Serdar Ortaç seyirciye ne dedi

Serdar Ortaç tam da "MS hastalığına yakalandı" dedikodularının üzerine çıktı Sortie’de. Geçen çarşamba gecesi.

Malum, hemen yalanladı bu söylentiyi, ki sahnede oradan oraya zıpladı durdu gece boyu. MS geyiğine inat.

Zaman zaman şarkılarının hep birbirine benzemesini eleştirsem de, yiğidi öldür hakkını yeme:

Ortaç’ın sahne hakimiyeti şahane.

Arka arkaya eller havaya hitlerini sıralıyor, dansediyor, doğum günü olanları isim vererek kutluyor, kısacası Ortaç sahne işini iyi biliyor.

Nitekim bu konuda deneyimi çok (bakınız: Dalmaz Center yılları)

Ama gel gör ki, o gece habire yollanan şampanyalardan olsa gerek, Ortaç bir ara seyircilere dönüp, "Ben sarhoş oldum, size bir bok olmadı!" deyiverdi.

Sonra da "lan" dedi bir cümleyi kurmaya çalışırken... Fazla laubali olmuştu yani, açıkçası bu kadarını yadırgadım.

Yoksa: Buralara, buralara... Yaz günü kar yağıyor canım filan eğlenceliydi.

Gülşen’in başına gelen ilk değil

Hafta içi Gülşen’in yeni albüm fotoğraflarının aslında Mert Alaş-Marcus Piggott ikilisinin çekiminden aşırma olduğunu yazmıştım ya.

Aslında camiada bu tarz kopyalama işlemleri ne ilk ne de son.

Çünkü ister bir dergiye kapak çekimi ister Gülşen gibi yeni imaj fotoğrafı yapılacak olsun, bu işi kotaracaklar (fotoğrafçı ve styling’çiler) yabancı dergileri karıştırır ve fotoğrafı çekilecek kişiye de "Bak şöyle bir şey yapacağız" der. Kimi zaman yabancı çekim aynen kopyalanır kimi zaman da yüzde ellisi!

O yüzden bizden asla Steven Klein ya da Terry Richardson gibi özgün/provokatif fotoğrafçılar/işler çıkmaz.

MANDALLI ADAM FOTOĞRAFIYLA İLGİLİ: Fotoğrafçılarımız belki erkek şarkıcılar için kopyalar diye, Terry Richardson’ın çok acayip çalışmalarından biri bu... Hani olur mu olur.

Sezen’in kara çarşaflı zamanları
/images/100/0x0/55eb5a6af018fbb8f8bbb6ef
80’li yıllarda gazete eklerinde fotoromanlar vardı.

Donmuş mimiklerin üzerinde konuşma balonları, çıkan kısmın özeti ve günlerce süren aşk-ihanet-entrika beşgenleri gırla giden...

İşte size o zamanlardan bir fotoroman anısı.

Sezen Aksu başrolde oynamış, ünlü "Çalıkuşu" romanının Kelebek’te yayınlanan fotoromanında.

Sezen’in kara çarşaflı halini herhalde başka hiçbir yerde göremezdik.

POLEMİK

Kıbrıs’tan yanıt var


Çarşamba günkü "Kıbrıs’la ilgili 5 tuhaf şey" yazısının 5. maddesine özellikle takılıp kalmış Kıbrıslılar (burada tekrar edemiyorum, yerim dar).

Genelleme yaptığımı sanmışlar. Ki okuyan bilir, genelleme yapmayı sevmem. Benimki sadece bir gözlemdi. Türkiye’den göç etmiş bir gencin Kıbrıslı Türkler’in yaşam tarzını nasıl benimseyemediğine dair.

Mailler çığ gibi yağdı Kıbrıslı’dan, içlerinden "gerçekten bir şey anlatanı" kısaltarak seçtim. Küfredenleri es geçtim, vakit kaybı çünkü.

Devamı pazartesiye maillerin, buraya ancak iki tanesi sığdı.

SEVGİLİM O KADAR RAHAT Kİ, ARKADAŞLARIM "AYRIL" BİLE DEDİ

n 3.5 senedir bir Kıbrıs Türk’ü ile birlikteyim.

İki Türk topluluğu bu kadar nasıl farklı olabiliyor, şaşırıyorum...

Birçok yurdum erkeğinin engelleyebileceği hiçbir şey aramızda sorun olmadı. Hatta yılbaşında hediye ettiği transparan üstü giyince benim her biri birbirinden modern doktor arkadaşlarım üzerime şallar montlar bulup sevgilimi kınadılar ve ayrılmamı tavsiye ettiler!

Son bombayı ise ailesi patlattı. Kıbrıs’a onlara kalmaya gittiğimde çift kişilik bir yatak, bol miktarda meyve-şarap ve benim için inanılmaz seksi iç çamaşırları hazırlamışlardı. O kadar şaşırmıştım ki... (Elif K.)

ALIŞMAK İSTEMEYİZ

n Yazınızı dehşet içinde okudum. Üniversiteyi Türkiye’de okumuş, Türkiye vatandaşı birisiyle evli, öğretmen bir Kıbrıs Türk’üyüm.

Biz adamıza gelen tüm Türkiye vatandaşlarına sizin dediğiniz şekilde davranmıyoruz. Bizi rahatsız eden, buraya gelip suç işleyen bizim huzurumuzu kaçıran kişiler... Çünkü adamızda cinayet, hırsızlık, tecavüz gibi olaylar hiç olmazdı. Bunlara alışık bir millet değiliz. Alışmak da istemeyiz.

(Umut K.)

Blanco gelİyor

İki yıl önce Beyoğlu’nda açılmıştı Blanco. Kısa sürede şehrin elektronik müzikseven kitlesinin gözdesi oldu. Blanco yeniden Sürmeli Otel’in roof’unda açılıyor. En son Godet varken gidilen Sürmeli’ye tekrar yolumuz düşecek yani...
Yazarın Tüm Yazıları