Tülin Şahin, Ebru Şallı, Ece Sükan ve Güzide Duran. Beslenme tarzlarını yakından bildiğim mankenler. Mesleklerini başarıyla sürdüren bu kadınların ortak bir özelliği var: Hepsi de "ideal kilo"larını özenle koruyor.
Özel bazı şartlar dışında, ideal kiloda kalmak yerine sağlıklı kiloyu korumayı daha çok önemsiyoruz. "İdeal kilo ile sağlıklı kilo aynı şey değil mi?" diye düşünebilirsiniz. İdeal kilo ile sağlıklı kilo arasında bazı farklar var. "İdeal kiloda olmak" demek, boy ve kilonuzun gerektirdiği beden kitle endeksinin en uygun noktasında bulunmayı hedeflemek demektir. "Sağlıklı kiloda olmak" bundan daha farklı bir şeydir. Sağlıklı kiloyu hedefleyenler yaşlarına ve cinslerine uygun, yaşam kalitelerini bozmayacak, diyabet, hipertansiyon, artrit gibi sağlık sorunlarına yol açmayacak, kabul edilebilir bir kiloda kalmayı da yeterli bulurlar. Burada hedef kozmetik yarardan çok "kilo-sağlık" ilişkisini gözetmek ve hafif bir kilo fazlalığına razı olmaktır. Birçok defa belirttiğimiz gibi her yaş, dönem ve içinde bulunulan şartın kabul edilebilecek bir kilo aralığı vardır. Otuzlu yaşlarda 36 beden olan bir kadının ellili yaşlarda 40 bedene razı olması, beden kitle indeksinin 26-27 hatta 28 civarında, toplam yağ oranının yüzde 30-32’lerde bulunması işte bu nedenle son derece normaldir. Bu yaşlarda sıkı bir kilo kısıtlamasına ve kilo kavgasına girmenin hiçbir sağlık yararı yoktur. Hatta zararı bile olabilir.
NEFSİNE HAKİM OLMAYI ÖĞRENMİŞ
Mankenlik ideal kiloda kalmanın, en azından ideal kilo aralıklarında durmaya çalışmanın zorunlu olduğu mesleklerdendir. Bu hedefi abartmaz, "sıfır beden yanlışlıklarına" yakalanmazsanız hem sağlığınızı koruyabilir, hem de ideal bir kiloyu sürdürebilirsiniz. Tülin Şahin de böyle yapıyor. Doğru ve dengeli besleniyor. Yüksek kalorili, faydasız yiyeceklere yüz vermiyor. Yediklerini dikkatle okumanızı öneriyorum: Meyve, sebze, balık, zeytinyağlılar ve süt favori yiyecek ve içecekleri. Tülin Hanım da en az sizin kadar mercimek köftesinin, hamur işlerinin, tatlıların ne kadar lezzetli olduğunun farkında. Ne var ki kilosunu korumak için nefsine hakim olmayı öğrenmiş. Tülin Şahin’e alkışlar! Beslenme notu son derece iyi: 8
AQUA-AEROBİKLE DAHA FİT
Tülin Şahin’in aktif bir hayatı var. Özellikle yürümeyi ve bisiklete binmeyi çok seviyor. Sık seyahat ettiği için havaalanı koridorlarını bile yürüyüş parkuru gibi kullanıyor. Buna "airport walking" de diyebilirsiniz. İşadamlarının ve çok sık seyahat edenlerin bu olanağı iyi değerlendirmesi gerekiyor. Tülin Hanım fırsat buldukça açık hava yürüyüşleri yapıyor, bisikletle dolaşıyor. Bisiklete binmek çok eski bir tutkusu. Çocukluğundan beri bisiklet sporunu hiç aksatmıyor. Bu alışkanlığını Almanya’da edinmiş, şimdi de sürdürüyor.
Bir başka tutkusu daha var: Yüzme. Yaz, kış haftada birkaç kez yüzüyor. Yüzerken aynı zamanda suda yapılan aerobik egzersizlerden faydalanmayı ihmal etmiyor. Suyla yapılan aerobik egzersizlere "aqua-aerobik" veya "aquarobics" adı veriliyor. Bu egzersizlerin hem kalori harcamada hem de kasları daha fit tutmada çok etkili olduğu iyi biliniyor.
