Paylaş
Bu artışın sorumlusu olarak anne-babaları gösteriyorlar.
Zehirlenmeye yol açan kimyasal maddeleri -bilerek ya da bilmeyerek- yiyecek sakladığımız yerlerde unutuyor ya da pet şişe ve benzeri yiyecek-içecek kaplarına aktarıyoruz. Kullandığımız ilaç kutularının, kolonya şişelerinin kapaklarını açık bırakıyoruz. Akla gelmez daha birçok hatayı yapan da biziz!
“Çamaşır suyunu pet şişeye doldurup ortada bırakmak, akşam aldığınız ağrı kesici hapın kutusunu salonda sehpanın üzerinde unutmak, kolonya şişesini kapağı açık durumda masanın üzerinde tutmak, su bardağının içine doldurduğunuz çamaşır suyunu buzdolabının yanındaki sete koymak” gibi basit bir hata, hiç beklemediğiniz bir anda çocuğunuzu tehdit eden tehlikeli bir zehirlenme olayı haline gelebiliyor.
Marketlerin temizlik reyonundaki muz kokulu, çilek aromalı yüzey temizleyiciler, renkli ve güzel kokulu temizlik malzemelerinin çoğu meyve suyu şişelerinden farksız! Renkli ilaç tabletlerinin bazıları tadılması gereken, dayanılması zor şeker drajeleri gibi duruyor... Pet şişeler evlerde “depolama objesi” olarak kullanılıyor. Çoğu anne baba çamaşır suyunu, tuz ruhunu pet şişeye doldurup bir köşede saklıyor. Oysa bu yanlışların her biri ev halkı için özellikle de çocuklar açısından ciddi birer zehir tehdidi.
Bu örnekleri daha da çoğaltmamız mümkün. Özetle evimizdeki kimyasalların her biri dikkat edilmediğinde çocuklar için tehlikeli birer “zehir” kaynağı haline gelebiliyor.
“BENİM BAŞIMA GELMEZ” DEMEYİN
İki uzman doktor, Dr. Yusuf Cem Kaplan ve Dr. Ömer Demir oturmuşlar “çocuğunuzu tehdit eden zehirler” konusunda anne babalara el kitabı olabilecek mükemmel bir eser hazırlamışlar. Sakın “benim başıma gelmez” demeyin ve bu kitabı lütfen alın, evde elinizin altında bulundurun. Çünkü kolay ve uygulanabilir bilgiler içeren ama oldukça kapsamlı bir rehber kitap yazmış meslektaşlarım.
Kitap “çocuğunuzun başına gelebilecek tüm olası zehirlenmeleri ve bu durumda alabileceğiniz tedbirleri” içeriyor. ılaçlardan evde kullanılan kimyasal temizlik maddelerine, bitki ve hayvanlardan gaz ve ağır metallere kadar “zehirleme potansiyeline sahip” tüm şüpheliler tek tek incelenmiş bu kitapta. Özetle bu kitabın her evde bulunmasında yarar var: Çocuğunuzu Tehdit Eden Zehirler/Dr. Yusuf Cem Kaplan-Dr. Ömer Demir/Hayykitap
Kadınlarda erkek tipi tüylenmenin artması
Esmer kadınlarda, bazen de ailevi olarak koyu-sert tüylerde ergenlikte başlayan bir artış olabilir. Bu her zaman hastalık belirtisi değildir. Ancak normal tüyleri olan bir kadında sonradan erkek tipi tüylenme başlaması araştırmayı gerektirebilir. Doktor yardımı gerektiren durumlar şunlardır:
Üst dudak, yanak, çene, göğüs ortası, belden kuyruk sokumuna doğru olan hızlı tüylenme artışı
Düzensiz adetlerle beraber giden tüylenme artışı
Erkek özellikleri; ses kalınlaşması, kas kitlesinde artış, memelerin küçülmesi
Herhangi bir ilaç etkisiyle artan tüylenme.
Ginkgo biloba baş ağrısı yapar mı?
