Detoks şart ama...

Detoksta önemli olan yedikleriniz değil, yemediklerinizdir. Temel hedefiniz vücudunuzu kısa bir süre içinde toksinlerden arındırmak değil, uzun dönemde vücudunuza minimum toksin sokmak olmalıdır.

Haberin Devamı

Detoksla ilgili bilmeniz gerekenleri aşağıda tüm detaylarıyla bulacaksınız... Ve de çok önemli bir ‘detoks tüyosu’nu... Buyurun...

YOĞUN bir toksin bombardımanı ile karşı karşıya olduğumuz kesin. Yaşam kalitemizi azaltıp sağlık sorunlarımızı çoğaltan nedenlerin başında bu “toksin yükü” var. Toksinlerin de farklı tipleri var. Kimi kimyasal, kimi ruhsal, kimi bedensel. Bedenimiz uzun süreli bir toksin yüklenmesine maruz kaldığında sorunlarını bazı sinyallerle anlatıyor. Durup dururken ortaya çıkan bağışıklık problemleri, gaz, şişkinlik, kabızlık ya da ishaller, tekrarlayıp duran uçuk ve aftlar, açlık krizleri, iştah kayıpları, ilerleyici yorgunluk durumları, nedensiz terlemeler, uyku sorunları ve daha pek çok şey toksin yükümüzün arttığına işaret edebiliyor, “Detoks” ise şu veya bu nedenle bedenimize giren toksinlerden kurtulma çabası anlamına geliyor. Ne var ki bir zamanlar bir mucize gibi sarıldığımız bu muhteşem sözcük de pek çok şey gibi kirlenmeye başladı, ticarileşti ve endüstrileşti.

İŞTE O TÜYO

Haberin Devamı

Detoks denince şimdi aklımıza sadece şunlar geliyor: Ne yemeli, içmeliyim? Hangi aletlerden geçmeliyim? Hangi tetkikleri yaptırmalı, neleri incelettirmeliyim? Şunu hemen belirtelim: Detoksta önemli olan yedikleriniz değil, yemediklerinizdir. Temel hedefiniz vücudunuzu kısa bir süre içinde toksinlerden arındırmak değil, uzun dönemde vücudunuza minimum toksin sokmak olmalıdır. Detoksun değişmez prensiplerinden biri az ve öz yemek, diğeri bol bol sebze ve meyve tüketip olabildiğince işlenmemiş gıdalarla beslenmek ve bunları mümkün olduğu kadar çiğ, doğal halleriyle tüketmektir. Basit bir detoks tüyosu da şudur: Hayata, daha doğrusu yiyip içtiklerinize biraz daha limon sıkın! Vücudu limon kadar kolay ve güçlü alkalinize eden ve limon kadar negatif iyon ekleyen başka bir besin hemen hemen yok gibidir. Gribin, nezlenin iyice yaygınlaştığı şu soğuk kış günlerinde toksinlerden korunmak için detoks yapmayı ve sebzelerinize, çorbalarınıza, hatta suyunuza daha sık ve bol limon katmayı ihmal etmeyin. Önemli ve etkili bir tüyo daha: Şeker ve beyaz undan olabildiği kadar uzak durun.

Haberin Devamı

Önce vicdani detoks

YAŞADIĞIMIZ hayat, bedenen ve ruhen toksinler yüklüyor. Tabii beynimiz de bu toksinlerden nasibini alıyor. Bütün dinlerde yatsı vakti dua edilir. Bundan maksat bir günün yükünü üzerinizden atabilmenizdir. Ruhunuza bir ruhsal detoks yaptırabilmenizdir. İşin dini kısmı benim işim değil. Ama şunu belirtmek istiyorum ki, detoks bir bütündür. İşin bir kısmı bedensel detoks ise, diğer kısmı da ruhsal detokstur.

