Düşük tansiyon tehlikeli mi

Yorgunluk, tekrarlayan baş dönmeleri ve bayılma nöbetleri yakınmaları ile birçok defa muayene olan orta yaşlı kadın hastam, bu şikayetlerinin neredeyse 10-15 yıldır sürüp gittiğini ve artık bunaldığını söylüyordu.

"Bulantı, halsizlik, güçsüzlük, cansızlık, kulak çınlaması, odaklanma güçlüğü, unutkanlık" diğer yakınmalarıydı. Ve konulan teşhis her defasında aynıydı: Hipotansiyon. Neydi, neden oluşmuştu bu sorunu? Nasıl bir seyir gösterecekti? Nasıl tedavi olacaktı? İşte o hastama anlattıklarım:

ÖMRÜ UZATIYOR AMA...

Düşük tansiyonlu biri olmak yani hipotansiyon sorunu ile mücadele etmek hoş olmasa da ciddi belirtileri olmadığı sürece sanıldığı kadar tehlikeli ve önemli bir problem değildir. Aslında kan basıncı düşük biriyseniz ve bundan çok da şikayetçi değilseniz, ortalama yaşam sürenizin daha uzun olduğunu bile söyleyebiliriz. Araştırmalar kan basıncı düşük seyredenlerin yüksek tansiyonlulardan daha uzun yaşadığını gösteriyor. Özellikle düşük kan basıncı ile ilişkili belirtiler ve yakınmaları olmayanlar sağlıklı kişiler olarak belirtiliyor. Bununla birlikte düşük tansiyon her zaman normal bir durum olmayabiliyor. Bazen ya yukarıda yazdığımız belirtilerin ağırlığı ve sıklığı nedeniyle ya da diğer bazı hastalıkların belirtilerinden biri olabilmesinden dolayı önemsenmesi gerekiyor.

KALP HASTALIKLARIYLA İLİŞKİSİ OLABİLİR

Yatarken veya otururken hızla ayağa kalkınca oluşan ani düşüşler, tehlikeli olabiliyor. Bu ani düşüşler, beyne yeteri kadar kan gitmemesine ve neticede göz kararması, baş dönmesi hatta bayılmaya neden olabiliyor. Bu durumlar seyrek olarak ağır ishallerde sıvı kayıplarına, şiddetli kanamalarda kan kayıplarına bağlı olarak ortaya çıkabiliyor. Ağır ateşli enfeksiyonlarda, ciddi alerjik reaksiyonlarda bu düşüşlere rastlanma olasılığı artıyor.

Kan basıncının sürekli olarak düşme eyleminde olması ve hipotansiyonun bir sorun haline gelmesi kalp yetmezliğinden, kalp atım hızının kritik düzeylere düşmesinden, kalp kapakçık sisteminin bozulmasından, kalp ritim bozulmalarından da kaynaklanabiliyor. Böbrek üstü bezi yetersizliği, hipofiz bezi yetersizliği gibi durumlarda da kan basıncı düşmeleri ortaya çıkıyor. İdrar söktürücü ilaçların dikkatsizce kullanılması, uzun süren kusma ve ağır ishaller, egzersizle veya saunalarda oluşan aşırı su kayıpları kan basıncında ciddi düşmelere neden oluyor.

NE YAPACAKSINIZ

Öncelikle bilmeniz gereken düşük tansiyonun çoğu kez ağır seviyelerde ve birdenbire oluşmamışsa- tehlikeli bir durum yaratmayacağıdır. Eğer böyle bir durumunuz varsa doktorunuz size bazı önlemler almanız konusunda uyarılarda bulunacak ve daha fazla su tüketmenizi, alkollü içeceklerden uzak durmanızı, tuz alımınızı bir miktar artırmanızı, ani bedensel hareketlerden kaçınmanızı, sık sık ve az yemenizi önerecektir. Eğer gerekli görürse bazı kan testleri, kalp incelemeleri ve beden manevrası testlerinden istifade edecektir. Zaman zaman yaşayacağınız baş dönmeleri ve sersemleme gibi problemleri çok ciddiye almamanızı, kan basıncınız daha da düşürebilecek ilaçlardan ve sıvı kayıplarından uzak durmanızı önerecektir. Güneşte, saunada, sıcak su dolu küvette fazla kalmamanızı ve ciddi bir tuz kısıtlaması yapmamanızı tavsiye edecektir.

Kan basıncınızın düşüklüğünden çok, oluşabilecek ani ve ciddi düşmelerden uzak kalmaya özen göstermek daha koruyucu bir önlemdir.

