Paylaş
Şu bilgi mühim ve kesin: Şekerin sağlığımıza çok ciddi zararları var. Bu zararlar sadece şekerin yapısıyla da ilişkili değil. Şekerin yüksek kalori içeriği de çok mühim bir sorun. Şekerden kazanılan kaloriler ise hoş değil, boş ya da çöp kaloriler.
Kısacası şekerin her türlüsü bizi hem yapısıyla zehirliyor hem de kalorisiyle şişmanlatıyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün rakamlarına bakılırsa günlük toplam kalori kazanımımızın en fazla yüzde 10’unun şekerden gelmesi gerekiyor.
Bana göre bu rakam bile yüksek. Ortalamanın yüzde 5’i geçmemesi daha doğru bir seçim.
Peki bizim sorunumuz ne? Sorunumuz şu: Diğer ülkelerden farklı olarak çok fazla çay tüketen bir toplumuz. Her çaya üç küp ya da üç kaşık şeker boca ediyoruz. Bu da günde ortalama 10 çay içen biri için 30 kaşık toz şekerin mideye inmesi demek.
Kısacası şeker tüketimi söz konusu olduğunda durumumuz oldukça kritik. Bu konuyu lütfen ciddi ciddi bir düşünün ve her hafta biraz daha azaltarak 3-4 hafta içinde çayınıza şeker ilave etme alışkanlığından kurtulmaya bakın.
“Peki ne kadar şekere izin var?” diyorsanız da buyurun...
Ne kadar şekere izin var?
Sağlıklı kalmak isteyen bir kadın günde 12 (50 gram), erkek ise günde 15-17 çay kaşığından (50-70 gram) fazla şeker tüketmemeli. Miktar çocuklarımız için çok daha düşük tutulmalı.
5-15 yaş aralığındaki bir çocuğun günlük şeker tüketimi asla ve asla sekiz çay kaşığını (30 gram) aşmamalı. İsterseniz kafanızı rakamlarla biraz daha karıştırayım. Çünkü bazen bu tür karışıklıklar doğruyu daha kolay bulmamızı kolaylaştırabiliyor.
Bir çay kaşığı şekerde 4 gram kadar saf şeker var. 1 gram şekerde ise 4 kalori.
Bir kutu kola 35 gram, yani 9-10 çay kaşığı şeker ihtiva ediyor.
Diğer taraftan paketlenmiş gıdaların çoğu birer gizli şeker deposu. Bunların yüzde 80-90’ında ya glikoz, fruktoz, sakaroz, sukroz ya da dekstroz, maltoz şeklinde bir şeker bileşeni yer alıyor.
Son bir hatırlatma: Damak çatlatan lezzetlerin damar çatlatan lezzetler de olabileceği gerçeğini aklımızdan lütfen hiç çıkarmayalım.
Şekerden ve tatlılardan (bal, pekmez ve meyve suları dahil) uzak duralım.
BİR UYARI
Kolajen ve zerdeçal tüketiyorsanız dikkatli olun
Daha önce de yazdım: Bazı besin desteklerinin yıldızı her geçen gün biraz daha parlıyor, “yıldızı parlayanlar” listesinin ilk sıralarında ise daima omega-3, koenzim, probiyotik, D ve B12 vitamini takviyeleri ile kolajen yer alıyor.
Bitkisel destekler arasında ise zerdeçal açık ara önde gidiyor. Zaten bu nedenle de besin desteği pazarının neredeyse dörtte üçünü bu yedi ürün oluşturuyor.
Bu desteklerden akıllıca faydalananların yollarının daha açık, sağlık geleceklerinin daha aydınlık olduğundan ben de pek kuşku duymuyorum ama bir önceki cümlede geçen “akılcı kullanım” şartına uymaları koşuluyla.
Bu dikkatin her üründe olduğu gibi kolajen ve zerdeçal konusunda da aynı hassasiyetle sürdürülmesi gerekiyor. Nedeni şu...
Zerdeçal çok zor emilir
İsterseniz gelin önce zerdeçalın faydalarını bir kez daha hatırlayalım. Zerdeçal bellek dostu bir bitki. İltihapları önlemede de çok etkili. Bu nedenle de romatizmal ağrılara iyi geliyor.
