Paylaş
- Aslında önemli bir eylem daha var, seks. Ama hepsini aynı gece gerçekleştiremem, insaf...
- 90’lı yılları düşündüm ve her şeye rağmen bugünü daha çok sevdim.
- Yiğit Özşener ve Serra Yılmaz’ın karşılıklı sahneleriyle “sürekli koltuğunda oturan belgeselci adam” tiplemesiyle harikalar yaratan Rıza Kocaoğlu’na bayıldım.
- Nejat İşler ve Yiğit Özşener’in iki kadınla yan yana konulmuş tek kişilik yataklarda seks yapma sahnesinin “hızlandırılması”, “Trainspotting”teki benzer bir sahneyi fena halde anımsattı, “nasıl yani?” oldum.
SEKSİ NOT: Bu arada o sahne grup seks filan değil. Grup seks dediğin racon icabı aynı yatakta yapılmaz mı?
Bu yapılan gayet Türk usulü olmuş: Aynı odada yan yana seks diyelim...
- Nejat İşler’i “fazla Nejat İşler” buldum.
- RTÜK’e ince ince “çakılan” bölüme bayıldım.
- Radyo sahneleri filmin en damar, en iyi çekilmiş, en izlenesi sahneleriydi. Ama sanki film diğer sahnelerde zorla akıyor gibiydi, yer yer (ve orta şiddette) sıkıldım.
- Filmde çalan tüm müzikler nefisti. Ferdi Özbeğen’in “Dilek Taşı” çalarken ise sinema salonu kopuşa geçti...
- Yine de “Film nasıldı?” derseniz, tatmin edici tek bir yanıt veremem. “Standart değildi” demek en doğrusu belki...
Çünkü duruma göre iç de bayabilir bu kadar “yalnızız ya” içlenmesi/dillenmesi...
Can sıkıcı şeyler
- STADIN YANINA AVM VE OTEL REZALETİ
Radikal’in 25 Mart tarihli nüshasında vardı haberi.
İnönü Stadyumu’yla ilgili yeni planda meğer bir butik otel, bir alışveriş merkezi, bir de katlı otopark yer alıyormuş.
Kültür Bakanlığı, Koruma Kurulu, Büyükşehir Belediyesi ve Beşiktaş yönetimi arasında iki yıldır süren ‘soğuk savaş’ın sebebi esasen buymuş.
Umarım bu soğuk savaş daha uzun yıllar sürer (ya da en sonunda Kültür Bakanlığı bu savaşı kazanır!) ve ne otel ne de alışveriş merkezi oraya kondurulur.
Zaten Gökkafes denen son derece çirkin bir bina var oranın tepesinde.
O yetmemiş gibi yeni bir alışveriş merkezi, yeni bir otel düşünülüyor, pes!
Üstelik, gerçekten otel ve AVM’nin neresi “sportif faaliyet”? Basbayağı ticari faaliyet bunlar...
- GENÇLERİN BİHABER OLUŞU
Cuma günü benim de konuk olduğum “Beyaz Show”da stüdyodaki üniversiteli gençlere bazı basit sorular sordu Beyaz.
O sorulardan biri de, “Birkaç gün önce hayatını kaybeden, menekşe gözlü kadın olarak bilinen ünlü Hollywood oyuncusunun adıydı.” Hiçbiri bilemedi.
Tamam, hadi bilmiyor olabilirler Elizabeth Taylor’ı.
Tamam gazete izlemiyor, TV’ye de bakmıyor olabilirler.
Ama sosyal medyada o kadar yazıldı çizildi yahu.
Bu nasıl “bihaber” olmaktır?
Çok tuhaf geldi bana...
İlginç/hoş/eğlenceli şeyler
- Gördüğüm en sempatik süper model Karolina Kurkova’nın uzun boylu erkekleri değil, kısa boylu erkekleri yüceltmesi, onları sevdiğini söylemesi...
- Gökhan Türkmen’in bol protein almak için her gün üç-dört tane yumurta beyazını mutlaka yediğini söylemesi...
- Nişantaşı’ndaki Atiye Sokak’ın trafiğe kapanmasıyla beraber ortamın şenlenmesi; Salomanje’nin, The House Cafe’nin, Elio’nun masalarının (ve dolayısıyla insanların) sokaklara taşması...
- 18 ve 19 Nisan’da konser vermek üzere Babylon’a gelecek Manu Chao’nun biletlerinin anında tükenmesi...Andi patusqu emuntes cur locurei
Paylaş