Tansiyonunuz düşük mü

Genel kanaate göre kan basıncının 115/75 civarında olan değerleri optimal kabul ediliyor. 120/80 değerini geçmesi pek istenmiyor. Büyük tansiyonun (sistolik kan basıncının) 90, küçük tansiyon (diyastolik kan basıncının) 60’tan daha küçük olan değerleri hipotansiyon olarak kabul ediliyor. Büyük veya küçük tansiyondan sadece birinin yukarıda belirttiğimiz rakamların altında olması da kan basıncınızın düşük olduğu anlamına gelebiliyor. Bununla birlikte bizim kanaatimiz düşük kan basıncının ancak fark edilebilir belirtilerle ve hastaları rahatsız eden işaretlerle birlikte olması halinde değerlendirilmesi yönündedir. Ayrıca kan basıncı yüksek olan birinde ortaya çıkan 20-30 mm hg’lik düşüşlerde de tansiyon düşüklüğünden söz edilebiliyor.

İlaçlar hipotansiyon yapabiliyor

Tansiyon probleminde bazı ilaçların da rolü var. Parkinson, depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlar, hipertansiyon ilaçlarının bilinçsizce kullanılması, idrar söktürücü ve kabızlık tedavi eden ilaçlar, göğüs ağrılarında kullanılan nitratlar ve nitrogliserin içeren ilaçlar, sertleşme sorununda kullanılan Viagra ve gibi ilaçlar ani ve şiddetli kan basıncı düşmelerine neden olabilir.

Kimler oruç tutamaz

Daha önce oruç sürecinde sorunlarla karşılaşmış olanların özellikle orta yaşın üzerinde ve süregelen bir sağlık sorunu olanların, oruçtan önce doktorları ile işbirliği yapmalarında yarar vardır. Eğer aktif mide ve oniki parmak bağırsağı ülseriniz varsa, şeker hastasıysanız, kanser tedavisi görüyorsanız, ciddi düzeyde kalp-akciğer sorunu ve böbrek yetmezliği yaşıyorsanız, gebe veya emziren bir hanımsanız oruç tutmanız halinde bazı sağlık sorunları yaşayabilirsiniz. ealtinel@yasasinhayat.org

Dermokozmetikler cildinizin ilacıdır

Cildi ilaç gibi etkileyen ve onun yaşlanmasını yavaşlatan hatta bazı yaşlılık izlerini bir ölçüde ortadan kaldıran ürünlere "dermokozmetikler" deniyor. Bu ürünlerin diğer kozmetik ürünlerinden farkı içlerinde, mutlaka klinik olarak etkinliği ispatlanmış bazı moleküllerin bulunması. Bu moleküllerin bazıları antioksidan gücü ile cildi serbest radikallerin yaşlandırıcı hasarlarından veya güneşin zararlarından koruyor.

İçinde yeşil çay, nar, üzüm çekirdeği özütü bulunan ürünler, Koenzim Q-10 içeren kremler, Alfa Lipoik ihtiva eden pomatlar bu şekilde yararlı oluyor. Bazı dermokozmetikler ise ciltte oluşan kırışıklıkları tamir ediyor. Pepdit içeren cilt ürünleri bu gruba dahildir. Üçlü pepdit karışımları ve Argirelin içeren ürünler çok iyi sonuçlar veriyor.

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00

Ramazanın vazgeçilmezi Güllaç

Ramazan ayına özel bu tatlı belki de kilonuzu korumak açısından seçilebilecek en iyi tatlı. Hamur tatlıları mide şikayetlerini artırırken sütlü tatlı seçimleri hem kalori hem de sindirim açısından oldukça hafiftirler. İşte size farklı bir tarif;

Sakızlı Paşa Güllacı 4-6 kişilik (1 porsiyon 200 kalori)

Malzemeler:

1,5 litre süt (az yağlı)