RUHU TEMİZLEYİN
Aslında biriktirdiğimiz toksinlerin yüzde doksanı ruhsal toksinlerdir. Kıskanmak, hayatla ilgili endişeler, affetmemek, kindar ve öfkeli olmak, başkalarının ayağını kaydırmaya uğraşmak, dedikodu derken beynimizin bagajı doluyor. Vicdani, ruhani detoks yapmadan, beden detoksu işe yaramaz. “Bunu yersem karaciğerim temizlenir, bunu içersem böbreğim” mantığıyla işin yüzde 10’unu halletmiş olursunuz. Karaciğer, böbrek zaten tıkır tıkır çalışır, aslında sizin çok şey yapmanıza gerek yok.

Haberin Devamı

ZAVALLI BEYNİMİZ
Toksinlerden arınmada zorlanan esas organımız zavallı beynimizdir. Beyin uykuda bile detoks yapamıyor, çünkü uykularımız kâbuslarla, kötü rüyalarla geçiyor. Zaten insanoğlu vicdan detoksunun önemini, beden detoksu ile tanışmadan çok önce anlamış ve maneviyat diye kocaman bir kâinat oluşturmuştur. Hafiflemek istiyorsanız mutlaka vicdan detoksu yapacaksınız, ruhsal detoks yapacaksınız. Bütün dinlerde oruç vardır. Bu, bizim dinimizde olduğu gibi otuz gün ya da diğer bazı dinlerdeki gibi üç gün de olabilir. Bunun nedenini düşündünüz mü? Çünkü oruç arınmadır. Hem ruhsal, hem de bedensel bir detokstur. Detoksun sağlık üzerindeki etkileri konusunda en ufak bir şeyin bilinmediği zamanlarda bile oruç vardı. Bu anlamda, ruhsal detoks insanlık tarihi kadar eskidir. (HAYATI UZATMANIN SIRLARI/HAYY KİTAP/2013)

Haberin Devamı

Şeker mi sigara mı

ÇOK sık kullandığımız ama tehlikesinin bir türlü farkına varamadığımız tatlı mı tatlı bir besin var... Çocuklarda dikkat dağınıklığı ve uyuşukluğa sebep oluyor. Öğrenmelerini zorlaştırıyor. Onları sinirli ve gergin kılıyor. Çocuk obezitesinin de en önemli ve yaygın nedeni gösteriliyor. Yetişkinlerde trigliserid seviyelerinin yükselmesine, iyi kolesterol HDL’nin de düşmesine yol açıyor, damar sertliğini hızlandırıyor. Pıhtılaşma süreçlerini harekete geçiriyor.

KANSERİ BESLER
Fazlası ürik asit isimli toksik maddenin üretimini de arttırıyor. Ürik asit fazlalaşınca damarlar daha kolay sertleşiyor, eklemler daha hızlı yaşlanıyor, gut krizleri sıklaşıyor. Diş çürümelerini hızlandırdığı, yemek sonralarında yorgunluk, uyku hali, terleme gibi sorunlara yol açtığı da kesin. Daha da önemlisi hemen her türlü kanser için en zararlı besin olarak gösteriliyor. Başka bir deyişle “kanseri besleyen gıda” olarak kabul ediliyor.

Haberin Devamı

HIZLI YAŞLANDIRIR
Kontrolsüz tüketildiğinde pankreası yorup yağlandırdığı, onu aşırı insülin üretimine zorladığı da net ve açık. Yetişkinlerde hızla yaygınlaşan karaciğer yağlanması sorununun da nedeni olarak gösteriliyor. Bağışıklık sistemini baskılıyor. Kanda bazı vitamin ve minerallerin kullanımını sekteye uğratıyor. İsterseniz biraz daha canınızı sıkalım: Bedene fazla miktarda girdiği takdirde eklemleri, damarları ve beyni de beklenenden daha hızlı yaşlandırıyor. Mutluluk hormonu serotonin seviyelerini yükselttiği ve daha pek çok nedenle bağımlılık bile yaratabiliyor.

