırlar.
Diziniz yağmuru önceden nasıl hissediyor
Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yapılan bir çalışma romatizmalı hastaların yağmurun ne zaman yağacağını önceden tahmin edebilmelerinin nedeni olabilecek bulgular ortaya koymuş. Doç. Dr. Halis Süleyman ve arkadaşları yağmur öncesi dönemde romatizmalı eklemlerde yangısal süreçlerin hızlandığını, bunun da bu dönemlerde kortizon hormonunun azalmasıyla ilgili olabileceğini düşündüren bulgular elde etmişler.
Araştırmayı daha farklı alanlara kaydıracaklarını söyleyen bilim adamlarının bulguları bugüne kadar akla takılan pek çok soruyu aydınlatacak gibi görünüyor.
Gençlere yatırım geleceğe yatırımdır
Beslenmenin zihinsel etkinlikler üzerine olumlu etkisi ve katkısı tartışılmaz! Öğlen tatiline kadar derslerde başarılı bir performans sergilemek isteyen öğrencilerin kahvaltıyı es geçmeleri söz konusu bile olmamalı! Özellikle "yavaş" etki eden şekerler yani "glisemik endeks"i düşük gıdalar (tam tahıl ekmeği, gevrekler, pirinç, makarna vb...) beynin en önemli enerji kaynağıdır. Ancak, beynin daha iyi çalışabilmesi için başka besin ve desteklere de gereksinimi vardır.
Omega 3, nöronlar için vazgeçilmez!: Her gün bir çorba kaşığı bitkisel yağ (kolza, fındık vb...) ve haftada iki kez balık (hamsi, sardalya, somon, ton vb.) ile bu gereksinim karşılanabilir.
B vitaminleri dikkati artırır: Tam tahıllar, taze ve kurutulmuş sebzeler, kuru meyveler, yumurta sarısı iyi birer B vitamini kaynağıdır.
Beyin oksijen, su ve şekerle çalışır: Beyne oksijeni taşıyan demirdir. Beslenme düzeni içerisinde kırmızı et, bakliyat, tahıllar gibi demir kaynakları da dengeli bir şekilde yer almalıdır.
Konsantre olmak için su: Bir ilköğretim öğrencisinin yaklaşık 40 dakika dikkatini toplaması yeterli süre olarak kabul edilir. Bu durum göz önünde bulundurularak ders süreleri ayarlanır. Ancak, bedensel gereksinimleri yeterince karşılanmamış çocuklar çabuk yorulurlar ve konsantrasyonlarını yitirirler. "Dehidratasyon" (susuz kalma) beynin işlevlerini bozar ve dikkati azaltır. Çocuklara günde sekiz-on bardak su tüketmeleri konusunda eğitim ve destek vermelidir.
Hiçbir konuda olmadığı üzere beslenme konusunda da "dayatıcı" tutum izlemeden, bıkıp usanmadan anlatarak, ayrıntılarıyla açıklayarak, örneklerle zenginleştirerek genç beyinleri ve sahiplerini geleceğe hazırlamalıyız.
Plastik kaplara dikkat
"Plastik kaplar kanserojenik olabilir mi?" sorusu henüz yanıtlanmış değil ama poşetten su kabına, yağ kabından yoğurt, peynir gibi yiyeceklere kadar pek çok yiyeceği muhafazada kullandığımız plastik kapların son yıllarda yaşanan kanser patlaması ile ilişkili olabileceğini düşünenlerin sayısı bir hayli fazla.
Özellikle üretim esnasında besinin içine konduğu kaplarla yiyecekler arasında kimyasal reaksiyonların ortaya çıkabileceği, kanserojen maddelerin belirebileceği kuşkusu hálá sürüyor. Prensip olarak özellikle eskimiş plastik kaplarda satılan suları kullanmamakta, güneşte kalmış, tekrar tekrar kullanılmaktan harap hale gelmiş su damacanalarını satın almamakta yarar var.
DİYET GÜNLÜĞÜ
Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00
Diyetimde balığa yer vermek istiyorum ama tarif bakımından çok sınırlı bilgiye sahibim. Kızartma yapmak istemiyorum. Bu nedenle balık tüketimim az. Bir tarif verebilir misiniz?
Hafta sonu balık yapalım
Palamut yağlı bir balık olduğu için fırında pişirme yöntemi ile çok daha lezzetli olacaktır. İşte hafta sonu için güzel bir tarif:
Sebzeli palamut tarifi
Malzemeler (8 kişilik) (1 porsiyon 350 kalori)
á 1.5 kg palamut balığı á 3 çorba kaşığı zeytinyağı á 3 adet defneyaprağı á 3 su bardağı su á 1 adet kereviz á 4 adet domates á 1 adet soğan á 1 adet havuç á 1 adet limon á 1 demet maydanoz á karabiber á tuz
Yapılışı: Balıkları temizleyin, yıkayıp tuzladıktan sonra fırın tepsisine dizin. Sebzeleri ayıklayın, yıkayıp, iri parçalar halinde doğrayın, tuz, biber, zeytinyağı, su ve defne yapraklarını ilave edin. Orta hararetli ateşte sebzeler pişinceye dek kaynatın, ince delikli bir süzgeçten geçirip, balıkların üzerine boşaltın. Maydanozu kıyıp, üzerlerine serpin. Her bir balığın üzerine yarım limon dilimi koyun. Orta derecede ayarlanmış fırında 40-45 dakika kadar pişirip, bol roka, tere ve marul gibi yeşilliklerle servis yapın.
Migren diyeti
Ben zayıflama diyeti yapıyorum. Kilo kaybıyla ilgili sorunum yok ama migrenim olduğu için bazen çok ağrılarım oluyor. Bu diyet yaptığım için olabilir mi?
Uyguladığınız beslenme programını bilmiyorum ama bir beslenme uzmanı yardımıyla bu programı uyguluyorsanız dengesiz ve yetersiz bir program değildir. Kendi kendinize yapıyor iseniz düşük kalori veya dengesiz besleniyor olabilirisiniz. Bu da baş ağrılarınızı artırabilir. Bunun dışında bazı yiyeceklerin migren ağrılarını artırıcı özellikte olduğunu biliyoruz. Bu yiyecek ve içeceklerin etkisi kişiye özgü değişebilmekte olduğundan deneyerek sizi etkileyenleri bulabilirsiniz.
Migren ağısını tetikleyen yiyecekler sizin ağrı şiddetinizi de artırıyor olabilir:
á Kahve á Çikolata á Eski peynirler, süt, á Mayalı ürünler á Konserve ürünler á Kızarmış yiyecekler á Baharatlı yiyecekler á Fıstık á Alkol tüketimine dikkat edin
Ağrınızı azaltmak için
á Tetikleyen besin maddelerini azaltmaya özen gösterin.
á Size hangi besim maddesinin iyi gelmediğiniz bulmak için sebze-meyve içeren bir diyet yapın ve zararı olabilecekleri tek tek deneyin.
á Magnezyum ve B vitamini alımının yeterli olmasına özen gösterin.
á Diyetin kalorisini çok düşürmeyin, aç kalmamaya çalışın.