‘Deney’ filmindeki denekler misali

Hayatlarına normal bir şekilde devam eden, öncesinde birbirlerini hiç tanımayan 20 erkek iyi bir para karşılığında bir bilim insanının deneyine katılır.

Haberin Devamı

Deney ilginçtir. İlginç olduğu kadar da tuhaf.
Şöyle ki: İki hafta boyunca tüm erkek denekler bir hapishane ortamında yaşayacaktır!
Bir hapishanede şartlar neyse, aynen o şekilde.
Ama içlerinden bazıları mahkum rolünü üstlenecektir.
Bazıları da gardiyan ve hapishane yöneticisi.
Böylece grup ikiye ayrılır ve deney başlar.
İlk başta her şey güle oynaya gider.
Gel gör ki bir süre sonra herkes kendini ‘rolüne’ fazlasıyla kaptırmaya başlar.
Gardiyan rolünü üstlenen kendini gerçekten gardiyan gibi hissetmeye başlar.
Mahkum rolündekiler de aynı şekilde.
Sonrası? Sonrası elbette kaos, şiddet ve mantığın ortadan kaybolması...
Deneyin amacı açıktır: İnsanlar üzerine giydirilen rolleri ne kadar çabuk sürede benimser?
Ve gerçek benliğe yabancılaşmak, hatta onu unutmak ne kadar zaman alır?
Bu anlattığım hikaye bir filmin konusu.
Eski bir film, yeni değil. 2001 yapımı Alman filmi Deney (Das Experiment).
Hatta Hollywood 2010’da yeniden çevirmişti bu filmi.
Adrien Brody başroldeydi.
Ama ilk versiyon çok daha iyiydi.
Deney filmini yeniden hatırlamama sebebim Reina saldırısından sonra sosyal medyada insanların birbirine yazdıkları şeylerden dolayı.
Sanki bir deneyin içindeyiz ve sınanıyor gibiyiz.
Ve herkes üzerine geçirilmiş rolü fazlasıyla benimsemiş durumda.
O ona saldırıyor, öteki ona. Gruplar gruplara ayrışıyor, çakmalar gırla.
Terör saldırısıyla zaten istenen bu değil mi?
Daha fazla duygu çatışması yaratıp insanları çıldırtmak, endişe ve korkuyla birbirine kırdırmak...
Filmin sonunu düşünmek dahi istemiyorum.
NOT: Bir de Netflix dizisi Yüzde 3 var. O da neredeyse benzer bir temayı işliyor. Tavsiye.

Haberin Devamı

‘Deney’ filmindeki denekler misali

(2001)

‘Deney’ filmindeki denekler misali

(2010)

Reina önündeki yürüyüşten izlenimler

Önceki gün yeme içme sektörü çalışanları TURYİD’in (Turizm Restoran Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği) “Dayanışma Yürüyüşü” çağrısına uydu ve Kuruçeşme’de toplanıp Reina’ya kadar yürüdü.
Benim bu yürüyüşten izlenimim şudur:
◊ Neredeyse tüm popüler mekanların çalışanları, işletmecileri oradaydı.
Evet, daha kalabalık olabilirdi. Ama bu bile güzel bir şey, olumlu tarafından bakılmasından yanayım.
◊ Kalabalığın ön tarafında değildim, ama bir ara ön taraflarda sanki ufak bir gerginlik oldu, ne olduğunu tam anlamadım.
Birbirini azarlayan insanlar da vardı. Ve insanlara habire direktif verenler...
Böyle yürüyüşlerde liderliğe gerek yok oysa. Zaten insanlar öfkeli.
Rahat olunmalıydı.
◊ Reina önünde yapılan konuşmaları beğenmeyenler, sessiz protestoyu anlamsız bulup eleştirenler de oldu. 

Haberin Devamı

Barbaros Şansal 

Yılbaşı gecesi paylaştığı videoya fena halde gıcık olabilir, nefret edebilirsin. Söylediklerini fazla bulabilir, içinden küfür de edebilirsin. Ama ne olursa olsun kimseyi linç etmeye, dövmeye hakkımız yok. “O da kaşınmasaydı” diyerek...Ki ben de izledim ve “Bu video ne manasız ve yersiz olmuş” dedim, geçtim...Üstelik uçaktan inen biri daha aprondayken nasıl dövülür orası da ayrı bir tartışma konusu. 

Yazarın Tüm Yazıları