Paylaş
Evet, yılbaşı gecesi WhatsApp bayağı durma noktasına geldi.
Instagram ve diğerleri çatır çatır çalışırken WhatsApp bağlantısının sürekli kesintiye uğraması, doğal olarak iletişimi durdurdu.
Sonradan vaziyet öğrenildi, meğer WhatsApp sunucularında arıza meydana gelmiş...
Yılbaşı gecesi benim gözlemlediğim şu oldu: WhatsApp durmasına rağmen kimsenin aklına SMS atmak ya da telefon açmak gelmedi.
O kadar bağımlısı olunmuş ki WhatsApp’ın, iletişimi devam ettirecek diğer yöntemler neredeyse unutulmuş, onlar artık “cool” bulunmuyor.
Mesela yeni yıl dileğini o gece karşı tarafa WhatsApp’la yollayamadın, telefon aç konuş değil mi?
Yok, herkes WhatsApp düzelene kadar bekledi, mesajlar gece yarısından sonra iletildi.
Çok cinsiz çook!
Karlı yılbaşı günü halleri
Mahalle kafesinin buğulu camının önüne oturmuş, dışarıyı seyrediyoruz. Önümüzde kahveler...
Dışarısı buz dışarısı kar, fırtına...
Camdan baktığımız yer ise bir ara sokak.
Yeni uyanmış gözlerle, arabalarını inatla ana caddeye çıkarmak isteyen Türkler’in çocuksu mücadelesini izliyoruz.
Aksi yönlerden gelmiş iki araba var mesela.
Hem tekerlekler kayıyor hem de şoförler birbirine çılgınca dikleniyor, “Çekil önümden” diye...
Derken aramızdan biri havalimanına gitmek üzere yanımızdan ayrılıyor, “Umarım uçak kalkar” diyerek...
O giderken, cümlesini düzeltiyorum arkasından: “Umarım havalimanına ulaşır.”
“Giden”in yakın arkadaşı sayıklıyor:
“Benim uçak tamamen iptal oldu, ah ah şimdi Selanik’te olabilirdim.”
O sırada araba kullanmaktan nefret eden arkadaşım arıyor:
“İyi ki kar yağmış, yollar bomboş, ara sokaklara girmediğin sürece sorun yok, araba kullanmak çok zevkli.”
Kendisinin Büyükşehir’in PR’cısı olabileceğine dair kuşkumu hiç paylaşmıyor, neşesini bozmuyorum.
Tekrar kafe ahalisinin arasına dönüyorum.
Aramızdaki kimsenin belli bir yılbaşı programı hâlâ yok.
“Şu gün geçse artık” havasındayız.
İçimizden biri, “Köpeğimle oturacağım tüm gece” diyor, “Bu havada çıkılmaz”.
Sonu tuhaf bir şekilde bitmesi muhtemel o kısa metrajlı filmler gibiyiz kısacası, ruh hali bu dalgada...
Oysa ortama bir “Neşeli Günler” havası lazım.
Diyorum ki, “E herkes içeceğini alsın gelsin, tüm programı olmayanlar burada kutlama yapsın”.
Fikir beğeniliyor, hatta coşma belirtileri gösteriyor ahali.
Ama akşam saatlerinde başta kafenin sahibi olmak üzere herkes yan çizmeye başlıyor.
Sonuç?
Yılbaşını kutlama ihtimali her daim daha seksi.
Bir şey yapmak için kendini zorlamaya başlayınca bünye, o ihtimali gerçeğe dönüştürmek için çabalayınca, “Off, ne gereksiz” demeye başlıyor.
O yüzden bu hafta sonundan umutluyum:
O zaman dans, o zaman coş!
Gezi neden kapatıldı ki
Yılbaşı gecesi Gezi Parkı’nın önünden geçtim.
Polis bariyerleriyle kapatılmıştı.
O soğukta, o karda ve yılbaşı gecesinde parkın işgal edileceği korkusu mu yaşanıyordu acaba?
Çok anlamsız geldi çok.
Paylaş