Buenos Aires’ten kartpostallar

An itibariyle durumum bu: Şaşkınım! Çünkü bu kadar çok kartpostal talebiyle karşılaşacağımı beklemiyordum.

Haberin Devamı

Hatta o yazıyı (cumartesi günkü) uçakta yazmış ve Madrid’e iner inmez de gazeteye yollamıştım.
Ve sonradan kendi kendimle şöyle dertleşmedim değil: “Acaba Buenos Aires’ten kartpostal atma fikri insanlara aptalca gelir mi? Niye böyle bir şey yazdım ki? Uçakta yazı yazınca fazladan romantikleşiyorum, çok salağım çook!”
Ama heyhat! Şimdi bu kadar çok mail’i görünce “iyi ki yazmışım!” diyorum.
Peki kartpostallar hazır mı? Evet hazır!
Az önce Palermo Soho’daki bir dükkandan aldım hepsini.
Palermo Soho demişken, burası Buenos Aires’in en sevdiğim bölgesi oldu.
Nereye baksanız, dış cephesi rengarenk boyalı eski binaların içine konuşlanmış kafe, bar ve butik dükkan görüyorsunuz.
Gün gelir Palermo Soho’ya yolunuz düşerse Mott adlı kafede demlenin, Garçon Garcia adlı butik dükkana mutlaka uğrayın.
Ayrıca kadınlar mutlaka Gabriela Horvat’ın takı mağazasına göz atmalı. Öyle çekici bir vitrin yapmış ki Gabriela (sırf ipten örülme çok büyük bir takı tasarlamış), insan hiç ilgilenmese dahi göz atmak istiyor içeriye.
Durum böyleyken böyle... Şimdi kartpostalları yazmaya başlıyorum. Ve sizi, önce sizden gelen ilginç kartpostal mail’leriyle sonra da “çıplak tango” deneyimiyle baş başa bırakıyorum!

Haberin Devamı

İçinden kartpostal geçen mail’ler

KARTPOSTAL DEĞİL, GAZOZ KAPAĞI İSTERİM!
Benim isteğim biraz farklı! Eğer benim için içtiğiniz gazoz, kola, bira, maden suyu, gibi şeylerin kapaklarını (etrafı tırtıklı, bildiğiniz eski tip cam şişe kapaklarından) atmayıp ister oradayken isterseniz döndüğünüzde bana gönderirseniz, gerçekten koleksiyonuma (ki sayısı bin küsuru aşmış durumda) önemli bir katkı sağlamış olursunuz.
Biraz garip bir mail oldu galiba, kusura bakmayın. (Taylan)
TUHAF DEĞİL, MASUM
Hiç tuhaf değil kartpostal göndermek isteyişiniz! Hatta ne kadar masumca bir özlemi dile getirmişsiniz. Ben de bu teknoloji çağında hâlâ kartpostalcılardanım. (Özlem D.)
ŞAŞIRDIM! ÇÜNKÜ...
Yazınızı az önce okudum ve şaşırdım. Çünkü sürekli mail’leştiğim Finlandiyalı arkadaşımla birbirimize kartpostal yollamaya karar verdik geçen hafta. Hatta bana özel kartpostallar bastırdığını söyledi.
O kadar zevkli ki kartpostal, bana yeniden bir şeyleri beklemeyi öğretiyor. (Nur)
MEKTUP ARKADAŞLIĞI VARDI
Yazılarınızı burada (Londra) takip ediyorum. Kartpostal fikri hoşuma gitti, “neden olmasın ki?” dedim. Eskiden mektup arkadaşlığı vardı, saçma sapan yerlerden mektup bekliyorduk haftalarca. Ama güzeldi, gerçekti, sanallık yoktu. (Kaan)
EN ÇOK BENİM
HAKKIM VAR!
Onur Bey, onuncu değil 1010’uncu kişi de olsam bana bir kartpostal yollamanızı istemeye hakkım var! Çünkü:
Birincisi, 67 yaşındayım ve 13 yaşımdan beri biriktirdiğim bir kartpostal koleksiyonum var. Ona ekleyeceğim.
İkincisi, aynı yolculuğu ben de yaptım ve arkadaşlarıma kart yolladım. Üçüncüsü, bundan sonraki seyahatimde ben de size gönderirim, söz!
Not: Iberia ile Küba’dan yeni döndüm. Yemekler açısından sizinle aynı fikirdeyim. Gece boyu, “birayla küçük kuru yemiş paketlerini” tavsiye ederim.
(Bengi A.)

Çıplak tango

Haberin Devamı

120 kişi kapasiteli küçük bir mekan El Cabaret.
Buenos Aires’in ünlü dizayn oteli Faena’nın içinde.
Zaten bu nefis Faena Oteli’nin içinde yok yok.
Geleneksel Arjantin Mutfağı’nın sunulduğu, dekorasyonuyla “vay be!” dedirten El Mercado var, Philippe Starck’ın elinden çıkma El Bistro var, Arjantin’in en geniş şarap koleksiyonuna sahip The Cellar var.
Yani gerçekten yok yok.
Hepsi Faena’ya girer girmez, aynı uzun koridor üzerinde, yan yana.
Ve işte en sonda da El Cabaret yer alıyor.
Saat 23.00 gibi tango gösterisi başlıyor burada.
Ama ne tango! Tango müzisyenlerinden dansçılarına kadar bütün ekip 30’lar, 40’lar kıyafetleri içinde sahnede arz-ı endam ediyor. Ve önümdeki iPhone’a arada bir zırt pırt bakmasam, resmen o dönemde gibi hissediyorum kendimi.
Sadece dans değil; hareket, tavır, duruş, bakış, her şey eski sanki. Ve aşırı tutkulu!
İşte bu tutkunun son karesinde erkek dansçı önce partnerinin üstündekini çıkarıyor.
Sonra da kendisi üzerindeki gömleği çıkarıyor.
Yarı çıplak devam ediyorlar tangoya ve öyle de bitiriyorlar.
Hayır, hiç çiğ değildi. Çok asildi. Çok (mesafeli) seksiydi.
Hâlâ unutamıyorum...

Yazarın Tüm Yazıları