Hapishaneye girmeden önce kahvenizi nasıl alırdınız?

Sonunda bu da oldu! Sizi ilk hapishane konseptli kahveci Haft’la tanıştırayım. Kahvenizi alın, turuncu tulumunuzu giyip hücreye girin ve Instagram pozunuzu verin! Şimdi buyurun Haft’ın hikayesine...

Haberin Devamı

Hapishaneye girmeden önce kahvenizi nasıl alırdınız

Yalova’nın merkezinde, kalabalık sokaklardan birindeyim.
1 ay önce açılan ve Instagram sayesinde bir anda popüler olan hapishane konseptli kafe Haft’a giriyorum.
İlk izlenim:
Beton olarak bırakılmış duvarların üstündeki cam bloklar özellikle kırık! Hoparlörden sert bir hip hop müziği yükseliyor...
Kahve almak için gittiğim kasadaki tüm çalışanların üzerinde turuncu tulum ya da tişört var...
Kahve kuyruğundaki gençlerin çoğunluğu ise 15-18 yaş arası...
Hafif bıçkın edalı bir delikanlı içeri girer girmez diyor ki, “Hadi abi yukarıdaki kodese çıkalım”. Evet, kodes ikinci katta!
Amerikan dizilerinde, filmlerinde gördüğümüz hücrelerin tıpkısını yapmışlar.
Tüm gençler gibi içeri giriyor ve turuncu tulumlardan birini üstüme geçiriyorum.
Artık tıpkı o dizilerdeki gibi -mesela Prison Break- havalı bir mahkumum! Bir dövmem eksik...
Fotoğraf çektirilen hücre hayli kalabalık. Gençler fotoğraf çektirmeye doyamıyor.
Türbanlı bir anne turuncu tulumu giymiş kızını ve arkadaşlarını peş peşe çekiyor. Herkes gülüyor, eğleniyor. Instagram için karesini tamamlayan hücreden çıkıyor.
Ama bu hücre dışında Haft aslında normal bir kahveci dükkanı.
Sadece o konseptin uzantısı olan karanlık ve gri bir ortam hakim mekana. Bir köşede sessiz sessiz çalışan da var.
Sadece hücrede fotoğraf çektirmeye gelen de...

Haberin Devamı

Hapishaneye girmeden önce kahvenizi nasıl alırdınız

Bir hikayesi olsun istedim insanlar o hikayeye gelsin

Haft’ın yaratıcısı ve sahibi 32 yaşındaki Canhür Aktuğlu. Hamburg’da doğmuş, ama aslen Yalovalı.
Uzun bir dönem İstanbul’da reklam ajanslarında sanat yönetmeni olarak çalışmış.
Derken bir gün demiş ki, “Artık farklı bir şey yapmam lazım”.
Sonunda kararını vermiş: Yalova’ya, kendi mahallesine dönmüş ve Almanca’da “tutuklu” anlamına gelen Haft’ı yaratmış.
“Neden hapishane konsepti?” diye soruyorum Canhür’e.
Şöyle yanıt veriyor:
“Farklı bir hikayesi olsun istedim. İnsanlar o hikayeye de gelsin.” Doğrusu şu Instagram çağında yaptığı şey gayet mantıklı.
Gerçekten de bu hapishane hikayesi olmasa Haft bu kadar popüler olabilir miydi?
Elbette hayır...
“Peki” diyorum Canhür’e, “Gençler hapishane konseptinden ürkmüyor mu?”
“Hayır” diyor Canhür, “Hiç ürkmüyorlar, eğleniyorlar”.
Bu arada henüz 1 aylık Haft’ı pek yakında İstanbul’a da açmayı düşünüyormuş Canhür.
Bursa’daki şubenin de eli kulağındaymış. Ama onun asıl hedefi bu konseptle yurtdışına açılmak...
Tıpkı ilk şubesini Moda’da açan, daha sonra New York Brooklyn ve Dubai’ye birer şube konduran Walter’s Coffee gibi.
Nitekim Walter’s Coffee’nin de bir hikayesi var.
O da meşhur “Breaking Bad” dizisinden ilham alarak yaratılmış bir kahveci.
Orada da sarı tulumları giyip laboratuvar ortamında poz veriyorsun.

