Paylaş
Ailenizden gelen genetik mirasınızdaki avantaj ve dezavantajları bilirseniz sağlığınızı yönetmeniz de, muhtemel bazı sağlık sorunlarından korunmanız da kolaylaşıyor. Nasıl mı? İşte yolları...
SAĞLIK sorunlarımızın en az üçte birine genetik mirasımız karar veriyor. Bu bilginin bir anlamı da şu: Hipertansiyon, damar sertliği, diyabet, şişmanlık, kanser gibi hastalıklardan hangilerine yakalanacağımız sadece tesadüflere bağlı değildir, genetik mirasımız da önemli bir belirleyicidir ve bizim o mirasın ne olduğu konusunda, güçlü ve problemli yanlarının neler olduğu hakkında bilgilenmemiz gerekir.
Ayrıca yaşam tarzımızı bu mirasa uyumlu yapabilir, o mirasın iyi ve kötü yanlarını akıllıca yönetebilirsek, karşılaştığımız sağlık sorunlarından çoğu başımıza gelmeyebilir. Kısacası genetik miras bazen hayatımıza hükmeden bir konudur ama “yönetilebilir” bir şeydir. Zaten bu bilincin yaygınlaşması nedeniyledir ki, genetik mirası hakkında bilgilenmek isteyenlerin sayısı artıyor, bu yüzden de yanıtlamamamızı istediğiniz sorularınızın çoğu genetik miras ile ilişkili konuları içeriyor.
GENETİK TARAMALAR
Son yıllarda genetik biliminin güçlenmesi ve iyi anlaşılır hale gelmesiyle birlikte “genetik-sağlık ilişkisi”nin önemi daha iyi kavrandı. Sağlık merkezlerinin çoğunda sağlık taramaları esnasında genetik bir değerlendirme de yapılıyor ve bu sayede bazı genetik hastalıklar bebek daha annenin karnındayken bile teşhis edilebiliyor, genetik bir sorunun çözümünde işe yarayacak tedbirler ve koruyucu tedaviler daha yolun başında devreye sokulabiliyor.
Genetik miras hakkında fikir edinmenin farklı yolları var. Sorunlardan bir kısmı genetik testlerle anlaşılabiliyor ama sadece “aile sağlık hikayesi”ni detaylı bir şekilde incelemek bile muhtemel risklerin neler olduğunu gösterebiliyor. Eğer genetik mirasınızdaki avantaj ve dezavantajları bilirseniz sağlığınızı yönetmeniz de, muhtemel bazı sağlık sorunlarından korunmanız da kolaylaşıyor. Örneğin sorunlu genlerinizi hasta edecek bazı şeyleri yemez ya da problemli genetik yapınızı tahrik edecek bazı hataları yapmazsanız bazı hastalıklar ortaya çıkmayabiliyor, ortaya çıkmaları geciktirilebiliyor, seyirleri kontrol altında tutulabiliyor.
İŞTE BAZI ÖRNEKLER
Aile üyelerinde birden fazla bireyde şeker hastalığı yaygın olanlar, 40 yaş öncesinde hipertansiyon, 50 yaşından evvel kalp krizi, 60 yaş öncesinde felç, genç yaşlarda meme, kalınbağırsak, prostat gibi kanserler belirlenenlerde, bu hastalıkların genetik geçişli olmaları ihtimali artıyor. Annesinde, kız kardeşinde ya da teyzesinde meme kanseri olan birinde, meme kanseri riski daha yüksek olabiliyor. Benzer şekilde anne, kız kardeş ya da teyzesinde Haşimoto hastalığı olan biriyseniz hastalığın sizde de ortaya çıkma olasılığınız artıyor.
Listeyi daha da genişletmemiz mümkün. Kalınbağırsak poliplerinden bazılarının zamanla kansere dönüştüğü biliniyor. “Familyal polipozis” adı verilen hastalıkta hem genetik geçiş çok yoğun, hem de bu tür poliplerin kolon kanserine dönüşme olasılığı çok yüksek oluyor. Ayrıca bazı kan hastalıklarında da genetik miras önemli bir belirleyici. Örneğin Hemofilide bu durum çok açık ve net! Ayrıca Talasemi adıyla tanınan bir kan hastalığında da genetik geçiş söz konusu.
Kilo sorunu yaşayan bazı insanlarda da aile geçmişi önemli bir faktör. Mesela “metabolik sendrom” ve bununla ilişkili “insülin direnci” ve sonuçta gelişen “gövdesel şişmanlık” hali genetik bir sorun. Genetik mirasın bazı romatizmal hastalıklar, psikiyatrik bozukluklar ve alerjik sorunlarda da etkisi var. işte bu nedenle ailenizin genetik kusurlarını öğrenmeye, kendi genetik yapılanmanız ile ilgili bir sorun olup olmadığını anlamaya gayret etmenizi öneriyorum.
Ne yapmalı?
