Çok OY-uncaklı günler bunlar

Çarşamba gecesi Oy ve Ötesi’nin Hilton Convention Center’daki toplantısını izledim. 20.00 civarı başlayan toplantı, gece 23.00’lere kadar sürdü.

Haberin Devamı

Ve onca insan büyük bir heves ve merakla anlatılanları dinledi. Sandık gözetmenliği konusunda ayrıntılar verildi.
Herhangi bir usulsüzlüğe şahit olunduğunda neler yapılması gerektiğinin altı çizildi. İstanbul Barosu’ndan konuk bir konuşmacı sahneye çıkıp, “Sözlü itiraz edin, olmadı tutanak tutun” dedi mesela.
Salondaki pek çok insanın belki de ilk kez duyduğu şeylerdi bunlar.
Ama hepsi gönüllüydü. Bir çarşamba gecesi ailesi ya da sevdikleriyle beraber vakit geçireceğine soluğu burada almıştı ve her şeyi öğrenmek istiyordu işte.

ŞİMDİ DE MSG

Ve perşembe öğleden sonra... Point Otel Barbaros’ta MSG, yani Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği’nin yönetim kurulu seçimleri vardı.
Orada da inanılmaz bir kalabalığa şahit oldum.
Üstelik popüler bir kalabalık. Kenan Doğulu’dan Şebnem Ferah’a, Burak Kut’tan Ferhat Göçer’e, Murat Dalkılıç’tan Nükhet Duru’ya kadar pek çok ünlü isim oradaydı.
Çoğu ilk kez bir MSG toplantısına katılıyordu.
Çünkü oy kullanmak istiyorlardı.
İki rakip aday vardı: Garo Mafyan ve Aykut Gürel.
Doğrusunu isterseniz, ortam Oy ve Ötesi gecesinde olduğu gibi değildi.
İçten içe bir gerilim vardı. Tansiyon yüksekti.
Meseleyi şöyle tasvirleyebilirim:
Çok geniş bir sülale düşünün. Düne kadar mutlu mesut ve birbirlerinden habersiz yaşayıp gidiyorlarmış.
Sülalenin önde gelenleri öteki tarafa göçünce olan olmuş. Büyük miras kavgası başlamış. Ve işte sülalenin birbirini uzun süredir görmeyen tüm üyeleri o miras toplantısında bir araya gelmek, “Naber, nasılsın?” demek zorunda kalmış.
MSG’deki seçim havası buna benziyordu. (Bu arada notu: Seçimi Garo Mafyan kazandı.)

SONUÇ?


Bu iki farklı toplantı sonrası vaziyeti özetlersem durum şudur: Oy kullanmanın nihayet bir sorumluluk olduğunun farkına varıldı galiba.

Haberin Devamı


Dışarıdaki hava ya da: Seni şimdi anlıyorum Alice!

Peş peşe yaşananlar sosyal ortamları etkiliyor mu?
Ben tam aksine etkilemediğini, insanların daha çok dışarı çıktığını düşünüyorum.
Geçen hafta sonu mesela, her yerde kalabalık vardı.
Önceki gece, yani perşembe gecesi ise şu anda herkesin en çok görmek istediği mekânların başında gelen Fenix’e uğradım mesela.
Durum şuydu: Masalarda siyaset kadar mekânın dekorasyonu, yemekleri, şusu busu konuşuluyordu.
Hatta layt diye tabirleyebileceğiniz o konuşmalar bir süre sonra ana başlık olmaya başlıyordu.
Çünkü herkes “Ne olacak böyle, ne diyorsun?” diye birbirine sormaktan bıkmış.
2009 Beyrut seyahatinde tanıştığım, 20 yıl süren iç savaşı yaşamış Alice bana o zaman şunları anlattığında çok ütopik gelmişti, ama artık gelmiyor.
Onu çok iyi anlamaya başladım!
İşte Alice’in bugünlerde kulağımda çın çın çınlayan o sözleri:
“İç savaşın ağırlaştığı bir dönem Suriye’ye göç ettik. Ama sonra yine Beyrut’a döndük. Çünkü buranın insanı hayatı çok sever, zevkinden keyfinden vazgeçmez.
Yarım saat önce geçtiği yere bomba atılsın fark etmez.
Herkes akşam olunca yine restoranları doldurur, yemeğini yiyip içkisini içer, dans eder.
Bir keresinde plaja bomba atmışlardı. Buna rağmen doluyordu orası.”

Haberin Devamı

(15-22 Mart tarihleri arası)
İSTANBUL
Mekan Top 10

1. Fenix / Etiler (2)
2. Yeni Lokanta / Tünel (1)
3. Gaspar / Karaköy (3)
4. La Boom / Emirgan (6)
5. Lucca / Bebek (5)
6. Nu Pera / Tepebaşı (4)
7. Ferah Feza / Karaköy (7)
8. Morini / Zorlu Center (-)
9. Corridor / Nişantaşı (9)
10. Mona / Cihangir (10)

İSTANBUL DIŞI
Mekan Top 10

1. 222 Park / Eskişehir (1)
2. Gaga Manjero / Ankara (2)
3. Cosecha / Adana (3)
4. Café Bien / Ankara (5)
5. Red Cat / İzmir (6)
6. Eat’n Joy / Denizli (4)
7. Maki / Adana (7)
8. Nicci / Antalya (-)
9. %100 / İzmir (8)
10. Kat 3 / Bursa (10)

Yazarın Tüm Yazıları