Paylaş
Alaçatı’nın eski halini bilenler, yıllardır Alaçatı’da iş yapanlar, civarda evi olanların dilindeki ortak cümle şuydu:
“Köye neredeyse hiç inmiyorum.”
Çünkü Alaçatı’nın merkezini gürültülü bir düğün salonu olarak görüyorlardı.
Her köşeden ayrı bir müzik sesi yükseldiği, sıra sıra dizilmiş birbirinin benzeri meyhanelerin önünde “Buyurun, yardımcı olalım” cümleleri döküldüğü ve sokaklar kalabalıktan geçilmediği için...
“Benim bildiğim Alaçatı bu değil” diyenler çareyi köyün dışındaki yeni yerler de bulmuştu.
Bu nedenle Alaçatı’nın merkezi her an yer değiştirebilirdi.
Nitekim iki-üç gündür Alaçatı’da gördüğüm şu.
Çoktan merkez değişmiş.
Köyün içi kendi haline terk edilmiş durumda.
Onun yerine farklı topluluklar köyün etrafındaki yerler de kendi Alaçatı’larını yaratmış.
En sağlam örnek:
Köyün en eski mekan sahiplerinden, bir dönem Alaçat Kırevi ile tanınmış, daha sonra Asma Yaprağı ile markalaşmış Ayşenur Mıhçı, restoranını Ovacık yolu tarafındaki arazisine taşımış.
Çarşamba akşamı gittiğimde büyük bir bahçeye sahip yeni Asma Yaprağı bir-iki saat içinde tıklım tıklımdı.
Buna karşılık iki adım öteden geldiğim köyün merkezi boştu.
Yeni Asma Yaprağı’nın etrafında şimdilik hiçbir şey yok.
İnsanlar sadece iyi yemek yemeye, zeytin ağaçlarının altındaki huzurlu bir ortama geliyorlar.
Doğrusu haklılar da.
Alaçatı eskiden zaten buydu.
Şimdi yeniden eskiyi aramak için yeni Alaçatı’lar peşinde koşuluyor.
Plajlar akşam yemeğine bekliyor
İki popüler plaj, Ovacık tarafındaki Before Sunset ve Dalyan’daki Momo, virüs tedbirleri nedeniyle akşamüstü partilerinden vazgeçmiş durumda.
Onun yerine gün boyu güneş-deniz yapanları günbatımıyla başlayan akşam yemeklerine bekliyorlar.
Bir bakıma müdavimlerine, “Köye yemek için inip vakit kaybetmenize gerek yok, artık yemeği de burada yiyin, nasıl olsa her yer 24.00’da kapanacak” mesajını veriyorlar.
Momo’nun “Sunset Dinner” adını verdiği yemekleri sadece cuma, cumartesi ve pazara özel.
Before’daki yemekler ise her akşam kumsalda, yer masaları kurularak yapılacak.
Konseptin adına “Elefante” adını vermişler.
İzole plajda bir gün
İsmiyle bugünleri öngörmüş bir plajda, Haldun Demirhisar’ın işlettiği Plage Isolee’de genç bir çiftle karşılaştım.
Deren Talu ve Baran Tınaz çiftiyle.
Baran’ı La Boom’dan tanıyorum. Halen La Boom ve Teras Emirgan’ın başında.
Aynı zamanda bu mekanların sahibi Umut Evirgen’in çocukluk arkadaşı.
Deren yakında “Akıncı” adında bir diziye başlıyormuş.
Şükrü Özyıldız’la beraber.
“Çekimler başlayacak, bu son tatilim” diyordu Deren...
Unutmadan: Plage Isolee’nin içindeki Balıkçı Niyazi’de yediğim köz patlıcan, kalamar, karides ve atom son zamanlarda yediğim en lezzetli şeylerdi.
Öğleden sonra 16.00 gibi gidin Niyazi’ye ve denize karşı bir masaya kurulup izole ortamla yemeklerin tadını çıkarın derim.
Not: Alaçatı yazıları yarın da devam edecek...
Paylaş