Ben de o gün bugündür geceleri çıktığımda kulak kesiliyordum, neler konuşuluyor diye.
Öncelikle söyleyeyim; öyle kızlar tuvaletindeki gibi çok enteresan şeyler konuşulmuyor.
Daha doğrusu erkekler tuvalete gidince pek fazla konuşmuyor!
Nedeni belli: Erkekler, kızların yaptığı gibi tuvalete arkadaşlarıyla topluca değil, tek tabanca gidiyor. Ve sadece malum eyleme odaklanıyorlar!
Dolayısıyla kızlar tuvaletindeki dedikodu sirkülasyonu erkekler arasında pek dönmüyor.
Gerçi bazı mekanların tuvaletinde şöyle konuşmalara da rastlamadım değil.
86’lı filan olduklarını tahmin ettiğim iki-üç tane manboy (yani henüz daha tam olgunlaşmamış erkek cinsi), "Ya baba, benimki buradan Anjelique’e gidelim diyor. Napcaz? Bir an önce eve gitsek? Bu kızlar da öküz gibi para harcatıyor ya" diye konuşuyorlardı.
Mesela aynı anda kızlar tuvaletinde, bu muhabbeti yapanın kız arkadaşı eminim şöyle diyordu: "Kızım söyledim bizimkine, Anjelique’e gidelim diye şımarıklık yaptım çocuk gibi. Çünkü az sonra eski sevgilim geliyor buraya. Karşılaşırlarsa durumum nane limon olur."
Unutmadan: Araba muhabbeti, zaman zaman da (sezonuysa eğer) futbol geyiği dönüyor erkek WC’sinde. Ama bu kadar... Ne yazık ki, kızlar tuvaletindeki gibi entrikası bol diyaloglar yaşanmıyor.
O zaman şimdi top kadın okurda. Sizin tuvalette geçen çok acayip diyalogları yazsanız da nasiplensek, fena olmazdı aslında. Bekliyorum mailleri ve benim çişim geldi (Tarkan hesabı) acil tuvalete gidiyorum....
Kıl(çık) manşet
Cengiz Semerciğlu, Sabah’ın Bodrum yangınıyla ilgili pazar günü attığı "Kıllarını kıpırdatmadılar" manşetini çok güzel eleştirmiş.
Gerçekten de anlaşılmayan şu: Belediye’nin "Yardıma koşun" diye anons ettiği oranın yerli halkıydı. Beach’lerde güneşlenen İstanbullu sosyete değildi.
Onlar bölgeyi tam olarak bilmiyorlar ki, nasıl koşup yardım edecekler?
Buna yeltenseler bile eminim yarardan çok zararları dokunurdu. Dumandan birkaçı hastanelik olabilirdi. Dolayısıyla düşünülmeden atılmış, feci popülist bir manşet o.
Proje Moda’da sınıf çatışmaları
Star’da pazartesi gecesi yayınlanmaya başlanan Proje Moda, ekranlarda epeydir görmeye alışık olmadığımız türden (düzeyli) bir yarışma.
Bir kere yarışmada moda tasarımı işinde çok yeni ama zehir gibi gençler yarışıyor.
Yani ulusal kanalların ekrana taşımak için pek gayret göstermediği gençler bunlar.
Malum, ne kadar aptalsan ya da ne kadar öfkeli/agresifsen yapımcılar için o kadar değerlisin.
Ama bu yarışmadakiler öyle değil. Hepsi bir şey üretmek, yaratıcılıklarını kullanmak zorunda.
Elbette aralarında çatışmalar oluyor. Ama suni değil, tamamen Türkiye’ye özgü çatışmalar.
Mesela Burhan diye bir arkadaş var. Diğer tasarımcı yarışmacılar onu habire aşağılıyor, yaptığı giysilere uluorta gülüp laf sokuyorlar. "Onda modacı tipi yok" diyor biri.
Bir başkası, korkunç bir şımarıklıkla üstelik, "Sen doğru dürüst cümle kuramıyorsun, ben kuruyorum. Aramızdaki fark bu" diyebiliyor.
Çünkü Burhan diğerleri gibi okullu değil, alaylı. Ha bir de, doğulu. Elbistan doğumlu.
Batılı ve de okullu züppeler için yeterli sebepler yani.
Neyse ki bütün bu laf sokmalara çat çat yanıt veriyor, acayip bir özgüvenle Burhan.
Dikkatimi çeken bir başka tasarımcı da Suriyeli Yüşra Kamil.
Başı kapalı, ama son derece güzel bir yüzü var. Türkçe’si çat pat.
İlginç olan görüntüsüyle tamamen zıt tasarımlar yapması. Mesela öyle bir gece elbisesi yaptı ki pazartesi günkü programda, manken kız neredeyse çıplaktı.
Bence Yüşra Kamil son zamanların en renkli TV karakteri.
Kalır bu kız ekranlarda, şimdiden söyleyeyim.
Kısacası Proje Moda’ya bayıldım. Keşke bir de canlı yayınlasalarmış, o zaman yenmezmiş tadından program.
STİL NOTU: Jüri üyelerinden Işın Görmüş’ün sarı pabuçlarına ve Cemil İpekçi’nin şık Converse’lerine de bayılındı. Es geçmeyeyim...