Diğer taraftan zerdeçalın bağışıklığı güçlendiren, alerjik reaksiyonları hafifleten, damarları koruyup kalbe destek veren bazı özelliklerinin olduğu da kesin.
Güçlü bir kanser savar olduğundan ise hiçbirimizin en ufak bir kuşkusu yok.
Ne var ki zerdeçal son derece nazlı bir bitkisel destek. İçindeki kurkumuidlerin bağırsaktan emilimi son derece zor. Bağırsak duvarını oluşturan hücrelerin arasından geçip kana karışması çok güç bazı süreçleri gerektiriyor. Bu nedenle de “Zerdeçaldan faydalanmak istiyorum” diyorsanız tıpkı Hintliler gibi sabah-öğle-akşam hemen her yiyeceğe bol miktarda zerdeçal eklemeniz gerekiyor.
Tabii ki bu da pek kolay bir iş değil. Çünkü bizim “mutfak kültürümüz”de zerdeçal kullanımı pek yaygın değil. Peki ne yapmalı? Yanıtı diğer kutuda bulacaksınız.
Zerdeçaldan nasıl faydalanmalı?
Zerdeçaldan daha iyi faydalanmak istiyorsanız onun emilimini kolaylaştıracak süreçleri oluşturun.
Mesela onu karabiber ve zeytinyağı ile karıştırarak kullanın. Hatırlatmak için basit bir formülü yandaki kutuda vereceğim.
Diğer taraftan zerdeçal desteklerini kullanırken de son derece dikkatli olun.
Zira bu desteklerin çoğu bir işe yaramıyor. Sadece psikolojik bir fayda sağlıyor (!), hepsi bu.
Üzülerek söyleyeyim şu anda piyasada satılan zerdeçal ürünlerinin tamamına yakınında bu sorun var.
“Hayır öyle değil” diyen varsa buyursun gelsin tartışalım.
Özeti şudur: Daha iyi ve kaliteli zerdeçal ürünleri oluşturulana kadar doğal ve taze zerdeçalı doğal yiyeceklere karıştırarak kullanmanızda fayda var.
BİR ZERDEÇAL FORMÜLÜ
Zerdeçal+karabiber+zeytinyağı
Bir tatlı kaşığı zerdeçalı bir çay ya da tatlı kaşığı sızma zeytinyağında iyice ezin. Üzerine çay kaşığının ucu kadar karabiber ekleyin. Elde ettiğiniz karışımı çorbalarınıza, salata ve yoğurdunuza ilave ederek tüketin.
Peki kolajendeki sorun ne?
Kolajen takviyeleri de özellikle cildini genç ve diri tutmak isteyenlerin ve de eklemlerindeki kıkırdak kaybını minimuma indirip kaslarına, tendonlarına güç vermeyi arzulayanların en sık başvurdukları yöntemlerden biri.
Ama burada da kullandığınız kolajenin tipi, miktarı, gücü, içindeki diğer yardımcı unsurları yani formülasyonu ve yapımında kullanılan katkı maddelerinin açık formülü çok ama çok önemli.
Şimdilik şu sırları sizinle paylaşmakla yetinecek, detaylı bir kolajen dizisi için sizden müsaade isteyeceğim: Vücutta 30’a yakın farklı kolajen var. Bunların içinde kimi özellikle cilde, kimi de özellikle eklemlere, tendonlara fayda sağlıyor. Yani her kolajen aynı işi görmeyebiliyor.
Diğer taraftan tıpkı zerdeçal gibi kolajenin emilmesi de pek kolay bir süreç değil. Kolajenin önceden bazı işlemlerden geçirilmesi gerekiyor.
Bitmedi, kullandığınız miktar da çok mühim bir ayrıntı. Etkili bir destek için günde ortalama 5 gramın üzerinde, hatta mümkünse 10 gram civarında kolajen kazanmanız gerekiyor.
Kısacası konunun birçok ayrıntısı var. Mühim detayları söz konusu. İşte bu nedenle zerdeçal ve kolajen ürünlerini satın almadan önce iyice bir düşünün. Dikkatlice araştırın. Ve lütfen gaza gelmeyin.
Paylaş