1 paket sakızlı muhallebi

3 su bardağı dövülmüş ceviz

4 adet güllaç yufkası

1 paket vanilya

Yapılışı: 1 litre süt ile vanilyayı bir tencerede ısınmaya bırakın. Ayrı bir kapta kalan 500 gr süt ile bir paket sakızlı muhallebiyi pişirin. Güllaç yufkasını rahatça sütle ıslatabileceğiniz geniş bir kap seçip, 1 adet güllaç yufkasını tepsiye yerleştirdikten sonra vanilya ile ısınmış olan sütü kepçe yardımı ile tepsideki güllaç hamurunun üzerine yavaş yavaş döküp hamuru iyice ıslatın. Bu işlemi yaparken sütün ısısının korumasına dikkat edin. Sütün kaynamasına gerek yok ama yüksek sıcaklıkta olmalıdır. Bu işlemden sonra hazırlanmış olan sakızlı muhallebiyi hamurun üzerine yayıp bir su bardağı cevizi hamurun üzerine yayın. Bundan sonra ikinci güllaç hamurunu yerleştirip aynı işlemleri tekrarlayın. Son güllaç üzerine kalan sütü tamamen ve muhallebiyi tamamen boşaltın. Daha sonra buzdolabına koyup soğumasını bekleyin. Soğuduktan sonra üzerini nar ile süsleyebilirsiniz.

niluferinceis@yasasinhayat.org

Ramazan ayında egzersiz

Sürekli takip ettiğiniz bir egzersiz programınız var. Ama ramazan ayında bu programı ne zaman ve ne şiddette yapacaksınız?

Egzersiz programınızın içeriğini hafifleterek ve saatlerini akşama kaydırarak egzersize ramazanda da devam edebilirsiniz. Egzersizi sahur-iftar arasında yapmak yerine, iftardan 1.5 saat sonra veya akşamki ara öğününüzden 15 dakika sonra yapabilirisiniz. Böylece gün içinde yavaşlayan metabolizmanızı canlandırarak, bu ayın metabolizmanız üzerinde oluşturabileceği olumsuz etkileri azaltmış olursunuz.

Hafif yürüyüş ve bisiklet (yavaş) gibi egzersizleri tercih edin ve şiddeti ağır koşu, ağırlık, tenis gibi sporları bir ay erteleyin.

Akşam spordan önce ara öğün olarak meyve salatası (2-3 porsiyonluk meyve karışımı) tercih edebilirsiniz. Çok ağır olmayan bir iftardan sonra spor salonuna gidemeseniz bile güzel bir yürüyüş yapabilirsiniz.

gunes@yasasinhayat.org

Aerobik egzersizleri nasıl yapacaksınız

Aerobik aktiviteler, egzersiz çalışmalarının en etkili ve önemli bölümünü oluşturur. Bu aktivitelerde kol, bacak ve gövdenizdeki geniş kasları çalıştırırsınız. Yürüyüş, hafif koşular, yüzme, kayak gibi aktiviteler bu grupta yer alır. Yürüyüş mükemmel bir aerobik aktivitedir. Aerobik aktivitelerle sağlanan iyileşme ve gelişmelerin onlarca sağlık yararı var: Bu aktiviteler ile kan basıncınızı, kolesterol -trigliserit- seviyelerinizi, insülin duyarlılığınızı, kan şekerinizi, kilonuzu daha iyi yönetirsiniz. Kaslarınızı geliştirir, kemiklerinizi güçlendirirsiniz. Daha iyi uyur, daha iyimser olur, kendinizi daha iyi hissedersiniz. Depresyondan, bellek kaybından uzak bir hayat sürersiniz. Aerobik aktivitelerin en etkilisi haftada ortalama beş kez otuz-kırk dakika süre ile yapılanıdır. Daha azı da olabilir ama genellikle yeterli olmaz. Süreyi bir saate kadar uzatmanız da mümkündür. Bundan fazlası faydasız hatta zararlı bile olabilir. Bu aktivitelerin etkinliğini ölçmede kalp hızı mükemmel bir yol göstericidir.

Maksimum aerobik aktivite yoğunluğunu hesaplamak için 220’den yaşınızı çıkarın. Bu rakamın yüzde 60’ının altına düşmemeye ve zaman içinde yüzde 80’ine ulaşmaya çalışın. Aktivitenin sizi aşırı zorlamasından korunmak istiyorsanız, hiçbir zaman yüzde 80 oranını aşmayın. Bir başka kolay ve etkili yöntemi de "Konuşma Testi" dir. Aerobik aktiviteyi yaparken yanınızdakiyle tıkanmadan, nefes nefese kalmadan konuşabilmelisiniz. Sizi nefes nefese bırakan bir aktivite, aerobik olmaktan çıkmış anaerobik hale gelmiştir. Anaerobik aktivitelerin aşırı serbest radikal üretimine, erken yaşlanmaya ve kas yakımına neden olabileceğini unutmayın. Mutlaka "aerobik alanda" kalmaya çalışın. ozcankiziltas@yasasinhayat.org  

n Egzersiz Uzmanı Özcan Kızıltaş
Yazarın Tüm Yazıları