Paylaş
Önce kendi adıyla bir güneş yağı markası çıkardı.
Sonra da arka arkaya şu haberleri okumaya başladık:
“Eda Taşpınar’a Bodrum’daki beach’lerden 50 bin liralık teklif.”
Evet, beach’ler o parayı sadece güneşlensin diye vermek istiyordu Eda’ya.
Kızmayın, köpürmeyin. Sonuçta Eda sadece güneşlenmiyor o beach’lerde. Medyanın ilgisini söz konusu beach’e çekiyor.
Bu da az buz bir şey değil.
Fakat Eda son anda tüm teklifleri geri çevirip hiç para almadan Maça Kızı’nda güneşlenmeye karar vermiş bu yaz. Öyle söyleniyor, öyle yazılıyor.
Dahası, Eda’nın vefasından bahsediliyor. Çünkü daha önceki yıllarda hep orada güneşleniyormuş.
Demek ki, “50 bin liralık güneşlenme” haberleri yüzünden tepki aldı Eda.
Bu yüzden böyle ani bir vefa kararı aldı.
Ne olursa olsun, markasını iyi yönetiyor yanık Eda.
Pek yakında Nişantaşı’nda...
Zuma’nın sahibi Rainer Becker’in bir diğer ünlü restoranı Roka geliyor.
Japon restoranı Roka’nın yanı sıra Nice’teki meşhur La Petit Maison da Nişantaşı’nda açılacak restoranlar arasında...
Her iki restoranın da yıl sonuna kadar yetişmesi bekleniyor.
Gastro geliyor!
Şimdiden bir kenara yazın.
Yurtdışındaki örnekleri gibi bir yeme-içme festivali yapılacak İstanbul’da.
Önümüzdeki hafta perşembe-pazar.
Festivalin adı Gastro İstanbul.
Küçükçiftlik Parkı’ndaki festivale İstanbul’un önde gelen tüm restoranları katılıyor.
Lucca’sı, Carlotta’sı, Da Mario’su, Mikla’sı, Vogue’u ve daha birçok marka restoranı...
Sadece 10 lira vererek festival alanına girilecek ve ünlü restoranların yemeklerinden tadılabilecek.
Üstelik festival sadece yeme-içme ile sınırlı kalmayacak.
İşin geleceği ve felsefesiyle ilgilenenler, düzenlenen panellere de katılabilecek. Eğlenmek isteyen ise DJ performansı olan gecelerde coşabilecek.
Aslında festival sadece körler sağırlar birbirini ağırlar misali bize yönelik değil. Yurtdışına da yönelik.
Çünkü yurtdışından davetli bazı gazeteci ve şefler de Gastro İstanbul’a teşrif ediyor.
O yüzden şimdiden Gastro’yu düzenleyen TURYİD’e, sponsor Arçelik’e, organizasyonu üstlenen dDF’e bin tebrik.
Haftaya etkinlik başladığında izlenimler için tekrar bu köşede olun derim (TV anonsu gibi oldu biraz, ama idare edin artık).
En son ne olmuş
ACUN SESSİZLİĞİ...
Bülent Cankurt önceki gün yazdı: Acun Ilıcalı’nın sevgilisi Şeyma Subaşı üç aylık hamileymiş.
Malum, Acun boşanmadı. Hâlâ Zeynep Ilıcalı’yla evli.
Başka bir ünlü aynı durumda olsa günlerce konuşulur, manşetlenir, hatta ayıplanır/yargılanırdı. Ama Acun olunca bir sakinlik sükunet, bir görmezden gelme hali söz konusu.
CANDAN ERÇETİN’İN TAVRI...
Candan Erçetin annesinin vefat ettiği gün sahneye çıkmış. Özellikle tiyatrocular arasında çok yaygındır bu, “şov ne olursa olsun devam etmeli” anlayışı.
Bana her zaman çok zorlama ve samimiyetsiz geliyor.
Ama Erçetin’in acı haberi aldığı günün akşamı sahneye çıkmasına şu açıdan da bakmak lazım:
Daha önceden verdiği sözü tutmak istemiş. En azından bu, “şov ne olursa olsun devam etmeli” şeklindeki zorlamanın yanında daha erdemli, daha samimi bir tavır.
Paylaş