BİR gün kendinize, “Ben bu diyabete neden yakalandım?” veya “Neden prostat kanseri oldum?” diye sormak veya geleceğe genleri sorunlu çocuklar bırakmak istemiyorsanız, ailenizde sık görülen hastalıklar hakkında kısa bir soruşturma yapın. Genetik mirasınızı öğrenip muhtemel sorunları anlamaya çalışın. Bu hastalıklardan bazılarının genetik testlerle erkenden tanımlanabileceğini unutmayın. Ayrıca bu tür testleri yalnızca deneyimli genetik uzmanlarının yapıp yorumlayabileceğini de bir kenara not alın. Bir defa daha hatırlatalım: Genetik miras kader değildir! Her miras gibi o da yönetilebilir bir şeydir.
İdrar kaçırma kadında daha sık görülür
ÖKSÜRÜP aksırırken, hatta keyifli bir kahkaha atarken idrarını kaçırma gibi tatsız bir sorundan yakınıyorsanız, bunun ciddi bir sağlık sorununun ilk işareti olabileceği ve acil tıbbi yardım gerektirebileceği aklınızda olsun. İdrar kaçırma probleminin farklı pek çok nedeni var. Bunların bazıları önemli, bazıları önemsiz ve geçici sağlık sorunları. Sadece aşırı kilosu, müzmin kabızlığı, kronik öksürüğü nedeniyle bu problemi yaşayanlar da aynı problemle rahim veya idrar torbasının ciddi hastalıklarından, geçirilmiş ameliyatlar, menopoz sonrasında gelişen sorunlardan dolayı uğraşanlar da var.
GİZLEMEYİN, ÇÖZÜN
Problem erkeklerde de görülebiliyor ama hastaların çoğu kadın, özellikle de orta yaşlı ve yaşlı kadınlar ve bu kadınların ortak bir özellikleri var: Problemi gizlemek! Sorunu uzun süre saklayan kadınlardan bir kısmı bir süre sonra ruhsal yönden zorlanmaya başlayıp depresyona giriyor. Depresyon tedavisi gören kadınlarda dikkatli bir araştırma yapılacak olursa, arka plandaki sorunun idrar kaçırma problemi olduğu ortaya çıkıyor. Ortalama her beş kadından birinin derdi olduğu belirtilen bu problemi yaşayan herkesin problemlerini gizlemeleri yerine çözüm aramaları şart.
Geniş bel çevresi cinsel gücü düşürür
KOLESTEROL yüksekliği, kan şekeri ve kilo fazlalığı, hipertansiyon veya bel çevresinin artışı ile birlikte kalbin yanısıra cinselliği de tehdit eder. Buna üçüncü bir noktayı ilave etmeliyiz: “Kalbiniz için iyi ya da kötü olan her şey cinselliğiniz ve beyniniz için de iyi ya da kötüdür.” Araştırmalar yukarıdaki sorunların, başta bellek olmak üzere beynin pek çok fonksiyonunu da olumsuz etkilediğini gösteriyor.
Alkolden zarar gördüğümü nasıl anlarım
ALKOLÜN zararları saymakla bitmez ama en çok korkulanı karaciğerde yaptıklarıdır. Alkol karaciğeri iltihaplandırıyor ve bu duruma tıp dilinde “alkolik hepatit” ismi veriliyor. Alkole bağlı karaciğer zararı, kişisel hassasiyetlere de bağlı ama alkolik hepatit için mutlaka “alkolik” olmanız yani sık ve fazla miktarlarda alkol içmeniz şart değil. Sadece eğlence ortamlarında ya da sosyal toplantılarda içilen az miktarlardaki alkolün bile karaciğer hasarlanmasına yol açabildiği biliniyor. Alkole bağlı karaciğer hasarının erken döneminde yorgunluk, halsizlik, iştahsızlık, kırıklık hissi gibi hafif belirtiler ortaya çıkıyor. Sorun ilerlediğinde ise tat duyusunda kayıp, iştahsızlık, bulantı ve kusmalar, karın ağrısı gibi değişiklikler başlıyor.
ALKOL TOKSİNDİR
Daha ileri dönemlerde ise gözde ve deride sararma, bellek karışıklıkları, karında şişlik gibi işaretler ortaya çıkıyor. Araştırmalar alkol kullanımı yaygınlaştıkça alkole bağlı karaciğer hasarına özellikle karaciğer yağlanması ve alkolik hepatite yakalananların sayısının arttığını gösteriyor. Özellikle karaciğerde erken dönem alkol hasarına işaret eden alkole bağlı yağlanma hastalarının sayısı çok arttı. Alkolün karaciğerde yaptığı hasarın hepatite veya siroza dönüşmeden daha yağlanma dönemindeyken yani erkenden fark edilmesi halinde iyileşme olasılığı yükseliyor. Alkolün bir beden zararlısı toksin olduğunu unutmayın. Alkol tüketiminizi azaltmaya ve kontrol altında tutmaya çalışın.
Paylaş