Ginkgo özlerinin içinde bulunan ginkgo alkaloidleri bazı kişilerde baş ağrısı, sinirlilik, uyku kaybı, hatta bulantı gibi problemlere yol açabiliyor. Özellikle uyku kaybı ve baş ağrısı gibi yan etkiler saf olmayan ginkgo yaprağı tozlarında sık görülen bir sorun. Eğer ginkgodan maksimum yararlanmayı düşünüyorsanız içinde saf ginkgo glikozitleri ve terpen laktonları bulunan ürünleri kullanın.
Ginkgo yaprak-larından hazırlanan ekstrelerin iyi sonuçlar verdiklerini düşünmüyorum. Bir de iyi haber: Son zamanlarda ginkgo glikozitlerinin erkek cinsel organına kan akışını arttırdığını, kasık bölgesini güçlü bir ereksiyon için ihtiyaç duyulan oksijen bakımından zenginleştirdiğini gösteren çalışmalar var. Yani ginkgodan cinsel uyarıcı gibi istifade etmek de mümkün olabiliyor.
Sırası gelmişken önemli bir noktayı tekrar hatırlatmakta fayda var.
Sınava hazırlanan çocuklarınıza “zihni açar, yorgunluk ve stresi azaltır” diye ginkgo kullanmaya kalkmayın. Ginkgo ancak orta yaş ve sonrasında kullanılması gereken bir bitkisel destektir. Etkinliğini de çok fazla abartmamak gerekir.
Lipomlar tehlikeli olabilir mi?
Lipomlar yağ dokusunun derinin hemen altında yerleşen kapsüllü, hareketli, yumuşak nodülleridir. Vücudun her yerinde görülebilirler. Görülme olasılığı yaşla birlikte artan bu “iyi huylu yumrular” kadınlarda erkeklerden daha sıktır. En çok ense, ön kol, gövde ve sırt bölgesinde yerleşen lipomlar bazen aynı büyüklükte kalırken, bazen hızla büyürler. Bir kısmının küçülüp kendiliğinden kaybolması da mümkündür. Sayıları zamanla artabilir.
Genel olarak oldukça yumuşak kıvamda olsalar da bazıları silgi, hatta tahta sertliğine ulaşabiliyor. Prensip olarak ağrı, renk değişimi ve hızlı büyüme göstermedikçe sadece izlenmeleri yeterli olan bu lezyonlar eğer hızla büyüyorlarsa biyopsi yapılarak incelenmelidir. Genel olarak nadiren kötü huylu tümörlere değişebildiklerinden çoğu zaman cerrahi girişime gerek duyulmuyor.
Karaciğer yağlanmasına doğal bir çözüm
Meryem ana dikeni, deve dikeni ya da bilimsel adıyla milk thistle olarak bilinen bitkinin tohumlarında bulunan çok özel bir doğal maddenin (silimarin) hasar görmüş karaciğer hücrelerinin onarılmasına yardım edebileceğini gösteren kuvvetli deliller var.
Karaciğer ister alkol veya viral hepatitten, ister başka nedenlerden dolayı hasar görmüş olsun, herhangi bir yan etkisi olmayan bu doğal destekten faydalanmayı düşünebilirsiniz. Ama bunu yaparken kesinlikle doktorunuzla konuşmalı, size reçete edilen ilaçları asla bırakmamalısınız.
Özellikle hafif düzeydeki karaciğer yağlanmalarında bir çay kaşığı dolusu milk thistle tohumunu ezip bir bardak suda 10 dakika beklettikten sonra günde üç kez içmeyi deneyebilirsiniz.
Bitkisel destek satan dükkânlarda, daha da iyisi eczanelerde bu bitki tohumunun standardize edilmiş tozlarından hazırlanmış kapsüllerden de faydalanabilirsiniz.
Almanya’da silimarin tabletleri saf ve standardize edilmiş bir şekilde satılıyor. Bizde maalesef bu formu hâlâ yok.
Saf standardize silimarin tabletlerinin 70-140 mg’lık dozları var. Günlük doz 140-280 mg arasında değişiyor. Silimarinden faydalanmayı düşünenlerin de doktorlarıyla konuşmaları gerektiğini hatırlatalım.
Paylaş