Tülin Hanım egzersizi çeşitlendirmekte de becerikli. Formunu korumasında sadece doğru beslenmesinin değil, yaptığı düzenli ve farklı egzersizlerin de çok önemli katkısı var. Kısacası o "beslenme-egzersiz" ilişkisini başarıyla uyguluyor. Aktivite notu: 8
STRESLE İYİ MÜCADELE
Stres günümüzün en önemli problemlerinden biri. Sağlıklı bir beslenme planının stresi azaltmada da önemli yardımı olabiliyor. Her şeyden evvel iyi beslenmek bedeni ve ruhu daha sağlıklı tutuyor. Bu iyilik hali stres reaksiyonlarını frenliyor, stresin zararlı etkilerini azaltıyor. Kısacası eğer sağlıklı bir vücudunuz varsa stresle daha kolay başa çıkıyorsunuz.
Özellikle çay, kahve, çikolata, kolalı içecekler ve enerji içeceklerinde bulunan kafein vücudun stres hormonu adrenaline daha duyarlı hale gelmesine neden oluyor. Kafein stres karşısında kan basıncı yükselmelerinin, baş ağrılarının ve taşikardi ataklarının oluşmasını kolaylaştırıyor. Alkolün fazla miktarda ve sık tüketiminin de vücudun strese karşı defansını azalttığı biliniyor.
B vitaminlerinden zengin bir beslenme planı ise stresle mücadeleyi kolaylaştırıyor. Tülin Hanım’ın da besinlerini seçerken bu uyarıları dikkate almasında yarar var. Yeterli ve güzel bir uykunun, düzenli egzersizin, rahatlama ve dinlenmeye ayrılan zaman dilimlerinin de stresle mücadeleyi kolaylaştırdığını hatırlatalım. Tülin Şahin’in orta düzeyde bir stres problemi yaşadığı düşüncesindeyim. Stresini yönetmek için biraz daha bilgilenmesi iyi olur. Stres yönetimi notu: 7
Sırası gelmişken stres kaynağından kaçınmanın her zaman mümkün olmadığını, bu kaçışların bile stresi tümüyle ortadan kaldıramayabileceğini hatırlatalım. Stresten kaçmak sadece geçici bir çözüm sağlıyor. Kalıcı bir çözüm stresi oluşturan gerçek nedenleri bulmak ve ortadan kaldırmakla mümkün. Sizi mutsuz eden her neyse, size ağır gelen, üzen, sıkıntı yükleyen sorun hangisi ise, sizi bunaltan, kendinizi kötü hissetmenize yol açan her kimse, baskılardan kurtulmanın en iyi yolu ondan kaçmaktır ama bu durumunun kalıcı bir çözüm olmadığı da unutulmamalıdır. Kendinizi ve sizde stres yaratan çevresel faktörleri de değiştirmeyi unutmamalısınız. Sorunları ertelemek yerine bir an önce çözmeye başlamalısınız. Planlı, programlı, kendi kapasitesini ve enerji düzeyini bilen biri olmalısınız. Tülin Şahin’in aile mirası çok fazla bir sorun yaratmıyor gibi görülüyor. Ailesinde genetik geçişli herhangi bir sağlık sorunun olmadığını ifade ediyor. Şanslı ve genetik notu oldukça iyi diye düşünüyorum: 9
KENDİNİZE DE GÜLÜN!
Eğer kendinizi gereğinden çok önemli görmüyorsanız, kendinizle de dalga geçebilmeyi, yaptığınız anlamsızlıklara gülebilmeyi becerebiliyorsanız, hayatınızın daha da kolaylaşacağını bilmelisiniz. Kendi eksiklerini, hatalarını, takıntılarını, yanlışlarını doğru değerlendirebilen biri olmayı becerebilmek çok kolay bir şey değilse bile denenebilir bir şeydir. Hayata bakış açınızı değiştirirken işe kendinizden başlayın.
