İltihabi süreçler, yalnız iştah ve stres hormonlarını arttırmıyor, göbeğinizi bir yangın yerine çeviriyor. Bunun anlamı şu: Göbekten-gıdıktan yağlanan obez biriyseniz, bundan bağışıklık dengeniz de zarar görüyor. Kısacası, ‘göbeğinizdeki yangını’ ciddiye alıp, bir an önce söndürmenizde fayda var...
VÜCUDUMUZUN bir yerinde “şişme, kızarıklık, ağrı ve ısı artışı” gibi değişimler fark edince korkup telaşlanırız. Bu tür iltihabi süreçler bazen mikroplara bağlı boğaz anjini, bazen dizimizde romatizmal bir artrit, bazen de tırnağımıza batmış bir tahta parçasının oluşturduğu tepkisel-yangısal savunma reaksiyonları, bir tür “savunma ve korunma cevapları”dır.
İltihabi cevapların mikroplar veya yabancı cisimler tahrişi dışında, başka nedenlerinin de olduğu biliniyor. Mesela toksinler, bazı besinler de “iltihabi yanıtlara” sebep olabiliyor. Vücudun yabancı herhangi bir şeye bağışıklık yanıtı vermesi aslında iyi bir şey, koruyucu, önleyici, tedavi edici bir süreçtir. Ne var ki, kontrolden çıkar ya da uzun sürerse problem haline de gelebiliyor. Bu durum “kronik iltihaplanma-kronik inflamasyon” deniyor. Kronik inflamasyon tıbbın en çok ilgilendiği alanlardan biri. Alzheimer’dan, damar sertliğine, romatizmal hastalıklardan nöropatilere kadar pek çok sağlık sorununda aşırı ya da yanlış yönlenmiş kronik iltihabi cevapların sorumlu olabileceği düşünülüyor. Kronik iltihabi süreçlerin kronik hastalıklara (damar sertliği, diyabet, kanser, artrit) zemin hazırlayarak yaşlanmayı hızlandırdığı da biliniyor. Kısacası konu çok önemli...
Obezite-iltihap ilişkisi
İltihap araştırmacılarının ulaştıkları ilginç bulgulardan biri de şu: Enflamasyon, yani yangısal süreçlerle kilo problemi arasında da bağlantı var. Bu bağlantı iki yönlü çalışıyor: Bir, enflamasyona neden olan şeyler, kilo almanıza da neden olabiliyor; iki, aldığınız her fazla kilo daha fazla iltihabi yanıta yol açıyor. Bedeninizdeki bu yağlar özellikle göbeğiniz ?vücudunuzun orta bölümünde- beliniz, kalçanız ve iç organlarınızda, mesela Karaciğeriniz Omentum’unuzda birikmişse bu olasılık iyice artıyor ve netice göbeğiniz adeta bir “yangın yeri” haline gelebiliyor.
İltihaplanmaya körükleyen süreçler zaten en çok da bu bölgelere yerleşiyor. Adipositlerde (yağ hücreleri) İL-6 ve TNF-alfa gibi enflamasyona (iltihap) neden olan moleküller fazlaca üretilmeye, yağ hücreleri (adipositler) yalnız hormonal dengeleri değil, iltihabi süreçleri kontrol etmede de güçlük çekmeye başlıyor. Kısacası kilo sorunu kronik iltihabi süreç haline gelebiliyor.
O ‘yangın’ neden önemli?
İltihabi süreçleri alevlendiren süreçlerin obezitede neden ve nasıl devreye girdikleri tam olarak anlaşılabilmiş değil. Bu konudaki, en ciddi araştırmalar, Harvard’da ünlü Türk araştırmacı sevgili Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in laboratuarlarında yapılıyor. Dr. Hotamışlıgil, obezite, enflamasyon, diyabet (şeker hastalığı) gibi kronik sağlık sorunlarının “ortak metabolik kökenli” olduğu düşüncesinde. Muhtemelen haklı çıkacak. Özetle, iltihabi süreçlerin yalnız iştah ve stres hormonlarını arttırmakla kalmayıp, göbeğinizi (bedeninizi de diyebiliriz) yangın yerine çevirdikleri de anlaşılıyor. Bunun anlamı da şu: Eğer göbekten-gıdıktan yağlanan obez biriyseniz bundan yalnız hormonal, metabolik, psikolojik dengeleriniz değil bağışıklık dengeniz de zarar görüyor. Göbeğinizdeki yangını ciddiye alıp, bir an önce söndürmenizde fayda var.
CRP testi yaptırın
BENİM önerim şu: Kilo fazlalığı sorunu olan biriyseniz ve bu sorun göbeklenmenize de yol açmışsa doktorunuzdan “göbeğinizde yangın olup olmadığını” yani bedeninizde kronik iltihabi süreçlerin başlayıp başlamadığını da araştırmasını isteyin. Bunun için çok basit ve ucuz bir test yeterli: C-Reaktif Protein (CRP) testi enflamasyonun önemli bir göstergesi. CRP kanda bulunan bir protein.
Risklerinizi öğrenin
KANDA fazla CRP bulunması bedeninizde yüksek seviyede iltihabi-yangısal bir sürecin olduğunu ifade ediyor. Özellikle “hassas CRP” yüksekliği kalp krizi veya beyin felci bakımından da risk yüklendiğinize işaret edebiliyor. Özellikle kolesterol dengesizliği, trigliserid veya ürik asit fazlalığı, kolesterol dengesizliği/iyi kolesterol HDL düşüklüğü, gizli şekeri olan bir fazla kilolu ya da obezseniz, bu testi yaptırma konusunu daha fazla düşünmenizi tavsiye ederim.
Peki bu yangın nasıl söndürülür?
GÖBEKLENMEYE bağlı yangını söndürmenin en etkili yolu yaşam tarzınızı değiştirmek. Bir taraftan kilo verirken bir taraftan da genlerinizi kilo alma değil, kilo verme yönünde teşvik eden yiyeceklerle beslenmek. Bu süreci düzenli fiziksel aktivite/egzersizle de desteklerseniz işinizin daha kolay olacağını söyleyebilirim. Prensip olarak, un şeker, nişasta, şekerli besinler (bal, pekmez, reçel, tatlılar dahil) ve her türlü kızarmış yiyecekten uzak durmaya, tam ve doğal, yiyeceklerle beslenmeye dikkat etmelisiniz.
Sihirli haplar gibi
Trans yağı, doymuş yağı ve kolesterolü az, omega-3’ü bol besinler yemeye çalışın. Omega-6 zengini bitkisel yağları ?zeytinyağı hariç- azaltın. Tam tahıl, bakliyat, badem, ceviz, fındık gibi kabuklu yemişlere daha çok yer verin. Bunlar PPAR reseptörlerinizi olumlu yönde etkileyen sihirli zayıflama haplarından farksız yiyeceklerdir. Daha detaylı bir beslenme önerisi için diyetisyeninizle temasa geçin ve düşük Gİ (Glisemik İndeks) diyeti uygulamasını isteyin. Vücut ağırlığından %10 fazla kilo kaybettiğinizde CRP seviyelerinizin yaklaşık yarısına indirdiğini hatta tümüyle normalde döndüğünü görünce de lütfen şaşırmayın.