Paylaş
* Ortak kanı: Fuarın yeni küratörü Anissa Touati’nin ilk yıl dokunuşları meyvesini vermiş. Geçen yıla göre fuar daha derli toplu bir seçkiye sahipti.
* Guido Casaretto’nun dev heykeli fotoğraf çektirmek isteyenler kadar koleksiyonerlerin de gözdesiydi. Bir koleksiyoner galeri yetkilisine ısrarla sordu: Açık havada durur mu bu? Yetkilinin yanıtı şöyleydi: “Hayır efendim, durmaz maalesef.”
* Üst kattaki işlerin çoğunun fiyatı euro ve dolar üzerindendi.
Misal: Fırat Neziroğlu’nun misina üzeri yün dokuma işi 45 bin dolardı.
Alt katta ise çoğunlukla Türk lirasının hükmü vardı.
Haliyle bu fiyat dengesizliği galeriler arasında mini çatışmalara neden oldu.
Kimisi “Durumlar belli, ne doları?” diyordu.
Kimisi de, “Sanatçı eğer yurtdışında da satılıyorsa dolar gayet normal.”
* Bir polemik: Herkül heykelleriyle tanıdığımız Emre Yusufi programa alınıp ismi kataloğa basıldığı halde üç-dört gün kala fuardan çıkartılmış.
Galerisi Red Art’a konuyla ilgili bir ihbarname bile gelmiş. Söylenen o ki, CI seçici kurulu Emre Yusufi’nin eserlerini oy çokluğuyla istememiş.
İstemediyse neden son dakikaya kadar beklenmiş, onu anlayamadım.
* Fuara erken saatlerde gelenler arasında İbrahim Kutluay ve Cem Yılmaz da vardı.
Cem’e müdavimi olduğu Şilili galeri Isabel Croxatto’da rastladım.
Sır vermedi ama Ali Elmacı’nın eserlerine talip olduğunu düşünüyorum.
Bu arada: Ali Elmacı’nın son eserlerinden biri 4500 dolardı.
YARIN: CI’da mutlaka görülmesi gereken eserler, hangi galeri yükselişte ve diğer notlar...
Ölümsüzlük tarikatı ve çok konuşulan çanta olayı
Mecidiyeköy’de şık bir sanat yemeği. 170 kişilik davette Ahmet Güneştekin’in söyledikleri ve bir çanta skandalı... Hepsi (tabii ki) burada.
* GÜNEŞTEKİN’İN ARKADAŞ GRUBUNA VERDİĞİ İSİM!
Malum, Mecidiyeköy’deki Fairmont Quasar’ın hemen önündeki eski likör fabrikası yenilenip tekrar açıldıktan sonra Murat Pilevneli ve galerisine emanet edilmişti.
Pilevneli Galeri yeni sezonun ilk büyük Fabrika sergisini pazartesi gecesi açtı.
Bir dörtlemeyle: Cleon Peterson, Erdoğan Zümrütoğlu, Johan Creten ve sadece tek bir işi burada sergilenen (diğerleri Dolapdere’de) Tobias Rehberger.
Açılış gecesi bir de özel yemek daveti vardı.
Yabancısı bol hayli karma bir grup, Fabrika’yla Fairmont gökdeleni arasına sıkışmış ilginç bir alanda, Table Tales organizasyonuyla bir araya geldi.
Ahmet Güneştekin de davetlilerden biriydi. Laf lafı açtı.
Kendisinin liderlik ettiği bir arkadaş grubundan bahsetti Güneştekin.
İçinde ünlü gazetecilerin olduğu bu grubun adı hayli iddialıymış: Ölümsüzlük Tarikatı.
Kurallar da öyle: “Ölümsüzlük” grubuna yeni katılacak biri olursa toplantı yapılıyormuş, tüm gruba fikirleri soruluyormuş.
Bu arada Güneştekin kasım ayında Fabrika’da büyük bir sergi açacakmış.
Eski-yeni tüm işlerinin bir arada olduğu....
Acaba o sergide Ölümsüzlük Tarikatı elemanlarının bir toplantısı da video enstalasyonu olarak yer alır mı? Aşırı meraktayım...
* HANDE TAVİLOĞLU’NUN ÇANTASINI ALDI VE...
Aynı yemek davetinden ilginç bir detay daha:
Uzun masada yanımda oturan Ömer Taviloğlu’nun eşi Hande Çokrak Taviloğlu mini çantasını masanın ortasına koymuştu.
Bir süre sonra baktı ki çantası hemen karşısında oturan kişi tarafından alınmış, gözlerinin önünde bir güzel karıştırılıyor.
Sonunda çantayı karıştıran kişi özürler dileyerek yanlış anlaşılmayı utanarak itiraf etti: Dışı örme olan çantayı meğer ekmek sepeti sanmış!
İçinde ekmek var mı diye bakıyormuş. Cüzdan filan görünce duruma aymış.
Paylaş