Hayatında ilk kez kilo vermeye karar veren biriyle karşılaştığımda (hele bir de o kişi çok fazla kiloluysa) düşüncelerimi söylerken de, yardımcı olmaya karar verirken de dikkatli davranırım.
Aynı özeni kliniğimdeki diğer arkadaşlarımdan da beklerim. Nedeni bu yolculuğun binbir diken ve sabotajcı ile dolu olduğunu bilmemdir. Bana göre bu yolculuğa çıkma kararını vermek, yani işin “niyet” kısmı, diyetin kendinden çok daha önemlidir. Kilo vermeye doğru niyet etmeden, yani iyi bir ruhsal-duygusal hazırlık yapmadan, doğrudan “diyet” ile başlamak süreci işi daha baştan sevimsiz ve çözümsüz hale getirebiliyor. Bu durumun birçok nedeni var. Örneğin hiç kimse sevdiği yiyeceklerden makul bir süre de olsa uzak kalmak istemiyor. Diyet yaparken yemekler ya da sosyalleşme ortamlarında işi bir parça salata, bir çorba ya da soda limon ile geçiştirmekten hoşlanmıyor. Sevdikleri lezzetlerden uzun süre ayrı kalmayı başaramıyor. Araya iş, ev, hayatın gelgitleri giriyor. Eğer “kararlı” değilseniz, projeniz yarım kalıyor.
MİDE-BEYİN OTOBANI
Ayrıca bu insanların çoğunda “mide-beyin” bağlantısı büyük otobanlardan farksız! Hatta bazılarının beyinleriyle mideleri arasında çift yönlü çalışan bir kırmızı telefon hattı bile olabiliyor. O hatlardan biri mideden beyne “açım, bir şeyler yesene” mesajları iletirken, diğeri beyinden mideye “en yağlılar, en şekerliler, en lezzetlilerdir”, “domatesi, salatalığı bırak, pizzaya, makarnaya dal!” tavsiyeleri veriyor. Kısacası diyeti yapmak, başlamaktan daha güç. Diyetler fazla uzayınca durum işkence haline de gelebiliyor. “Kronik diyetçilerin” daha diyet sözcüğünü duyar duymaz tüylerinin diken diken olması, diyetisyenleri aradığında kalplerinin güm güm çarpması, diyet uzmanlarını görünce yollarını değiştirmeleri bundandır!
NE YAPMALI?
Bence işe diyet yerine iyi niyet ve keyifle başlamalıdır. Zayıflamak değil, hafiflemek amaçlanmalıdır. “Niyet” sözcüğünün içine yeni bir yaşam tarzı yerleştirmeye çalışılmalıdır. Bu öyle bir yaşam tarzı değişimi olmalı ki, her şeyi yiyebildiğiniz ama ölçüleri biraz makul hale getirdiğiniz, eskisine oranla daha yavaş daha sakin yiyip sofranın dışında kalan zamanları ise kıpır kıpır yerinde duramayacak bir hızla geçirdiğiniz, her yemeği 20 dakikadan önce bitirmeyip, yatağa her gün 20 dakikadan fazla egzersiz yapmadan girmediğiniz yeni ve farklı, keyifli ve kalıcı bir hayatınız olsun! Eğer kilo sorununuza sonsuza kadar veda etmek istiyorsanız diyeti bırakın niyete odaklanın. Göreceksiniz daha kolay başaracaksınız. Göreceksiniz başarınız daha kalıcı olacak.
NOT ALIN
Ne, ne zaman nasıl kontrol edilmeli
? Kolesterol: İlk defa 20 yaşında, daha sonra her 5 yılda bir; 45 yaşından sonra ise yılda bir defa (eğer ailede yüksek kolesterolü olan varsa kolesterol düzeylerine daha erken ve daha sık) bakılmalıdır. ? Kan şekeri: İlk defa 20 yaşında, daha sonra 5 yılda bir; 45 yaşından sonra ise yılda bir defa (eğer ailede şeker hastası olan varsa kan şekeri düzeylerine daha erken ve daha sık bakılmalıdır.) ? İdrar incelemesi: 45 yaşına kadar iki yılda bir. 45 yaşından sonra her yıl. ? Gaitada gizli koni: 45?60 yaş arasında iki yılda bir. 60 yaşından sonra her yıl. ? PSA: Prostat kanseri tarama testi. Erkekler için 40 yaşından sonra yılda bir kez. ? PAP Testi: Kadınlar için. Üreme organı kanser tarama testi. Yılda bir kez. ? Akciğer grafisi: 40 yaşında sonra yılda bir kez. ? Mamografi: Kadınlar için. 45?60 yaş arasında iki yılda bir. 60 yaşından sonra yılda bir kez. ? Kan basıncı: Yılda bir kez veya ailede yüksek tansiyonu olan varsa, düzenli ve daha sık kontroller ? Prostat muayenesi: 45 yaşından sonra yılda bir kere (ürolog); ailede prostat öyküsü varsa, daha erken ve daha sık kontroller. Doktorunuzun PSA düzeyine bakmasına dikkat edin. ? Tam fizik muayene : (Aile hekimi). Yirmili yaşlarda yılda iki kere; otuzlu yaşlarda yılda üç kere; kırklı yaşlarda yılda dört kere; ellili yaşlarda yılda beş kere; 60 yaşından sonra yılda bir kere. ? Kalın bağırsak kanserini önleme: 50 yaşından sonra yılda bir kere dışkıda kan olup olmadığına baktırın. 3?5 yılda bir kolonoskopi yaptırın (Eğer ailede kalın bağırsak kanseri öyküsü varsa daha sık). ? Diş kontrolü: Yılda en az bir kere. ? Göz muayenesi: 4?5 yılda bir. Dr. Evren Altınel