Arjinin, şeker hastalığına iyi geliyor

Fareler üzerinde yapılan bir deneysel çalışmada, arjinin adlı maddenin glikoz metabolizmasına, tip 2 şeker tedavisinde kullanılan ilaçlar kadar katkıda bulunduğunu ortaya çıkardı.

Haberin Devamı

Şeker hastalığı yayılıyor. Yaşam koşullarındaki değişimler de var olan riskleri alevlendiriyor. Ailesinde şeker hastası olanlar, genetik yüklerine, hareketsiz hayat tarzı ve beslenme yanlışlarını da eklediklerinde adeta tip 2 şeker hastalığına davetiye çıkarmış oluyorlar. Üstelik şeker hastalığı tek başına da gelmiyor. İyi yönetilemediği, dikkatle izlenip tedavi edilemediği zaman organ hasarlarına ve ciddi hastalıklara kapı açıyor.
Tip 2 şeker hastalığı, beslenme alışkanlıkları ile en yakın ilişkisi olan sağlık sorunu. Kan şekerinin iniş çıkışları neyi, ne zaman, ne kadar ve nasıl yiyip içtiğimizle doğrudan bağlantılı. Elbette yaptığımız aktiviteler sırasında harcadığımız enerji de kan şekerini oynatıyor ama beslenme öncelikli.
Eğer şeker hastasıysanız kan şekerini düşürdüğü öne sürülen her şey ilgi alanınıza girer. Bu bazen bir bitki çayı ya da bir baharat, bazen de piyasaya yeni sürülen bir besin desteği veya bir ilaç olabilir.
Biz hekimler de neredeyse bütün organları etkileyen, gündelik konforu ve alışkanlıkları bu kadar bozan bir hastalık hakkında yeni yayımlanan araştırmaları dikkatle izleriz. Bu bağlamda, Amerika ve Danimarka çıkışlı, çok merkezli bir araştırmanın sonuçları bize hayli ilginç geldi.
Fareler üzerinde yapılan bu deneysel çalışmanın sonucu, arjinin adlı maddenin glikoz metabolizmasına, tip 2 şeker tedavisinde kullanılan ilaçlar kadar katkıda bulunduğunu bildiriyor.
Araştırmacılar, arjininin glikozun kullanımını yüzde 40 artırdığını ve iştahı düzenleyen hormon olan “glükagon benzeri peptid” (glucagon-like peptide GLP-1) hormonunu uyardığını belirtiyor.
Ancak, GLP-1 hormonunu bağlayacak reseptörleri olmayan şişman farelerde arjininin bu becerilerini gösteremediği de gözlemler arasında yer alıyor. Bu saptama arjinin ile GLP-1 arasındaki ilişkiyi ortaya koyuyor.
İnsanlarda da arjininin benzer bir mekanizma ile glikoz metabolizmasına etki ettiği düşünülüyor. Bu görüş Tip 2 şeker hastalığı tedavisinde arjinin desteği kullanımına yeşil ışık yakıyor.
Şeker hastalarının ne kadar, ne süre ile ve hangi yolla arjinin kullanmalarının daha etkili olacağı yapılacak geniş kapsamlı klinik çalışmalarla daha da netleşecektir. Arjinin içeren besinlerin yeterince yer aldığı bir beslenme planı da sadece GLP-1 salınımını desteklediği için değil, aynı zamanda diğer aminoasitler ve değerli birçok besin ögesi açısından da zengin olması nedeni ile hem şeker seviyesini kontrol eder hem de kilo yönetimini destekler.
Tip 2 şeker hastalarının, düzenli olarak gittikleri doktorları ile arjinin desteklerini, beslenme uzmanlarıyla da arjininden zengin besinleri görüşüp konuşmalarının faydalı olacağını düşünüyoruz.

Haberin Devamı

BİR BİLGİ

En iyi arjinin kaynakları
* Deniz mahsulleri: Somon, ton, sardalye gibi balıklar, kabuklu deniz ürünleri
* Et: Hindi, tavuk, dana etleri
* Yumurta
* Mercimek: Yeşili ama kırmızısı da
* Çikolata: Özellikle bitter, kakao içeriği nedeniyle
* Sebzeler: Ispanak, soğan, sarımsak, pırasa, biber, soya fasulyesi
* Meyveler: Avokado, greyfurt, kivi, karpuz, üzüm, böğürtlen
* Kuruyemişler: Yer fıstığı, badem, kaju, fındık
* Tahıllar: Tam tahıl içeren ekmekler
* İçecekler: Çay, kahve, kakao

