Paylaş
En az bu soru kadar önemli bir başka soru daha var ve bana sorarsanız o birincisinden daha önemli: “Kanserden korunmak için neleri yememeliyim?”
Mesela bazı besinlerde bulunabilen aflatoksin maddesi ciddi bir kanser tetikleyicisi. Aflatoksinin karaciğer kanserine yol açabileceği biliniyor ve bu toksin en çok da nemli ortamda saklanmış kırmızı pul biberle yer fıstığında bulunuyor. Ayrıca küflenmiş diğer kuruyemişlerin ve tahılların da bu yönden riskli olduğu biliniyor.
Sosis, salam gibi et ürünlerindeki nitrit ve nitratlar da tehlikeli maddeler. Bunların öncelikle kalın bağırsak, kısmen de mide kanseriyle ilişkili olabileceği belirtiliyor.
Çok sıcak yiyecek içeceklerin de sindirim sistemi açısından risk oluşturduğu kesinleşti. Ayrıca ölçüsüz miktarda tüketilen salamura yiyeceklerin sindirim sistemi, özellikle mide ve yemek borusu kanserlerine yakalanma ihtimalini artırdıkları belirtiliyor.
Aşırı şeker tüketimi, özellikle insülin direnci olanlarda riskli bir beslenme yaklaşımı. Çünkü insülin direncini tetikleyerek çeşitli kanserlere, obezite aşamasına geldiğinde de karaciğer, meme ve kolon kanserlerine yol açabiliyor.
Barbekü edilmiş etlerin ve benzer şekilde karamelize olmuş ya da yanmış yiyeceklerin de kanserojen olduğu unutulmamalı.
Hazır yiyeceklerde bulunan trans yağ asitlerinin de kanser oluşturma bakımından riskli olabilecekleri daima hatırlanmalı.
Yiyeceklere bulaşan kimyasal maddeler de tehlikeli olabiliyor. Bu nedenle özellikle meyve ve sebzelerin yıkanmadan, üzerindeki kimyasallar (tarım ilaç artıkları) temizlenmeden yenmemesi gerekiyor.
Hormon eklendiğinden kuşku duyulan besinler tüketilirken de aynı dikkat gösterilmeli ve bu yiyeceklerden (hormonlu etler, hormonlu sebzeler) uzak durulmalı.
NE YAPMALI
Kısacası kanserden korunmak istiyorsanız, beslenme listelerinizi dikkatli yapın ve o listede şunlara asla yer vermeyin:
1. Aşırı alkol
2. Tatlandırıcılar ve tatlandırıcı eklenmiş yiyecek, içecekler (diyet içecekler dahil)
3. Füme, salamura besinler
4. Aşırı tuzlu ve şekerli yiyecek, içecekler
5. Yanmış, kömürleşmiş kırmızı et
6. Kızarmış, yanmış, karamelize olmuş her türlü besin (Kızarmış-yanmış ekmek veya tost dahil)
7. Trans yağları içeren cipsler, kızartmalar, fırın işi unlu ürünler
8. Küflü, nemli pul biber
9. Küflenmiş kuruyemişler ve patates
10. Nitrozamin içerikleri nedeniyle sosis ve salamlar
ANTİ-KANSER REÇETE
Domates
Soğan, sarmısak
Yeşil çay
Yeşil sebzeler (ıspanak, marul, tere, roka)
Lahana, karnabahar, turp
Çilek, böğürtlen, yabanmersini
Enginar
Fasulye, nohut, bezelye ve mercimek
Kırmızı üzüm
Zeytinyağı (natürel, sızma)
Nar
Zencefil
Tarçın
Elma
Kahve çekirdeği zayıflatmaz
Bir okurumuz, izlediği bir TV programında “uykuda göbek eriten yöntem” diye anlatılan ve “yeşil kahve çekirdeğinin özlerinden hazırlanan bir zayıflama ilacı” ile ilgili olarak şunu soruyor: “Ürünü anlatanlar, noter huzurunda yapılan araştırmalarla da bu etkiyi kanıtladıklarını ileri sürüyorlar. Ne yapayım?”
Hemen belirtelim ki, hiçbir bilimsel çalışma noter huzurunda yapılmaz. Bilimsel çalışmalar sadece ve sadece akademik merkezlerde, enstitülerde, üniversitelerin araştırma merkezlerinde yapılır.
Yeşil kahve çekirdeği özlerinin göbek erittiğini, kilo verdirdiğini gösteren hiçbir mevcut bulgu yoktur. Dahası, bugüne kadar hiçbir bitkinin sapının ya da yaprağının kilo verdirdiği gösterilememiştir. Bu tür programlarda duydukları bilgilere kimsenin rağbet etmemeli.
Alzheimer’ı unutmayın
21 Eylül, Dünya Alzheimer Günü’ydü... Dünyada yaklaşık 35 milyon kişi Alzheimer ile mücadele ediyor. ADI (Alzheimer’s Disease International) kuruluşunun hesaplarına göre bu rakam 2050 yılında 115 milyona çıkacak. Ürkütücü bir rakam!
Piyasada bulunan ilaçların etkinliklerinin yetersiz olduğu da göz önünde bulundurulacak olursa bilim adamlarına çok iş düşüyor.
Yapılan çalışmaların çoğunda Akdeniz tipi beslenme, okuma veya bilgisayar oyunları gibi zihinsel etkinliklerin belleği koruduğu, zihinsel kayıpları azalttığı ya da geciktirdiği saptanmıştır.
Bu noktada Bordeaux Tıp Fakültesi’nden Prof. Dartigues’in bir notu var: “Bellek kaybı ile mücadelede okumak ve okuduğunu anlatmak kadar yararlı bir şey yok!”
Büyüklerimiz, “En iyi dost kitaptır” diye boşuna dememişler.
Horlama bir hastalık olabilir mi?
Horlama seyrek de olsa üst solunum yollarında daralmaya işaret edebilir. Bir uyku apnesinin belirtisi olabileceği için sağlık bakımından dikkate alınması gereken bir işarettir. Ayrıca aşırı kilolu kişilerde kilo sorununun ciddi boyutlar ulaştığını da gösterir. Aynı odada uyuyan bir başkası varsa sinir bozucu ve uykuyu kaçırabilen bir gürültü olduğu da kesindir. Ama horlamayı tek başına bir hastalık gibi kabul etmek özel bazı durumlar dışında pek de doğru olmasa gerekir.
Paylaş