AZALTIN
Son zamanlarda tansiyon yüksekliğine yol açma bakımından neredeyse tuz kadar riskli bir madde olduğunu söyleyenler bile var. Bu tehlikeli madde tatlı zehir şekerden başkası değil. Zaten bu nedenle de şekeri sigaradan farksız gören doktorların sayısı hızla artıyor. Tıpkı sigarada olduğu gibi şekere karşı da ciddi bir korku gelişiyor. Şekeri hayatımıza daha az sokmamızda ve ondan olabildiğince uzak durmamızda, ilişkilerimizi sınırlamamızda sayılamayacak kadar fayda var. Şeker alkol ve sigara kadar tehlikeli bir besin gibi görünüyor.

Kusursuz bir yaratılışa sahibiz

ASLINDA detoks hayatımızda hep var. Mükemmel bir şekilde yaratılmış ve kusursuz detoks sistemleriyle donatılmışız. Eğer bu sistemlerin varlık nedenlerini iyi anlarsak, neden detoksa ihtiyacımız olduğunu daha iyi kavrarız. Yediğimiz, içtiğimiz her şeyin ve soluduğumuz havanın temel amacı enerji üretimidir. Elimizi kolumuzu hareket ettirebilmeniz, düşünebilmeniz, kalbimizin atması, solunum sistemimizin çalışması için enerjiye, yani yakıta ihtiyacımız var.

ENERJİ/KÜL İKİLEMİ
Yakıt alındığında bunun enerjiye dönüşebilmesi için yanması gerekir. Şunu unutmayın; nerede bir enerji üretimi, bir ateş varsa, orada kül ve duman olur. Enerji üretimi sırasında oluşan külün, dumanın sistemden atılması gerekir. Yiyecekleri yedik, içecekleri içtik, havayı ciğerlerimize çektik ve bunların hepsi vücudumuzdaki bazı kimyasal süreçler sonucunda yakıldı. Bu metabolik faaliyetin sonucunda vücut hayati fonksiyonların tamamı için gerekli olan enerjiyi üretir. Bu üretim sürecinde de atıklar ortaya çıkar. (HAYATI UZATMANIN SIRLARI/ HAYY KİTAP/2013)

Sistemin temizlik görevlileri var

YAŞAMIMIZI sürdürmemiz için gereken enerji üretimi sonucu ortaya çıkan atıkları sistemden atmak için birkaç organ el ele çalışır. Bunların en önemlisi karaciğerdir. Ona vücudun detoks merkezi de diyebiliriz; faaliyetlerinin çoğu ,toksinleri atmak üzerine kuruludur. Hatta bu zavallı organ, toksinleri atmak için uğraşırken bazen kendisini feda edebilecek bir noktaya gelebilir. Mesela, alkol içenlerde kandaki karaciğer enzim değerleri yüksek çıkar. Çünkü alkol bir toksindir. Karaciğer o alkolü alır ve vücuda geçmesini önlemek için uğraşır, çabalar. Bunu yaparken de kendi dişlilerini parçalar ve kandaki karaciğer enzimleri artar.

İLLE DE EGZERSİZ
İkinci detoks organımız ise böbreklerdir. Böbreklerimiz vasıtasıyla boşaltılan idrar sıvısının içinde birçok toksik madde vardır. Eğer böbrekler bu görevi yapamaz ve toksik maddeleri ayrıştırıp atamaz ise bunlar vücutta birikir, vücudu zehirlemeye başlar. Bu durumda ya böbrek nakli yapılıyor ya da hastalar böbrek bulunana kadar hayatlarına devam etsinler diye böbrek süzme cihazlarına, yani diyaliz makinesine bağlanıyorlar. Cildimiz de sistemin temizlik görevlilerinden biridir. Terlemeyle ve tıp dilinde deri solunumu diye bilinen bir yöntemle vücuttaki toksinleri atar. “Neden terleyecek kadar egzersiz yapın? Neden egzersiz sizi terletsin” diyoruz? Çünkü terle de toksin atıyorsunuz. (HAYATI UZATMANIN SIRLARI/HAYY KİTAP/2013)

Yazarın Tüm Yazıları