Tülin Şahin kendisiyle dalga geçebilen, kendine de gülebilen biri olduğunu düşünüyor. Belki de kendini bu kadar çok huzurlu hissetmesinin en önemli nedenlerinden biri bu özelliği. Bu güzel özelliğini de iyi bir notla değerlendirmekte fayda var: 8 Tülin Şahin’e sağlıklı, huzurlu, keyifli bir hayat diliyorum.
HATIRLATMA
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu ve İpek Tuzcuoğlu’nun sunduğu YAŞAM KOÇU’nu bugün saat 16.40’ta ATV’de izleyebilirsiniz. Anti-aging cilt ürünlerinin konuşulacağı programın konuğu Nükhet Duru.
KİLO YAŞAM SÜRESİNİ ETKİLİYOR
Araştırmalar, kilo fazlalığı problemi yaşayanların daha sık hastalandığını, hayat kalitelerinin daha düşük olduğunu, beklenenden daha kısa yaşadıklarını ortaya koyuyor. Özellikle obezite, beklenen yaşam süresini kesinlikle kısaltıyor ve erken ölümle sonuçlanıyor. Obezite ne kadar erken ortaya çıkmışsa zararları ve yaşamı kısaltıcı etkisi o kadar artıyor.
Mayo Klinik’te yapılan araştırmalara göre 75 yaşın üzerinde, obez değil fazla kilolu biriyseniz kilo vermeden önce doktorunuzla konuşmanız gerekiyor. 70-75 yaşındakilerin doğrudan diyet uzmanlarına müracaat ederek kilo vermeye çabalaması doğru bulunmuyor. Bu yaşlarda sağlık risklerinin farklılığı göze alınarak bazen mevcut kiloyu tutmak daha iyi olabiliyor. Bununla birlikte yaşınız ne olursa olsun sağlıklı bir beslenme ve güvenli fiziksel aktivite mutlaka tavsiye ediliyor.
Kilo verince düzelebilecek hipertansiyon, diyabet, kolesterol yüksekliği, koroner kalp hastalığı, solunum yetmezliği gibi ciddi bir sağlık problemi olmayan yaşlılarda obez değillerse bile hızlı kilo verme programlarının sağlığı bozma riski bile var.
NASIL YAŞIYORSUNUZ?
Tülin Şahin (26)
Manken
Açıkçası belki de yaşımın da etkisiyle en ufak bir sağlık sorunum yok. Buna ailemin de katkısı da olabilir. Çünkü ailemde de önemli hiçbir sağlık sorunu olduğunu hatırlamıyorum. İşim gereği kilomu hep muhafaza etmek durumundayım. Öğünlerim hep düzenli. Sosyal ortamda bile boğazımı tutarım ve fazla yemem. Biraz mecburiyetten hamur işlerini ve tatlıları pek yemem. Somon balığına, her türlü zeytinyağlıya ve sebze yemeğine bayılırım. Bir de mercimek köftesi gördüğümde dayanamıyorum. Meyve ve süt ürünlerini de tüketiyorum. Sigara ve alkolden uzak duruyorum. Düzenli kullandığım bir besin yok. Çay kahve tüketimim az. Tuzu az kullanıyorum.
Çok hareketli bir günlük yaşamım var. Zaten her yere yürüyüş yaparak gitmeyi tercih ediyorum. Bunun dışında yürüyüş yapmayı seviyorum. Ama açık havada. Çünkü kapalı alanda spor yapmayı hiç sevmiyorum. En sevdiğim ise Anadolu yakası sahilinde bisiklete binmek. Yaz kış demeden her gün 12 km bisiklete binmeyi hiç aksatmıyorum. Ayrıca, haftada birkaç kez yüzüyorum. Zaman zaman aerobik yapıyorum, dans ediyorum. Birkaç kez denediğim pilatesi ise pek sevmedim. Stres nedeniyle bazen gerilim tipi başağrısı çekiyorum. Sabah yorgunluğu da cabası. Kendime hep gülebiliyorum. İşimden çoook keyif alıyorum. Ve çok huzurluyum.