Paylaş
Kimine göre 20’sini geçince kemik kitlesi ona “bye” çekecek. Kimine göre ise bu baş döndürücü hızla devam ederse Amy gibi hüzünlü bir sonu olacak.
Bieber’ın hızı hakikaten şaşırtıcı. Çünkü 19 yaşında ve şu anda ikinci dünya turnesini yapıyor. Ve malumunuz, Bonus sponsorluğu ve Purple organizasyonuyla bu turne kapsamında 2 Mayıs’ta İstanbul’a da uğruyor. İstanbul’u beklemeden Bieber vakasını önceden görme şansını elde ettim. Berlin O2 Arena’da.
Peki orada neler oldu? Çığlıklardan sağır oldum mu? Gibi gibi dünyevi soruların yanıtlarını sıralıyorum şimdi:
FERHAT GÖÇER’İ ANDIM!
* Evet, bir ara sahne önüne indim ve genç kız çığlıklarından dolayı kulağımı kapamak zorunda kaldım. Öyle çılgınca ve tiz tiz bağırıyorlar ki, hepimizin Telekom reklamındaki Ferhat Göçer’i öpüp başımıza koymamız gerekiyor!
* Bieber konseri öncesi salonda bol bol Michael Jackson şarkısı çalıyor. Bu bir tesadüf değil.
Şov başlayınca zaten görüyorsunuz ki Justin Bieber Jackson esintisinden çok fazla nasiplenmiş: Siyah gözlükleriyle hiç kıpırdamadan robot gibi duruyor sahnede ve hatta onun gibi dans ediyor. Ama maalesef rahmetlinin o kıvraklığı, gizemli cazibesi kendisinde yok.
Bieber sadece koreografı uyguluyor, o kadar.
* MJ hissiyatı, Bieber’ın eline taktığı eldivende (Michael’ın pırıltılı eldivenine benziyor) ve sürekli pipisini elleyip durma suretiyle dansını erotikleştirmesinde de kendini gösteriyor. Kısacası konserin esas starı Bieber değil, aslında hâlâ Michael Jackson’ın geride bıraktıkları!
AJDA GİBİ!
* Şova gelince... Asla kötü bir şov değil.Başlangıcı mesela gayet şık, dev kanatlarla sahneye iniyor Bieber. Sonrasında da bol bol ışık oyunu var zaten.
Vincin üzerine çıkıp seyirci üzerinde şarkı söylerken ise Bieber’ı bir an Ajda Pekkan sanmamak elde değil tabii. Aynı şekilde, dev kulakçıklı ve parıltılı spor ayakkabılarına bakıp Sinan Akçıl sanmamak da...
* Bieber, şovun bazı kısımlarında piyano ve davul çalarak sanki şu mesajı da vermek istiyor: Aynı zamanda iyi bir müzisyenim...
YALNIZ DEĞİLSİNİZ!
* Son söz, anne babalara... Merak etmeyin yalnız değilsiniz. Berlin’de de çocuklarının elinden tutup konsere mecburen gelmiş anne baba doluydu konser alanı.
O yüzden 2 Mayıs İstanbul konserinde siz de zevk almaya bakın derim. Çemkirerek, “ne işim var burada” diyerek o bir buçuk saat geçmez nitekim. Hem dediğim gibi, şov gayet son teknoloji, video klip izler gibi oluyorsunuz çoğu zaman.
Bir kültür ayaklanması
Pazar günkü Emek Sineması baskını, sanırım ilk kültür ayaklanmalarımızdan biri oldu.
İlk kez bir kültür kurumu geri istendi, istenmekle kalmadı işgal edildi ve “Burası bizimdir” mesajı net bir şekilde verildi. Peki bundan sonra ne olur?
Emek’in içinde bulunduğu binayı projelendiren inşaat şirketi bir kez daha düşünür mü? Yoksa protestocular için “üç-beş çapulcu” deyip geçer mi? En büyük dileğimiz hâlâ bu: Emek’te eskisi gibi tekrar sinema izleme keyfini yaşamak... Çok salonlu ve yukarılara taşınmış kopya bir Emek istemiyoruz! Onlar asla Emek olmayacak çünkü. İnşaatı yapan şirketin bunu anlaması/görmesi gerekiyor.
Paylaş