Haberin Devamı

Kahveciler neden trend oldu?

Bizim ülke gerçekten her yönüyle ilginç bir ülke.
Daha düne kadar çaycı olan bu toplum son 10 yıldır elinden ‘americano’ları, ‘espresso’ları düşürmüyor!
Americano’sunu söylerken “Bir medium Americano lütfen” diye sipariş veriyor, “Orta boy” demiyor. Çünkü kahvecilerin dili böyle.
Özellikle yeni nesil kahveci dükkanlarından çıkmıyor, saatlerce vakit geçiriyor.
Dahası, ilginç konseptlerde açılan bu tarz kahveciler bir süre sonra kendini dünyaya pazarlıyor, yayılıyor.
Pratikliğimiz, hızlı adaptasyonumuz cidden 1 numara...
Peki kahvecilerin bu yükselişi daha ne kadar sürer?
Bana sorarsanız daha bu başlangıç.
3 yıl önce Türkiye Nasıl Eğleniyor serisi için Anadolu şehirlerine gittiğimde bizzat görmüştüm. Her köşede irili ufaklı ‘cool kahveciler’ vardı.
Lise ve üniversite gençliğinin hepsi buralara akıyordu.
Canhür Aktuğlu’ya da “Neden kahveciler trend oldu?” diye sordum.
Yanıtı şöyle oldu:
“Çünkü o yaştaki gençlerin çoğu ailesiyle yaşıyor.
Ev dışında makul fiyata sosyalleşebileceği en güvenli mekanlar da kahveciler.
Mesela şu an sömestr tatili.
Okul zamanı olsa burada ders çalışan bir sürü genç görürdünüz...
Ayrıca burada kimse kimseye zarar vermiyor.
Zaten o tarzda olanlar ya buraya girmeye çekiniyor ya da buraya gelip diğer gençler gibi bohem hissediyor kendini bir anda.”
Yani kahve bahane ama kahvecide sosyalleşmek şahane.
O yüzden kahvecilerin yükselişi daha uzun yıllar devam eder.

Haberin Devamı

Hapishaneye girmeden önce kahvenizi nasıl alırdınız

Durumun özeti bu.

Başka neler oluyor?

ERKEN EĞLENCE İSTEYENE...

Salı gecesi saat 22.30 dolaylarında Maslak 1453 içindeki Esnaf’taydım.
Durumu özetliyorum: Bir adet darbukacı Sezen Aksu’nun “Beni Al Onu Alma” şarkısına çılgınca eşlik ediyordu, mekandaki kalabalık ise ayağa kalkmış göbek atıyordu.
Daha sonra Arapça şarkılara, oradan tekrar Türkçe poplara geçildi ve şöyle söyleyeyim: Böyle yüksek dozda bir coşma uzun süredir görmemiştim!
Esnaf’ın sırrı, insanlar daha masada mezelerini yiyip rakısını yudumlarken en şahane Türkçe popları peş peşe çalmaya başlaması, havayı erkenden ısıtması.
Bu nedenle göbek atışlı, yandan kıvırmalı kopmalar erken başlıyor ve hoop en geç 00.30 dolaylarında eğlence bitiyor, uzamıyor.

İZMİR’E GELEN BİR İSTANBULLU...

Genç tiyatrolardan biri TOY İstanbul.
Geçen yıl çok parlak oyunlar sahnelediler.
Şebnem Bozoklu’nun oynadığı “Kaplan Sarılması” bunlardan biriydi.
Ve bu akşam İzmir’deki Ege Perla içinde açılıyor TOY İstanbul.
Önce bir stand up şovuyla.
Önümüzdeki günlerde ise İstanbul’daki tiyatro oyunlarını İzmirli seyirciyle buluşturuyorlar.
Bence güzel haber İzmir! O moda deyimle “Çıkın çıkın gidin” derim...

Yazarın Tüm Yazıları