Paylaş
White Lotus’un ikinci sezonunun Sicilya’daki Taormina’da geçmesi bal kaymak oldu, gitme isteğim daha çok kanatlandı.
Sonunda iki saatlik THY uçuşu sonrası kendimi Catania’da buldum ve ilk durağım olan Noto’dan başladım gezmeye. Şimdi buyurun Sicilya notlarına...
NOTO
Sicilya’nın en barok kenti Noto, aslında eskiden başka bir yerdeymiş.
1693’teki depremden sonra orijinal kent harabeye dönünce yakın mesafede kent yeniden yeniden inşa edilmiş ve bunun için hiçbir masraftan kaçınılmamış.
Sonuçta ortaya çıkan kent için şöyle deniliyor: “Sicilya ve İtalya’nın her yerinde binlerce sevimli eski şehir var. Ama hiçbiri Noto’dan daha sevimli değil”.
Bir şey daha: Sicilyalılar, Noto’daki insanları daha soylu buluyor.
“Çünkü” deniliyor, “Her şey ‘passeggiata’daki tavırla ilgili” (Passeggiata, sokakta yavaş adımlarla yürüyüp gezinmek için kullanılan bir kelime. Bir tür, salınarak yürümek.)
Neyse, Noto’yu gezip gördükten sonra uğranacak bir yer daha var: Ragusa.
Ragusa’ya öğle vakti gelmeye çalışın ve servis kapanmadan Ciccio Sultano’da yemeğe oturun. Burası “tatmadan dönme” kategorisinde bir restoran.
Ragusa’dan sonra çok yakın olan Modica’ya da uğradım.
Buranın çikolatası çok meşhur dediler. Belki çok çikolata delisi olmadığımdan belki de Noto ve Ragusa’dan sonra gittiğim için Modica’ya pek bayılmadım.
Ama buraya uğrarsanız Antica Dolceria dükkânına uğrayıp çikolata almak elzem.
SYRACUSE
Syracuse ya da bir diğer seslenişiyle Sirakuza en sevdiğim yerlerden biri oldu.
Özellikle kentin ucundaki yarımada Ortigia.
Burada çok nefis konsept dükkânların yanı sıra unutulmaz bir restoran da var:
Apollonion Osteria da Carlo.
Sadece dört tabaktan oluşan bir menüleri var.
Hepsi de birbirinden iyi tabaklar ve euro ödemenize rağmen fiyatlar İstanbul’daki popüler bir restorandan
daha ucuz.
TAORMINA
Taormina’ya önce en tepeden, yani Castelmola’dan bakın. Vakit kalırsa Savoca köyüne uğrayın. Sonra da merkeze dönüp şu restoranları deneyin:
Osteria da Rita, Osteria Santa Domenica, Tischi Toschi ve White Lotus’un mekânı Four Seasons’ın sadece öğlenleri açık olan restoranı Anciovi.
PALERMO
Başkent Palermo ilk bakışta çok bakımsız duruyor, ama içine girip sokaklarını keşfedince durum değişiyor. Çünkü gerçek Sicilyalılar burada! Özellikle Taormina’ya göre burası o kadar turistik değil. Bu açıdan lokallerle kaynaşmanız mümkün.
En popüler barı açıklıyorum: Hic! La Folie du Vin.
Bir şarap barı ve adada yetişen tüm şarapları kadeh olarak satıyorlar.
Dahası, hem içerisi hem de dışarısı kalabalık ve dediğim gibi Sicilyalılarla anında kaynaşıp “lokal” oluyorsunuz...
Hep lokallerin gittiği iki Palermo restoranı daha önereceğim: Bocum ve Sardina PastaBar.
Palermo’da yürüyüş yaparken görülmesi gereken iki önemli yapı ise The Palazzo dei Normanni ve The Cathedral of Monreale. Bu iki yapı da “Sicilian Romanesque”.
Yani batı mimarisi ile Arap mimarisinin eklektik bir füzyonu.
Palermo’nun meşhur açık hava pazarı Mercato il Capo ve Ojda isimli kafede espresso molası vermek de ayrıca tavsiye.
Unutmadan: Palermo’ya bir saat uzaklıktaki Cefalù’daki Locanda Del Marinaio’da yemek yiyin.
NEREDE KALMALI
∆ Catania bölgesinde, şarap bağlarının ortasında ve Etna’nın eteğinde yer alan Zash Country Boutique Otel’de.
∆ 20. yüzyıl başlarında bir saray olan, görkemli bir Art Nouveau tasarım mirası olan Villa Igiea’da.
∆ 19. yüzyıldan kalma bir mülkün şık bir butik otele çevrilmiş hali olan, Lumia isimli restoranı ayrıca nefis, Noto’ya 15 dakika uzaklıkta, adadaki en favori otelim olan Dimora Delle Balze’de.
Paylaş