BİR UYARI

Yeni bir zayıflama iksiri!
Elma sirkesinin zayıflattığı haberleri çok konuşuldu, çok yazıldı. Çeşitli araştırma sonuçları da yayımlandı. Gerçekten de sirkede bulunan asetik asit, nişastanın sindirimine engel olup kan şekerini düşürüyor. Sirke bu “nişasta-savar” etkisi sayesinde kilo yönetimine de katkıda bulunuyor.
Hemen uyaralım ki bu etkiden bir mucize oluşacağını sanmayın. Kurabiyeleri, simitleri yuvarlayıp sonra da üzerine “1 su bardağı suya 1 tatlı kaşığı” hesabıyla elma sirkeli su içip haftada 2 kilo zayıflamayı da ummayın.
Sirkenin, bir “zayıflama iksiri” olamayacağı kesin ama bir tür “sağlık iksiri” gibi kullanılması mümkün. Sirkenin sağlığımıza destek olan bazı özelliklerini hatırlatmakta yarar var:
- Kolesterolü azaltır. Gıdaların ve suyun bağırsaklardan emilimini yavaşlatan pektin adlı liften zengindir. Geçiş hızı azalınca kolesterol atılımı da artar.
- Sindirimi kolaylaştırır. Japonya’da yapılan bir araştırmada, düzenli sirke tüketimi sayesinde midede koruyucu bir salgının oluştuğu ve bu salgı sayesinde bakterilerle mücadelenin kolaylaştığı anlaşılmıştır.
- Kan basıncını düşürür. Sirke, içerdiği asetik asit sayesinde, tansiyonu yükselten bazı maddelerin oluşumunda rol alan renin adlı enzimin etkinliğini azaltarak kan basıncının düzenlenmesine destek olur.
- Boğaz ağrılarına iyi gelir. Güçlü antiseptik özelliği sayesinde bakterileri parçalar ve anjin, larenjit gibi boğaz enfeksiyonlarında tedaviye destek olur.
- Kulak ağrılarında çözümün parçasıdır. Otit, dış kulak yolu enfeksiyonları gibi sorunların baş sorumlusu olan streptokok, stafilokok türü bakterilere karşı başarılı olduğu Güney Afrika’da yapılış bir çalışmada vurgulanmaktadır. Özellikle tekrarlayan enfeksiyonlarda akla gelebilir.
- Kemik erimesiyle mücadeleye destek olur. Japonya’da yapılan bir çalışma, yaklaşık bir ay düzenli sirke kullanımı sayesinde kalsiyumun kana karışması ve bağırsaklardan emilmesinin kolaylaştığını göstermiştir. Sirkenin içerdiği asetik asit, kalsiyum dengesini koruyarak menopozun neden olduğu kemik erimesini yavaşlatır.
- Yaşlanmayı geciktirir. Sirke, demir, silis, bor, fosfor, kalsiyum, potasyum ve kükürtten zengindir. Ayrıca B ve D başta olmak üzere birçok vitamini barındırır. Serbest radikallerle mücadelede en büyük rolü oynayan antioksidanlardan beta-karoten bazı sirke türlerinde (elma sirkesi gibi) çokça bulunur.
- Sinirleri yatıştırır. Yatmadan önce tüketildiğinde sakinleştirici özelliği sayesinde uykuya geçişi kolaylaştırdığı öne sürülmektedir. Kaynamakta olan suya eklenen 2-3 çorba kaşığı sirke buharı solunarak migren ve baş ağrıları ile mücadele edilebilir.
- Cildi ve saçları güzelleştirir. Saçların son durulama suyunda yer alan sirke saça parlaklık verir. Cildi temizler, gözenekleri sıkılaştırır ve gerginleştirir.
- Meyve ve sebzeleri tazeliği ile saklar. Turşu kuran annelerimizin bakkaldan şişeler dolusu sirke aldırdığı günleri anımsayın! Pişirmeden önce kararmasın diye sirkeli suya atılan sebzeleri de...
- Meyve ve sebzeleri yıkadıktan sonra saatlerce sirkeli sularda beklettiğimiz yıllar gerilerde kaldı. Piknik malzemelerini dezenfekte etmenin en kolay yolu da sirke ile durulamaktı. Doğayı da sağlığınızı da aynı anda koruyabilirsiniz. Zaten her ikisi birbirine bağlı değil mi?
Dr. Evren ALTINEL

Yazarın Tüm Yazıları