Farklı konseptlerde iki yeni gece mekanımız oldu: Al-Jamal ve Dans.
Al-Jamal, eski Cahide’nin bulunduğu Tepebaşı’ndaki binada açıldı.
Buranın eski halini bilenler, Al-Jamal versiyonuna alışmakta ilk başta zorluk çekebilir.
Dekorasyonda çok ayna kullanılmış çünkü.
Al-Jamal’in çöl atmosferi ise tastamam: Altın renkli-simli duvarlar, minderli Harem odası, bizim damak tadımıza göre uyarlanmış sinilerde yenen Lübnan yemekleri, maşrapa içindeki güllü suyla elinizi yıkayan siyahi kız ve kıvrak ritimli şarkılar eşliğindeki dansöz şovları...
Al-Jamal sanki çölün ortasındaki lüks bir çadır gibi.
Banlieu’yü yaratan Ali Türker’in bu hissiyattaki mimarlık payı büyük tabii.
Gelelim Dans’a... Eski Taxim Night Park’ın bir bölümünde açılan Dans, 30 yaş civarındaki kitlesiyle İndigo ve Discorium gibi türevlerinden daha ilk başta ayrılıyor. Tabii müzik olarak da.
Bilenler bilir, İndigo’ya elektronik müziğin alternatif dallarını merak eden her yaştaki genç gider.
Discorium’a ise Kenan Doğulu ve Justin’i bir arada dinlemek isteyen özel üniversiteli gençler...
Dans’ın müziğine gelince... Biraz alternatif dans müziği biraz da ucundan azıcık popüler (Ajda çalmadan olmuyor).
Mekanın siyah locaları arkasındaki rengarenk lambaların derinliği ise şahane, insanı dansa teşvik ediyor. Kısacası Al-Jamal ve Dans iki farklı deneme İstanbul için.
Tez elden gidip görmeniz elzem.
Taksim taciz cehennemi
Hani bu yıl biraz daha umutluydum. Taksim Meydanı’nda yapılacak yılbaşı kutlamasının girişlerinde polis herkesi teker teker arıyor, öyle alıyordu alana.
Yanı sıra kutlamaya büyük bir firma sponsor olmuş, sahne düzeni de gayet şık duruyordu.
Yılbaşı akşamı saat altı civarı meydandan taksiyle geçerken bunları düşünüyordum.
Ama olmadı işte. Bir kez daha meydanı dolduran sekse aç magandalar kadınları bolca taciz etmiş, bir üniversite öğrencisi de "nereden geldiği belli olmayan" kurşunla başından yaralanmış.
Ne zaman kimseye zarar vermeden eğleneceğiz acaba? Umudumu yitirdim çoktan...
Şunu da eklemeli: Dışarıdaki kalabalıktan korkanlar yılbaşı gecesini evinde küçüklü-büyüklü partiler vererek geçirdi. Bu yüzden mekanların tıka basa dolduğunu pek zannetmiyorum.
101 ünlü Türk geliyor
Komik bir anıdır. Bazen yeri geldiğinde anlatır, gülerim.
Gecelerden bir gece. Zoe’da bir partideyiz. Geç saatlerde Bennu Gerede, Emel Kurhan ve Ahmet Ağaoğlu da geldiler. Emel’le merhabalaştık, tam Bennu’ya da "Selam" filan diyeceğim.
O sırada Bennu, Ahmet Ağaoğlu’na dönerek bombayı patlattı: "Tanımıyor musun yahu Serkan Şedele!". İlkin Bennu dalga geçiyor zannettim, ama baktım gayet ciddi.
Sonra anladı Serkan olmadığımı, o da kahkahalarla gülmeye başladı.
Evet benziyoruz galiba Serkan’la, ama hep derim: Sayın Şedele benden daha yakışıklıdır! (Mütevazı günümdeyim). Brezilyalı eşi de çok güzeldir ayrıca.
Gelelim Serkan Şedele’nin iddialı projesi "101 Ünlü Türk" albümüne...
Sergisi de yapılacak bu albüm kitapta, farklı alanlarda başarılı olmuş günümüzün 101 ünlü Türk’ünü siyah beyaz fotoğraflayacak Serkan. Fatih Terim mesela, listede yer alan isimlerden.
Unutmadan, Şedele bu kitaptan elde edilecek gelirle okul yaptıracak.
Para kazanmak değil yani derdi.
Okul demişken, bir başka projesi de "learning school" Şedele’nin. Fotoğrafçılık, reklam gibi konularda en iyi isimlerin ders vereceği gençlere yönelik bir proje.
Bu enerjiyle daha bir sürü şey yapar Serkan, merakla takipteyim kendisini...